Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
GÜLRİZ SURURİ’NİN ARDINDAN
Gülriz Sururi; genç, dinç, hayata ve tiyatroya büyük bir enerji ve sevdayla bağlı “özel” bir insan, “özel” bir sanatçıydı. Bilindiği gibi, onun 2017’de çıkan anı kitabının adı, Yunan mitolojisinde “bahar rüzgarı” anlamına gelen “Zefiros: Ebedi Gençlik Rüzgârı”dır. Gülriz Sururi, bu rüzgârı arkasına almış ve elini attığı her alanda başarılı olmuş bir sanatçı. Kitabın girişinde; “Tiyatro beni bir ana gibi sarıp sarmaladı. Ne sordumsa cevapladı. Öğretmekten hiç bıkmadı. Yol gösterdi...” der. Evet, tiyatro Gülriz Sururi’yi sarıp sarmalarken, o da aynı şekilde, tiyatroyu sarmaladı. Yıllar içinde tiyatrodan aldığını yine tiyatroya verdi çeşitli şekillerde. Son olarak da, çok önemli bir girişimde bulundu: İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivali kanalıyla genç tiyatrolar için sürekliliği olan bir fon oluşturdu geçen yıl İKSV bünyesinde. Ne kadar anlamlı, yol açıcı bir bakıştır bu genç sanatçılara, genç topluluklara yönelik...
Başarılar zinciri
Ocak 2017’de yitirdiğimiz kıymetli eşi Engin Cezzar ile birlikte 1962 yılında kurdukları Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’nda bizler, benim kuşağım ve biraz öncesi - biraz sonrası, ne güzel oyunlar izledik. Bu iki sanatçıyı zaten çok iyi biliyor ve zaten zevkle izliyorduk ama kendi tiyatrolarını açmaları farklı bir olaydı. Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu her akşam ve de matinelerde dolar taşardı.
2008 yılında, 16. İstanbul Tiyatro Festivali’nde Gülriz Sururi ve Engin Cezzar’a Türk tiyatrosuna katkıları nedeniyle, İKSV olarak Onur Ödülü vermiştik. Orada, “Tiyatroyu Muhsin Ertuğrul’dan öğrendim” demişti Sururi. “Sahne rahatlığını Muammer Karaca’da, şöhreti Haldun Dormen’de buldum...” Düşünüyorum; “Sokak Kızı İrma”nın ötesinde, Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı” da sanatçının başarılar zincirinin iki önemli halkasıdır. Tarih sırası gözetmeden aklıma gelen oyunların en azından birkaçını sıralıyorum: “Kurban,” “Ferhat ile Şirin,” Zilli Zarife,” “Kabare,” “Kaldırım Serçesi,” “Canlı Maymun Lokantası,” “Direklerarası,” “Teneke” ve daha niceleri... Şu noktada; bir kez daha soruyorum kendime, acaba bu çalışmalara dair ne kaldı geriye? Neden bir Tiyatro Müzesi yoktur bu ülkenin? Neden bir Tiyatro Araştırmaları Merkezi yoktur? Tabii ki tartışılması gereken ayrı bir konu bu. Ama tiyatro dünyamızı, tiyatro sanatçılarımızı kapsayan çok ciddi bir konu...
Engin Cezzar, “tiyatro özveri ister” demişti bir söyleşimizde. Bu özveriyi gerek tiyatro sahnesinde gerek özel hayatında her zaman gösterdi Gülriz Sururi... Tiyatro sahnesindeki kıvraklığı kalemine de yansımıştı. “Kıldan İnce Kılıçtan Keskince,” “Bir An Gelir” ve “Zefiros”da çocukluğundan başlayarak tiyatro ile öğür olmuş günlerini yaşadık.
Sadece tiyatro mu? Hayır... Tiyatronun yanı sıra; Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Türkan Saylan onun duruşunun, sosyal ve toplumsal ölçütlerinin önemli köşe taşlarından biriydi. Atatürk ilkelerinin yılmaz bir savunucusu olarak hep dik durdu Gülriz Sururi. Daima eleştirel aklın yanındaydı. Güçlü bir Cumhuriyet kadınıydı.
Huzur içinde yatsın.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti