G.Saray bu duruma bir anda gelmedi

G.Saray bu duruma bir anda gelmedi

29.07.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Galatasaray Spor Kulübü bunalımda… Nedenlerini yalnızca bugüne bakarak bulamayız; biraz geçmişe bakalım. 1990-96 arasında Alp Yalman’ın başkanlığı sırasında kulüp yönetiminde üç dönem görev almıştım. Mart 1996’da da kulübü, borç ve alacakları dengeli bir şekilde yeni yönetime devretmiştik.
O dönemde denk bütçe yapılır ve bütçe dışına çıkmamaya özen gösterilirdi. En büyük kaygı bankalara borçlanmaktı. Banka faizleri ile vergi ve SSK cezaları vb., yönetim kurulu nun sırtındaydı. Ayrıca bütün bu sistem, Sek reter Üyemiz Kemal Onar’ın eskilerce çok iyi anımsanacak titiz denetimi altındaydı.
Bizden sonra gelen yönetim borçlanma konusunda aynı özeni, titizliği göstermedi. Önce, olağanüstü genel kurullar toplayarak borçlanma yetkileri aldı. O yetki, kredi faiz lerinin artık kulüpçe karşılanacağı anlamına geliyordu.
O tarihlerde Cumhuriyet’te çıkmış yazıları ma yeniden şöyle bir göz attım. 1998 olağan kuruluna sunulan Çalışma Raporunun önsö zünde, Başkan, “Galatasaray camiası bu gücü ve bilgisiyle daha büyük boyutlara erişebilmesi için borçlanmayı da bilmeli dir” diyordu. Zaten o dönemde, “Borçlan madan büyüme olmaz!” gibi bir söylem sürekli olarak ortalıktaydı.
Aynı genel kurulda Başkan, tüzüğe aykırı bütçe aşımı ile artan borçları şöyle açıklıyor du: “Kim için harcadık? Sokağa atmadık. Sizlerin hoşgörüsüne sığınarak yetkimizi aşmak gibi bir harekette bulunduk. Kendi bildiğimiz en doğru şekilde uygulama yap tık.” (1). O genel kurulda tek aday olarak ye niden seçilen başkanın yönetiminden bir üye, bir gazete röportajında, yeni bir heyecanla işe başladıklarını belirtiyor ve yönetim kurulundan 4 üyenin adını da vererek ekliyordu: “Maddi gücü yüksek olan bu arkadaşlarımla kulü bü sırtlayabiliriz.” (2). Şu işe bakın… Beş kişi koskoca Galatasaray’ı sırtlayacakmış!
Bir önceki 1990-96 döneminde hiçbir yö neticinin cebine muhtaç olunmadığını hemen belirtelim. İşte, yeni anlayış, kurumsal bütçe disiplini yerine keyfi “Eller Cebe Yöntemi”ni getirecekti. Yine o dönemlerde, “Kulübü öy lesine borçlandırırız ki bundan sonra kim se yönetime talip olamaz” sözleri ortalıkta dolaşır olmuştu. Zamanla, kulübün geldiği durum ne yazık ki budur.
Daha sonra gelen yönetimlerin bir ikisi dı şında, onların da bütçe disiplinine uymak ge reğini duymadıkları görülecekti. Günümüzde, gerekli niteliklerde yönetici bulmakta karşıla şılan güçlüklerin eski hataların birikiminden kaynaklandığı kanısındayım.
Gelelim bugünkü yönetime… Yönetim kurulunun en büyük uğraşı, hatalar zinciriyle birikmiş borçlardan ve yüksek faiz sorunla rından kurtulma çabaları doğrultusundadır. İşlerinin hiç kolay olmadığı açıktır. Maddi sıkıntılar sportif alanlara da yansıyor. Ne var ki atılacak adımların ve harcamaların çok hesaplı ve kesinlikle doğru olması gerekir. İşin hatalara ve mazeretlere tahammülü kal madı artık!
Şunu, üzerine basarak tekrarlamam gere kir: 25 Aralık 1997 günü yani yirmi yıl önce Cumhuriyet’te çıkmış olan bir yazımda da belirttiğim gibi, “Sahadaki takım kötüyse gözlerinizi yönetim takımına çevirin. Bir kulübün en önemli takımı “Yönetim Kuru lu” takımıdır. Onun tutarlılığı ve başarısı, başta sportif alanlar olmak üzere kulübün etkinliklerinin tümüne yansır.”
Bütün bu olan biteni 2004 yılında çıkan “Galatasaray’da Düşler / Gerçekler” ki tabımda da aktarmaya çalışmıştım. Hiç işe yaramadığı görülüyor. Borç - faiz - temlik sarmalı ve kural dışı, benbilirimci keyfi davra nışlarla yönetilen kulüp bugünlere geldi. İşte Galatasaray Adası’nın durumu somut örnek olarak ortada… İlk sözleşmeden bu yana süregelen yönetim hataları güzelim Adayı en kaza dönüştürdü. Yıllardan beri mali, idari ve sportif yönetim hataları çok sayıda…
Özetle, kulübün temel sorunu “kişi” sorunu değil, anlayış ve sistem sorunudur.
Bir öneri: Binlerce üyesi olan kuruluşlarda sağlıklı genel kurul yapılamıyor. Galatasaray için önerim, belirli ölçütlere uyan seçilmiş üyelerle bir meclis oluşturulması ve yönetim kurulu ile öteki yetkili kurulları o meclisin seçmesi; tıpkı Ticaret ve Sanayi Odalarında olduğu gibi.
Yaşananlar, Galatasaray’ın büyüklüğüne yakışmıyor.
1. D.Hasol, Galatasaray’da Genel Kurul’un Ardından, Cumhuriyet, 5.3.1998.
2. D.Hasol, Eller Cebe Yöntemi, Cumhuri yet, 2.4.1998.
Yazılarım için: http://www.doganhasol.net  

Yazarın Son Yazıları

Anlamsız bir kavga: Mektepli-mektepsiz

Anlamsız bir kavga: Mektepli-mektepsiz

Devamını Oku
27.03.2019
G.Saray bu duruma bir anda gelmedi

G.Saray bu duruma bir anda gelmedi

Devamını Oku
29.07.2017
Maçlarda İstiklal Marşı

Maçlarda İstiklal Marşı

Devamını Oku
31.12.2014
Şehitlikte Bir Alman

Şehitlikte Bir Alman

Devamını Oku
26.12.2013
Çağın Ruhunu Kavra(ma)mak

Devamını Oku
26.08.2013
'Başka İstanbul Yok!'

Devamını Oku
08.08.2013
TMMOB'ye, Mimarlara, Mühendislere Ceza

Devamını Oku
21.07.2013
Kente Sahip Çıkma Bilinci

Devamını Oku
25.06.2013
Taksim Cumhuriyet Meydanı ve Gezi Direnişi

Devamını Oku
13.06.2013
2020 İstanbul Olimpiyatları Hayal mi?

Devamını Oku
23.05.2013
Gelişmişlikte Türkiye'nin Yeri

Devamını Oku
30.04.2013
Harem'e Olimpiyat Stadı

Devamını Oku
08.04.2013
Taksim'e Kışla (!)

Devamını Oku
10.03.2013
Kentler, Planlama ve Siyaset

Devamını Oku
24.02.2013
Galatasaray Üniversitesi Yangını

Devamını Oku
30.01.2013
Taksim'e Yazık Oluyor!

Devamını Oku
28.12.2012
İstanbul Nereye Gidiyor?

Devamını Oku
30.10.2012
Demir Ağlarla Ördük Anayurdu...

Devamını Oku
21.09.2012
Camiler ve Mimarlık

Devamını Oku
01.09.2012
İki 'Altın Boynuz' ve İki Köprü

Devamını Oku
04.08.2012
Dünden Bugüne: İnsanlar Eşit, Mevkiler Farklı

Devamını Oku
23.04.2012
İnönü Stadı Yıkılamaz (09.04.2012)

Devamını Oku
09.04.2012
Taksim'e Kıymayın!

Devamını Oku
29.03.2012
Haydarpaşa'ya Buruk Veda!

Devamını Oku
18.02.2012
Deprem 'Geliyorum' Der!

Devamını Oku
13.01.2012
İyi Mimarlık İçin...

Devamını Oku
19.12.2011