Deniz Yıldırım

‘Yeni tedbir paketi’

02 Aralık 2020 Çarşamba

Öyle bir virüs ki, çok seçici!

Hafta içi akşam işten sonra ya da hafta sonu açık havada bulaşıyor ama hafta içi kalabalık, iç içe çalışılan işyerlerinde, fabrikalarda bulaşmıyor.

İşine yetişmeye çalışan işçinin “tezcanlılığından” bulaşıyor ama sorumluluğu halka yükleyen iktidar siyasetinden bulaşmıyor.

Hafta içi akşam dokuzdan sonra bulaşıyor ama hafta içi sabah 5 ile akşam 9 arasında bulaşmıyor.

Toplu taşımada bulaşıyor ama özel araçlarda bulaşmıyor.

Kafede, lokantada bulaşıyor, açık havadaki lunaparkta bulaşıyor ama AVM’lerde bulaşmıyor.

64 yaş o denli sorun değil, 65 yaşta ise risk büyük. 19 yaşındaki genç çok gezerse virüsü yayıyor, 21 yaşındaki ise o kadar yaymıyor.

Okullarda bir süre bulaşmıyor sonra bulaşıyor. Nereden bilinsin ki öyle değil mi?

İktidar partisinin il, ilçe kongrelerinde, millete çay fırlatılan mitinglerinde ya da açılış törenlerinde bulaşmıyor ama evlerdeki mevlitte, taziyede, yılbaşı kutlamasında bulaşıyor. Öyle bir virüs işte.

Komik ve çelişkili ama gülmüyor, ağlıyoruz; canlarımızı yitiriyoruz.

Vaka sayılarında ilk beşteyiz. Bu seviyede vaka sayısının olduğu ülkelerde tam kapatmaya geçildi ya da buna yakın tedbirler alındı, alınıyor. Avustralya’da Viktorya eyaleti katı bir kapatma tedbiri uyguladı; şimdi virüsü neredeyse yendiler. İngiltere’de kapatma tedbirlerinden bu yana virüsün yayılımında yüzde 30’luk düşüş gerçekleşti.

Ekonominin bu halinden kim sorumlu?

Bizde mi? Hazırlıklar yeterli düzeyde yapılmadı. “Yazı bir atlatalım, turizmi bir canlandıralım da” mantığıyla geldik buralara.

Karakış kapıda. Tam kapatma zorunlu. Kimsenin sokakta yatmaması, her yurttaşın evde faturayı düşünmeden, hastalanmadan ısınabilmesi, bağışıklığı için gıdasını çeşitlendirmesi de gerekiyor. İktidar bu bütünsel tedbirleri alamıyor. Niye? Yine kötü ekonomik durum yüzünden. “Üretim durmasın”. Model çöktü, bedeli halk ödüyor. Görülmesin, konuşulmasın diye, “Eyyy CeHaPe” nutukları devreye giriyor.

Başka ülkeler üretimi durdurabiliyorsa iki nedenle. Ya zor günler için hazinede para vardır ve milletin vergileri yerinde kullanılmaktadır ya da ekonomik model, Kuzey ülkelerinde olduğu gibi evden çalışmaya daha fazla olanak sağlayan sektörlere doğru uzmanlaşmasını sağlamıştır. Her ikisini de yapan tedbirleri alıyor; ekonomisi zora düşmüyor.

Yine bize bakalım: Maliye’nin, Hazine’nin hali ortada. Bakan gitti; acı reçeteden de bahsediyorlar. Vergi mi eksik? Değil, gelirimizden, tükettiğimizden vergi üstüne vergi alınıyor. Nerede bu paralar? Nasıl harcanıyor? Halktan alınan halka böyle bir dönemde de geri verilemeyecekse, o vergileri niye ödüyoruz?

İyi de işler daha da kötüleşince tam kapatma tedbiri mecburen alınacak, göreceğiz ve çok geç kalınmış olacak. O zaman bilim insanları, muhalefet partileri çıkıp da “gördünüz mü biz haklı çıktık” dese ne fayda? Sonuçta o tarihe kadar on binlerce yeni hasta, yüzlerce de kaybımız olacak. Gidenleri geri getirecek mi? Getirmeyecek. Peki, gerekli tedbirlerin alınamamasının, ekonominin iki haftalık tam kapatma kararını bile kaldıramayacak durumda olmasının sorumlusu halk mı ya da muhalefet partileri mi? 18 yıldır iktidarda hangi parti var? Kim yönetiyor ülkeyi? Kim Cumhuriyet ekonomisinin kazanımlarını özelleştirmelerle, ballı ihalelerle tarumar etti? Kanadalı madenciye, Katarlı emirlere ülke kaynaklarını açtı? Kim? Hep söylüyoruz; kötü yönetim bir halk sağlığı sorunudur.

Böyle bir ortamda açık olmak gerek: Memleketin ekonomisi, küçük bir azınlık için iyi durumdadır. Büyük çoğunluğa ise bu küçük azınlığın refahı sürsün diye virüs ve ölüm riski altında çalışmaya devam etmek dayatılmaktadır. Yasaklarla bir yandan da gündelikle geçinen güvencesiz yüz binlerin ekmek kapısı kapatılmaktadır. Çalışamayan milyonlara, müzisyene, seyyar satıcıya, lokantadaki garsona, sokaktaki simitçiye yeterince el uzatmayan modelin sorumlusu kimlerdir? Önce bu derinleşen sorunları konuşalım ve çözüm arayalım. Asıl soruna odaklanalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları