Ayakları yere basmıyor!

02 Şubat 2023 Perşembe

“Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni (OPMM) hazırlayanların ne “içerideki” (güç dengelerinin sınırlarını) ne de Türkiye’nin içine bulunduğu “sistemin” durumunu göz önüne aldıklarını söylemek zor: Bu bağlamda, OPMM adeta havada kalıyor.

*

Emre Kongar Hocamın yorumlarından yararlanırsam, OPMM’yi hazırlayanlar, “‘Şahsım Devleti’nin sadece kurumlarda değil, bu kurumların içindeki kadrolarda yani insan malzemesinde yol açtığı yıkım hangi yöntemle ve nasıl onarılacak” sorusunu, olanı koruyarak devam etmeyi planladıkları ya da bir devletin yönetiminden sorunlu sınıfları/tabakaları değiştirmenin yarattığı toplumsal “travma”yı düşünemedikleri için yok saymışlar. OPMM’nin “temel hak ve özgürlükler konusunda... ancak CHP’nin verdiği çok belirgin birtakım ödünlerle imzalanmış olmasından kaynaklanan, siyasal, ideolojik, soyut ve somut belirsizlikler” (İstanbul Sözleşmesi, laiklik, “Kürt sorunu”, tarikatlar) bence ilk olasılığı (“pasif devrim” içinde bir “konsolidasyon”) destekliyor. Üstelik, toplumun kendileri dışında kalan kesimini “azgın azınlık” olarak niteleyen bir dinci-terörist damarın giderek güçlendiği bir ortamda...

OPMM’nin ekonomik önerileri, büyük sermayenin neoliberal fantezilerini yansıtıyor. “Fantezi” diyorum çünkü neoliberal modelin “kapitalist realiteyle” bağları çoktan koptu. Bir kriz yönetim modeli olarak uygulandığı her yerde ya hastalığı ağırlaştırıyor ya da Sri Lanka’da (Mısır’a da dikkat!) olduğu gibi hastayı öldürüyor.

İki “fanteziye” değinmekle yetineceğim. Bağımsız bir Merkez Bankası, enflasyonu iki yıl içerisinde tek haneye indirecekmiş. Eğer bu “fantezi” gerçekleşmeye başlarsa, hızla açlık, yoksulluk, iflaslar artarken ülkeyi yangın yerine çeviren, zaten seyrelmiş olan toplumsal dokuyu iyice çözen bir sürece dönüşecektir. Var olan rejimin altında bu daha çok baskı anlamına gelir.

Bir diğer fantezi de beş yıl sonunda 600 milyar dolar seviyesinde ihracat iddiasıdır. Bu iddia ihracatın ithalat bağımlığını göz önüne almıyor. Yeni yönetim, enflasyonu düşürür, ülkeyi yangın yerine çevirirken TL değerlenirse, dünya ekonomisi yavaşlar ve parçalanırken ihracat ancak katlanarak ağırlaşacak bir sömürü ile artırılabilir. Bu durum daha yüksek ücret, daha fazla işçi hakları beklentileriyle uyuşmaz. Belki de tam da bu nedenle, OPMM’de “Emek kesimi lehine sosyal programların yaygınlaştırılacağı bir atılım görünmüyor.” (Kozanoğlu)

*

Rockefeller International’ın yönetim kurulu başkanı R. Sharma’nın sözleriyle “Dünya ekonomisi, on yıllardır görülmemiş bir döneme giriyor” (Financial Times). Bu saptama, Dünya Ekonomik Forumu (Davos) toplantısına giderken hızlanan, toplantıya damgasını vurduktan sonra yoğunlaşarak devam eden tartışmaların bir parçası. Uluslararası egemen-sermayenin zirvelerinde, çoktan tükenmiş neoliberal modelden, ona dayanan küreselleşmeden çıkış arayışları giderek yoğunlaşıyor. Bir başka deyişle, korumacılık, ulusal ekonomiye öncelik vermek (halk sınıflarının ekonomik-kültürel taleplerine cevap vererek muhalefeti yatıştırmak), enflasyonla mücadele, sanayi politikası, jeopolitik rekabet ve giderek hızlanan militarizmin gösterdiği gibi neoliberal küreselleşmenin “düzenini”,  o “düzeni” kuranlar çözmeye başladı. OPMM’yi hazırlayanların tüm bunların farkında olduğunu söylemek çok zor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları