İkizdere, vahşi kapitalizm ve ‘vahşi siyaset’...
Erol Manisalı
Son Köşe Yazıları

İkizdere, vahşi kapitalizm ve ‘vahşi siyaset’...

11.05.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

İkizdere’de taşocakları “işgaline” karşı yerel halkın direnişi, bir tarafında doğa katillerine karşı bir mücadele olmasının yanında, diğer yanda “demokrasi ve kamusal yararın” korunması bağlamında olağanüstü bir bütünleşmedir: Kamusal yararın ancak demokratik halk tepkileri ile sağlanabileceğini İkizdere köylüleri göstermektedir. Ulusal boyutta toplumsal örgütlenmelerin engellendiği, sivil toplumsal örgütlenmelerin yerine dini (ve dinci) örgütlenmelerin konulmak istendiği, 11 Mart 1971’den beri yürüyen ve bugüne kadar gelen süreçte İkizdere halkı kendi aklını, ruhunu, bedenini, alın terini ortaya koyarak adeta Türkiye’ye örnek olmuştur.

1980’lerin ortası, bir toplantıya katılmak için Kopenhag’dayım. Kopenhag’da eşi Danimarkalı bir mühendis olan Türk bayan dostumuzun evine çaya davet edildik. Eşi Bay Tinhold ileri yaşta, emekli bir mühendis. Bana iftiharla evinin bahçesinde, yoldan topladığı yaprakları tütün yaprağı dizer gibi ahşap levhaların arasına nasıl yerleştirdiğini ve bu yolla, yoldan toplanan yapraklardan bahçesi için nasıl toprak ürettiğini gösteriyor. Sokaktaki yapraklardan bahçesine doğal gübre üretmenin mutluluğunu yaşıyor. 

35 yıl İstanbul Levent’te, Sümbül Sokak’ta oturduk, evin karşısında kocaman bir koru vardı. Yapraklar sonbahar aylarında dökülmeye başlayınca çöp kamyonları üç ay boyunca, toprağın üzerindeki yaprakları çöp kamyonlarına doldururlar, sonra atılacakları çöplüklere taşırlardı. Bu kavga “ağacın yaprağının değeri ile onu çöp sananlar arasında geçen bir kavgadır.” Bir tarafa uygar, diğer tarafa da azgelişmiş adı verilir, sadece sonuçlara bakılarak bile. Daha ilkokul birinci sınıfta, öğrenciye “Toprak Dede” Hayrettin Karaca misali yaprağın değerini anlatırsanız yarın o çocuklar doğayı öldürmenin, bir insanı öldürmekten farksız olduğunu anlar. İkizdere’de köylü vatandaşlarımızın 50-60 yaşlarında sokağa dökülmelerine gerek kalmazdı. Çünkü ne yerel yöneticiler ne vahşi kapitalistler ne de siyasiler böylesine doğa katliamına izin verirler, akıllarından bile geçirmezlerdi. Kopenhag’daki emekli mühendis Tinhold da gözünü açtığından beri anasından, babasından, ilkokul öğretmeninden, izlediği radyo ya da TV programından bunu duymuş, görmüş, öğrenmiş ve özümsemiştir. Bu evrimi geçirmiştir!

Ama kimi ülkelerde de bize cahil gerek, okumuş zarar verir diyen öğretmenler (!) hocalar ortaya çıkarlar. Bu ülkelerde para ve rant uğruna, “vahşi kapitalizmin doğayı yok etmesine izin verilir”, evrimini tamamlayamayanlar(!) sınıfta kalır.

Yıllar önce KKTC’de, Girne’deki Milli Arşiv Dairesi’nin emekli müdürü Mustafa Haşim Altan anlatmıştı: koyunlarını otlatan Kıbrıslı Türk çoban bir zeytin ağacının altına oturduğunda, heybesinde taşıdığı aşılama çubuklarını, çeliklerini çıkarır, yabani zeytini aşılarmış. Kimin olduğunu bilmediği, sahipli ya da sahipsiz hiç fark etmez, o, zeytin ağacını aşılar, doğaya, insanlara ürün vermesini sağlarmış...

En büyük “sevap” herhalde bu olmalı, ağacı kesip, dağı delip, dereyi kurutup para kazanan günahkârlara karşı. İşte bu nedenle o Kıbrıslı çobanı yere göğe sığdıramıyorum.

Hayatım boyunca “şahsi yararım” için hiç kimseyle bir şahsi çıkar kavgam olmadı, üç istisna dışında: İstanbul’da ve Bodrum’da ağaç kesmek yüzünden karşı karşıya geldiğim kişiler dışında. Şahsi değil, kamu yararı içindi bu kavga.

Evet, İkizdere’de kamusal yarar, demokrasi ve doğa üçgeni çok köklü bir biçimde bütünleşmiştir. Emperyalizmin ve yerli ortaklarının emrindeki vahşi kapitalizm şirketleri, doğaya karşı saldırılarını sürdürürken uyuyan devi uyandırmıştır. Köylü kendi yararı (ve çıkarı) için vahşi kapitalizme karşı silahla değil, kazması, küreği ve alın teriyle karşı çıkma bilincini, becerisini ve cesaretini göstermiştir.

İkizdere köylüleri acaba “muhalefet partilerine de” ulusal çıkarlar ve demokrasi konusunda bir bütünleşme dersi vermiş midir?

Ve Ekrem İmamoğlu’nun nasıl yürüdüğü “meselesine” gelince, dikkat ettim, eli arkasında ama başı dik yürüyordu. Elleri önde, göbeğinde, başı eğik olanlara alışanlar, galiba bu durumdan pek hoşlanmadılar... Bütün mesele bundan ibaret...   

Yazarın Son Yazıları

Sansür, demokrasi ve araçlar

Sansür, demokrasi ve araçlar

Devamını Oku
18.10.2022
Devlet olmanın nitelikleri

Devlet olmanın nitelikleri

Devamını Oku
11.10.2022
Örtülü iç savaş mı?

Örtülü iç savaş mı?

Devamını Oku
04.10.2022
Başarı mı, yoksa ...

Başarı mı, yoksa ...

Devamını Oku
27.09.2022
Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Devamını Oku
20.09.2022
Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Devamını Oku
13.09.2022
Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Devamını Oku
06.09.2022
Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Devamını Oku
30.08.2022
‘Ortak yararları’ yok etmek neden

‘Ortak yararları’ yok etmek neden

Devamını Oku
23.08.2022
AKP dış politikasını neden değiştiremez

AKP dış politikasını neden değiştiremez

Devamını Oku
16.08.2022
ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

Devamını Oku
09.08.2022
Siyasal İslamda dış politikamız

Siyasal İslamda dış politikamız

Devamını Oku
02.08.2022
Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Devamını Oku
26.07.2022
Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Devamını Oku
19.07.2022
Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Devamını Oku
12.07.2022
Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Devamını Oku
05.07.2022
Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Devamını Oku
28.06.2022
Bastonların karizmatik sahipleri

Bastonların karizmatik sahipleri

Devamını Oku
21.06.2022
AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

Devamını Oku
14.06.2022
Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Devamını Oku
07.06.2022
AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

Devamını Oku
31.05.2022
AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

Devamını Oku
24.05.2022
Tramvay da şık yayalar da...

Tramvay da şık yayalar da...

Devamını Oku
17.05.2022
Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Devamını Oku
10.05.2022
AKP bütün gemileri yaktı mı?

AKP bütün gemileri yaktı mı?

Devamını Oku
03.05.2022
AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

Devamını Oku
26.04.2022
Türkiye nereye mi gidiyor?..

Türkiye nereye mi gidiyor?..

Devamını Oku
19.04.2022
‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

Devamını Oku
12.04.2022
Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Devamını Oku
05.04.2022
Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Devamını Oku
29.03.2022
Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Devamını Oku
22.03.2022
Karadeniz, Doğu Akdeniz, Körfez üçgeni

.

Devamını Oku
15.03.2022
Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Devamını Oku
08.03.2022
Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Devamını Oku
01.03.2022
Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Devamını Oku
22.02.2022
Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Devamını Oku
15.02.2022
Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Devamını Oku
08.02.2022
Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Devamını Oku
01.02.2022
AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

Devamını Oku
25.01.2022
Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Devamını Oku
18.01.2022