Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Yeni ortaçağ’da Türkiye
ABD, dış politika çevrelerinde “kurala dayalı uluslararası düzenin” dağılmaya başladığı, Ukrayna’da “siper savaşlarının” yaşandığı, Çin’in yükseldiği, devlet dışı güçlerin etkinliklerinin arttığı, vekâlet savaşlarının sıklaştığı bir dönemde, yeni savunma stratejileri arayışlarını yoğunlaştırdı. ABD istihbarat yapılanmasının entelektüel kanadından “RAND Corporation”ın geçtiğimiz haftalarda yayımladığı bir rapor, ABD ile Çin arasındaki süper güç rekabetinin içerdiği riskleri anlamak için, bir “yeni ortaçağ” döneminde yaşadığımızı da anlamak gerekir diyordu. Rapora göre modernitenin kurumları, anlayışları değerleri hâlâ bizimle olduğu için, yaklaşık 2000’den bu yana artık bir “yeni ortaçağ” döneminde yaşadığımızı kavramakta zorlanıyoruz.
KAVRAM YENİ DEĞİL
Kavram ve “yeni dönemin” başlangıç tarihi hiç yabancı gelmedi. “Yeni ortaçağ” kavramıyla ilk kez 1980’lerde, Umberto Eco’nun 1972 tarihli bir denemesinde karşılaşmıştım. Robert Kaplan’ın 1994 tarihli “Gelmekte olan anarşi” denemesi de bu konuyu işliyordu. Daha sonra, 2010’lu yıllarda Parag Khanna, küreselleşme, “Davos”un işlevi, yeni jeopolitik gibi konularda “yeni-ortaçağ” kavramına başvurdu. BlackWater ve Wagner Grup gibi özel orduları, IŞİD gibi devlet dışı aktörleri, küresel jeopolitik içinde değerlendirme çabalarında da “yeni ortaçağ” kavramına sıkça rastladım. Daha yakın zamanda Joel Kotkin “yeni feodalizm” ve Yanis Varoufakis “tekno feodalizm” kavramlarıyla “yeni ortaçağ” tartışmasının alanına girdiler.
Rapora göre “Yaklaşık olarak 2000 yılında başladığını düşündüğümüz bu dönemi, zayıflayan devletler, parçalanmış toplumlar, dengesiz ekonomiler, yaygın tehditler ve savaşın gayri resmi hale gelmesi betimliyor”. Bunlardan beni en çok ilgilendirenleri kısaca açarsam: “Zayıflayan devletler”; devletlerin iç güvenliği koruma ve halkı tatmin edecek düzeyde mal, hizmet ve fırsat sunma konularında yetersiz kaldıkça politik meşruiyetinin zayıflaması anlamına geliyor. “Parçalanmış toplumlar”; ulus devletin üzerinde yükseldiği toplumun kültür bütünlüğünü sağlayan değerlerin zayıflaması (egemen ideolojinin verimliliğini kaybetmesi-EY), toplumun bu zeminde kutuplaşmasını ifade ediyor. Ulusal devletten başka bir şeye öncelik veren çeşitli alt, uluslararası topluluklardan oluşan grup kimlikleri öne çıkarak kemikleşiyor. “Dengesiz ekonomiler”; büyümenin sadece birkaç sektörde yoğunlaştığı, ulusal gelir gittikçe artan oranda, ekonomik, siyasi hatta kültürel seçkinlerin elinde toplanırken yoksulluğun yaygınlaştığı bir ortamı betimliyor.
VE MAALESEF ÇOK TANIDIK
Raporun, “yeni ortaçağ”ın başlangıcı olarak saptadığı “yaklaşık 2000 yılı” döneminde Türkiye’de de “yeni ortaçağ” kavramının içeriğine uygun bir süreç başladı. Siyasal İslamın iktidarını “sindire sindire” inşa edecek bir rejim değişikliği toplumdaki, farklı dini, etnik hatta cinsel kimlikleri kutuplaştırarak, kutuplaşmayı kullanarak gerçekleşti. Süreç ilerledikçe, hukuk ve parlamento işlemez, kişisel sorunlar da sık sık silahla çözülür oldu. Devlet mafyalaşır, modern seküler ilkeler üzerinde yükselmiş Cumhuriyetin, politik meşruiyeti zayıflarken “süreç olarak faşizm” şekillendi. Devlet ve toplum “iç uyumlarını”, istikrarını kaybetmeye devam etti. Bu süreç boyunca, toplumdaki egemen ideolojinin etkisi de kırıldı, ama yerine geçmeye çalışan dini ideoloji de egemen olamadı, aksine hem kutuplaşma daha da derinleşti hem de devletin meşruiyeti erimeye devam etti.
Başlangıçta dünya ekonomisindeki elverişli ortamdan kaynaklanan bol ve ucuz yabancı kaynak girişi, o ortam ortadan kalkınca durdu. Kaynaklar kurumaya başlayınca, bu “sıkıntı” yeni kurulmakta olan rejimin egemen sınıfının, ekonominin politiği ile birleşince ekonomin dengesi iyice bozuldu ve sonunda yönetilemez hale geldi.
Bu “yeni ortaçağ”ın içinden, kısa zamanda çıkılamazsa, toplumun hâlâ çoğunluğunu oluşturan kesiminin, modern, seküler cumhuriyetçi kültürü (tarzların, değerlerin, kavramların, gelecek kuşaklara, genetik olmayan yollarla aktarılması) giderek silinecek. Ondan sonra artık ülke, eşitlik, özgürlük, sosyalizm gibi kavramları dışlayan karanlık ve istikrarsız bir “ortaçağ” kültürüne ve ahlakına tutsak olacak.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Arnavutköy'de sürpriz hasat: Sanki hiç toplanmamış gibi
- Memurlar için yeni dönem başlıyor
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki