İngiltere’de Muhafazakar hükümetin göçmen politikası bir kez daha tartışmaların odağında. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın ülkeye küçük teknelerle gelen göçmenleri durdurmak için hazırladığı kampanya, sığınmacılar için “yüzen hapishane” olarak tanımlanan Bibby Stockholm isimli gemide, geçen hafta tehlikeli bir bakteriye rastlanmasının ardından fiyaskoya dönüştü. 

İngiliz hükümetinin Manş Denizi’ni küçük teknelerle aşan sığınmacıları caydırma taktiğinin önemli bir unsuru olan Bibby Stockholm, insan hakları ve mülteci örgütlerinin şiddetle karşı çıktığı bir uygulama. 

İngiltere’nin Dorset limanında demirli gemi, sığınmacıların 18 ay boyunca kalabilmesi için inşa edilmiş ve ülkenin yavaş mülteci politikasına acil bir çözüm olarak sonulmuştu. Ancak gemide yangın tehlikesi ve bu uygulamanın hukuka uygunluğu gibi itirazların yanı sıra örgütler, geminin bir hapishaneyi andırdığını ve bu planın “acımasız ve insanlık dışı” olduğunu savunuyor. 

GERİ ADIM YOK

Sunak hükümeti ise ülkede otellerde tutulan 51 bin sığınmacının masraflarının vergi mükelleflerine günde 6 milyon sterline mal olduğunu ve bu planın göçmenlere yönelik maliyeti düşüreceği iddiasında. Geçen hafta ilk kez 39 sığınmacının gemiye yerleştirilmesinin ardından gemideki musluk suyunda zatürre benzeri bir hastalığa neden olan lejyonella bakterisi bulununca sığınmacılar geçici olarak tahliye edilmişti. 

İngiliz hükümeti kimsede hastalık belirtisi görülmediğini ve gerekli önlemler alındıktan sonra başvuru sonuçlarını bekleyen 18 ile 65 yaş arasında 500 civarında erkek sığınmacıyı gemiye yerleştirme planına devam edeceklerini söylüyor. 

İngiltere’de sığınma başvurularını bekleyenleri barındırmak için 500’e yakın gemi hazırlanması gerekiyor. 2018’den bu yana Manş Denizi’nden İngiltere’ye varan sığınmacı sayısı 100 bini geçti. Küçük teknelerle gelen göçmenlerin yüzde 45’i ülkede sığınma başvurusunda bulunuyor. 2022’de İngiltere’ye en fazla sığınma başvurusunda sırayla Arnavutlar, Afganlar, İranlılar, Iraklılar ve Suriyeliler bulundu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra İngiltere’ye gelen iki yüz bine yakın Ukraynalı sığınmacı bu sayılar içinde yer almıyor.  

SALDIRGAN POLİTİKA

Öte yandan İngiltere’nin ülkeye “yasa dışı” yollarla gelen göçmenleri Ruanda’ya gönderme planı geçen ay parlamentoda kabul edildi. Birleşmiş Milletler planı “uluslararası hukukun ihlali” olarak niteliyor. 

Bugüne kadar hukuki engellemeler nedeniyle Ruanda’ya sınır dışı edilen tek bir göçmen olmadı. İngiliz hükümeti ayrıca geçen hafta Akdeniz üzerinden mülteci gelişlerini engellemek için Türkiye ile anlaşma yapıldığını da açıkladı. 

İki ülkenin ortak polis operasyonları yapacakları ve “yeni bir Türk polis merkezinin” destekleneceğini de duyuruldu. İngiltere’deki Muhafazakarlar Brexit’in ardından iktidarda kalabilmek için bir kez daha saldırgan bir göçmen politikası üstünden siyaset üretiyor.