Taksim'e Kıymayın!

Taksim'e Kıymayın!

29.03.2012 05:56
Güncellenme:
Takip Et:

Taksim Meydanı düzenlenmek isteniyor. Önce şunu belirtelim: Bu girişim temelde doğru. “Tepkiler var!” diyebilirsiniz. O da doğru. Tepkiler bu işin ele alınış biçimine ve o kapsamda yapılmak istenenlere karşı.

Taksim, dünya şehri İstanbul’un en önemli simgesel merkezlerinden biri. Cumhuriyet’ten sonra ünlü Fransız mimar-şehirci Henri Prost’un planına göre düzenlenmiş; Cumhuriyet Caddesi’nin ekseninde yer alan bir noktaya 1928’de, ünlü İtalyan heykelci Canonica’nın yaptığı Cumhuriyet Anıtı dikilmiş. Zaten meydanın gerçek adı da bu nedenle “Taksim Cumhuriyet Meydanı”. Bir yanında vaktiyle, meydandan başlayıp Nişantaşı’na uzanan İnönü Gezisi, oradan da yine Prost projesine göre 2 No’lu Park olarak düzenlenen ve Dolmabahçe’ye kadar inen geniş bir yeşil alan vardı. İnönü Gezisi, başta Hilton Oteli olmak üzere, Orduevi, öteki oteller ve son olarak da Harbiye Kongre Merkezi ile kemirile kemirile bugünkü Taksim Gezi Parkı’na indirgendi.

Şimdi bir yandan, “Taksim Meydanı’nı yayalaştırma” adı altında, meydanın yeniden düzenlenmesi, Gezi’de son kalan yeşil alana da 1940’ta yıkılmış olan Topçu Kışlası’nın yeniden kurulması düşünülüyor. Kısacası, projenin iki hedefi var: Birincisi meydana ulaşan yolları daldırarak, trafiği meydanın altına almak, ikincisi ise yıkılmış eski kışlayı ihya etmek.

Bu amaçla ortada bazı projeler dolaşıyor. Bu projeler bilimsel anlayıştan uzak, çok yetersiz, anlamsız, hatta çocukça. Yaklaşan yollar büyük yarmalarla meydanın altına daldırılıyor. Bunlar İstanbul gibi, benzersiz özellikleri olan bir şehirde yapılması son derecede yanlış olan uygulamalar... İşte, son zamanların benzer anlayıştaki çözümleri: İşte, Çağlayan Meydanı’nın hali, Dolmabahçe’nin hali.

Taksim’de trafik başka türlü çözülebilir. Bugün Avrupa’nın birçok kentinde, Paris’te, Londra’da akıllıca düzenlemelerle, trafikle yayaların dostça paylaştıkları alanlar var. İstanbul’a da salt mühendislik çözümlerinden önce daha akılcı mimarlık ve kentsel tasarım çözümleriyle yaklaşmak gerekir.

Taksim Meydanı yeniden düzenlenebilir, ancak böyle değil. Ne yapılmasının amaçlandığı doğru bir şekilde tanımlanmış bir şartnameyle “mimari proje yarışması” açılır ve yüzlerce projenin, binlerce fikrin arasından doğru çözümler seçilir ve toplumla paylaşılır. Bu iş bir mimara ihaleyle ısmarlanıp yaptırılabilecek türden basit bir iş değildir. Dünyanın en önemli şehirlerinden birinin en önemli meydanı ihale yoluyla seçilecek bir mimarın projesiyle düzenlenemez.

Gelelim kışlaya… Yapılacağı yer o yörede kalmış tek yeşil alan. Yeşili kemirip üzerine bina dikmek çağdaş anlayışa uymuyor. Topçu Kışlası 19. yüzyılda Mağribi (mauresque) denilen Endülüs mimarlığı tarzında yapılmış. Köşelerine de bizle hiç ilgisi olmayan Hint ya da Rus işi soğankubbeler iliştirilmiş. Bu tarz Osmanlı’ya özgü değil. Zaten binanın mimarı da bilinmiyor. Bir Ermeni mimar tarafından yapıldığı sanılan, oryantal tarzda melez üslupla yapılmış olan kışla, Osmanlı’yı gururlandıracak nitelikte özgün bir yapı değil. O kışla Osmanlı’nın da Türkiye’nin de övünebileceği mimari değerde özellikler taşımıyor. Kaldı ki yapılması düşünülen bina o kışla da olamayacak. Elde yapının rölöveleri, projeleri bile yok… Olsa bile bırakınız şehircilik bakımından tutarsızlığı, yoz bir mimariyle üretilmiş o yapıyı yeniden Taksim’e dikmenin anlamsızlığı ortada. İçi başka, dışı başka, kışla taklidi, tarihle hiçbir bağı kalmamış, Disneyland tarzı bir yapı.

O yapı kışla olmayacağına göre ne olacak? Belediye Başkanı’nın, rant beklentileri söylentilerine karşı belirttiğine göre galeriler ve kültür etkinlikleri merkezi olacakmış. Kışla kabuğu içinde bu işlevler nasıl yer alacak? Tuhaf bir şey! Bunun 19. yüzyıldan kalma tarihi bir kışla yapısı olduğuna kimi, nasıl inandıracağız? Üstelik yeşili yok etmek pahasına. Bu değişim, kemirile kemirile bir türlü tüketilemeyen, halkın ve çevrenin soluklanmasına açık Gezi alanına indirilen kesin ve son darbe olacak.

Çağdaş dünyada bu işler “Ben yaptım oldu” dayatmacılığıyla yürütülmüyor artık. Konuyu, doğru yöntemlerle saydamlık ve uzlaşı içinde kentliyle paylaşarak çözmek gerekir. Aksi halde Taksim’e kıymış olursunuz.

Yazarın Son Yazıları

Anlamsız bir kavga: Mektepli-mektepsiz

Anlamsız bir kavga: Mektepli-mektepsiz

Devamını Oku
27.03.2019
G.Saray bu duruma bir anda gelmedi

G.Saray bu duruma bir anda gelmedi

Devamını Oku
29.07.2017
Maçlarda İstiklal Marşı

Maçlarda İstiklal Marşı

Devamını Oku
31.12.2014
Şehitlikte Bir Alman

Şehitlikte Bir Alman

Devamını Oku
26.12.2013
Çağın Ruhunu Kavra(ma)mak

Devamını Oku
26.08.2013
'Başka İstanbul Yok!'

Devamını Oku
08.08.2013
TMMOB'ye, Mimarlara, Mühendislere Ceza

Devamını Oku
21.07.2013
Kente Sahip Çıkma Bilinci

Devamını Oku
25.06.2013
Taksim Cumhuriyet Meydanı ve Gezi Direnişi

Devamını Oku
13.06.2013
2020 İstanbul Olimpiyatları Hayal mi?

Devamını Oku
23.05.2013
Gelişmişlikte Türkiye'nin Yeri

Devamını Oku
30.04.2013
Harem'e Olimpiyat Stadı

Devamını Oku
08.04.2013
Taksim'e Kışla (!)

Devamını Oku
10.03.2013
Kentler, Planlama ve Siyaset

Devamını Oku
24.02.2013
Galatasaray Üniversitesi Yangını

Devamını Oku
30.01.2013
Taksim'e Yazık Oluyor!

Devamını Oku
28.12.2012
İstanbul Nereye Gidiyor?

Devamını Oku
30.10.2012
Demir Ağlarla Ördük Anayurdu...

Devamını Oku
21.09.2012
Camiler ve Mimarlık

Devamını Oku
01.09.2012
İki 'Altın Boynuz' ve İki Köprü

Devamını Oku
04.08.2012
Dünden Bugüne: İnsanlar Eşit, Mevkiler Farklı

Devamını Oku
23.04.2012
İnönü Stadı Yıkılamaz (09.04.2012)

Devamını Oku
09.04.2012
Taksim'e Kıymayın!

Devamını Oku
29.03.2012
Haydarpaşa'ya Buruk Veda!

Devamını Oku
18.02.2012
Deprem 'Geliyorum' Der!

Devamını Oku
13.01.2012
İyi Mimarlık İçin...

Devamını Oku
19.12.2011