COP 26 bitti! Yola devam

15 Kasım 2021 Pazartesi

Glasgow’da toplanan COP26 İklim Zirvesi bitti. Kapitalist uygarlık uçuruma doğru yürüyüşüne devam ediyor. 

‘TANRIM BENİ İFFETLİ YAP… AMA HENÜZ DEĞİL…’

Zirvenin sonunda ortaya çıkan “anlaşmanın” diline ilişkin tartışmaların, ABD ile Çin arasında işbirliği olasılığına, zirveye katılımın yapısındaki değişime ilişkin yorumların gürültüsünü aşabilirsek, 2015 Paris Anlaşması’nda konan 1.5 ºC hedefinin artık ulaşılamaz olduğunu söyleyebiliriz. 

Bu kötümserliğin arkasında, COP26’ya katılan devletlerin uzun dönemli vaatleri ile önümüzdeki on kritik yıl gibi bir kısa dönemde yapacakları arasındaki farklar yatıyor. Zirvenin, birçok yorumcuya, Aziz Augustin’in ünlü, “Tanrım beni iffetli yap… Ama henüz değil” duasını anımsatan, “Sıfır karbon, metan gazı, sıfır ormansızlaştırma… Ama henüz değil” sonucu dünyamızın geleceği açısından tam bir felaket senaryosuna işaret ediyor.

Daha şimdiden sıcaklık artışı 1.2 ºC’ye ulaştı. Bu artışın yıkıcı etkisi dünyanın hemen her bölgesinde kendini gösteriyor. Sıcaklıkta ortalama 1.5 ºC artış bile büyük hasar yaratacak, hemen her yerde değişik şiddette olsa bile yaşam koşullarını etkileyecek iken, 40 ülkenin açıkladıkları iklim politikalarını analiz eden son çalışmalar, eğer bu vaatler tümüyle gerçekleşebilirse sıcaklık artışı 1.8/1.9 ºC düzeyine çıkabilir diyorlar.

Buna karşılık, küresel ısınma araştırmaları alanının en güvenilir kurumlarından Climate Action Tracker (CAT), devletlerin verdikleri sözleri, alınan önlemleri izliyor. CAT’ın, COP26 sırasında açıkladığı bir çalışmanın bulguları, ülkeler, bugün CO2 ve metan gazı emisyonlarını azaltmak için izledikleri politikalarla yetinirlerse küresel ısınmanın 2100’e kadar 2.7 ºC düzeyine tırmanacağını gösteriyor.

YÖNETİCİLER KAYTARIYOR, VATANDAŞLAR KARARLILIK BEKLİYOR 

ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya aralarında olmak üzere on ülkenin vatandaşları arasında yapılan bir ankette, katılanların yüzde 62’si iklim krizini en önemli çevre sorunu olarak görüyor, ancak yüzde 74’ü bireysel düzeyde aldıkları önlemleri yeterli buluyor; daha fazla çaba göstermeye gerek olmadığını düşünüyorlar. Ankete katılanların yüzde 76’sı, devletlerin iklim krizini önlemeye yönelik getirebilecekleri daha sıkı kuralları ve düzenlemeleri kabul etmeye hazır olduğunu belirtmiş. Kısacası çoğunluk, daha fazla çaba göstermeye isteksiz ama devlet müdahalesini kabul etmeye hazır. Dünya Bankası’nın eski başekonomisti ve “Oyun Teorisi” alanında çalışan Prof. Kaushik Basu da bir çalışmasında (“Convention, Morals and Strategy: Greta’s Dilemma and the incarceration game”, 4/08/2021, Cornell Üni.) iklim krizi gibi sorunlarda, bireysel çabaların sorunu çözemeyeceğini, hatta olumsuz sonuçlar yaratabileceğini devletler düzeyinde küresel çapta ve eşgüdümlü önlemlerin gerektiğini gösteriyordu. 

EKONOMİ VE JEOPOLİTİK

Ne ki günümüzde küresel çapta işbirliği olasılığı giderek zayıflıyor. ABD, Çin, Almanya ve İngiltere ekonomileri yavaşlıyor, enflasyon artmaya devam ediyor, iklim krizini önlemenin maliyetini karşılamak zorlaşıyor. Uluslararası jeopolitik de giderek karmaşıklaşıyor. 

NATO’nun emekli eski komutanı Amiral Stavridis’in işaret ettiği gibi “halen küresel jeopolitik fay hattı, ABD, Avrupa Japonya, Avustralya (Batı) ile Çin ve Rusya arasında”. İkinci bir fay hattı, “Önceden gelişir zenginleşirken çevreyi kirleten merkez ülkelerin gelişmekte olanları mali olarak desteklemekten öte, tazminat ödemesi gerekir” gibi savların da katkısıyla “Kuzey-Güney” arasında şekilleniyor. Çin, hem kredi ve yardım kaynağı olarak hem bugün yenilenebilir enerji teknolojisi ve kıymetli mineraller piyasalarında egemen bir büyük güç olarak, bu ikinci fay hattının dışında ama onun gerginliklerini, birinci hat içindeki dengeler bağlamında, “Batı”ya karşı kullanma potansiyeline sahip. Ayrıca, “sıfır karbon emisyonu” hedefine giderken gerekecek kritik hammaddelerin yüzde 60’ından fazlası Çin’den geliyor. Daniel Yergin, “Pillerin yüzde 80’i, güneş kolektörlerinin yüzde 70’i Çin’de yapılıyor, Çin, iklim krizi jeopolitiğinden galip çıkacaktır” diyor. Bu “denklem” ABD-Çin işbirliği olasılığını zayıflatıyor.

Kısaca, Türkiye’ye bakarsak: “Dünya lideri”, dünyanın bu en önemli toplantısına gitmedi, takipçileri de ağaç kesmeye devam ediyor…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları