Neo-liberalizmden neo-sosyalizme mi?
Erol Manisalı
Son Köşe Yazıları

Neo-liberalizmden neo-sosyalizme mi?

16.06.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

1999’da bir akademisyenler grubu olarak Çin’i ziyaretimizde Pekin’de Çin Komünist Partisi Genel Sekreter Yardımcısı’na şu soruyu sormuştum: “içeride komünizmi, dışarıda ise liberal (ve küresel) kapitalist politikayı uygulamanız bir çelişki değil mi?” Bana şaşırtıcı bir yanıt vermişti: “Biz içeride komünist, dış ilişkilerde ise liberal bir uygulamanın içindeyiz!”

Bu ikili yapı Çin açısından hiç de çelişki oluşturmuyordu: içeride ücretlerden katı piyasa kurallarına kadar olan uygulamaları ile “Batı dünyası karşısında rekabet gücünü artırdığı gibi dış yatırımları Çin’e çekiyor”: bu sayede yüzde 10’lar dolayındaki istikrarlı yıllık büyüme oranlarını sürdürebiliyordu.

Son 20 yıl içinde ise Batı’nın “neo-liberal iç yapısı” küresel boyutta rekabet gücünü hem kaybetti, hem de iç yapıda sosyal devlet kimliği iyice zayıfladı ve sistem krize girdi. 2008’de ilk büyük darbe vurdu.

Çin ise adeta, “neo-liberal komünist politikalarla”, Batı kapitalizminin önüne geçti. AB ülkelerine bile finansman sağlar hale geldi. İki yıl önce Yunanistan’a gittiğimde Pire Limanı’nın işletme yükümlülüğünü Çinli bir şirketin aldığını gördüm.

ABD izin verse, bizimkilerin İstanbul kanalını Çin, “yap, işlet, devret” koşulu ile yapan müteahhitlere yapıldığı gibi, 40 yıl verin yeter. Pire Limanı’ndan da iyi işletir, kuşkunuz olmasın! Arapların da çevreyi doldurup işgal etmelerine hiç mi hiç aldırmazlar.

Son iki Davos toplantısında Çin ve ABD’nin “yer değiştirdiklerini” gördük. ABD kapanma ve müdahale eğilimine girerken Çin, “küreselleşmenin savunucusu” konumuna neredeyse geldi.

Trump ile birlikte ABD, küresel ticaretin kısıtlanmasından gümrüklerin artırılmasına kadar adeta, “neo-liberal kapitalist düzenin sona erdiğini” ifşa ediyordu. Dış ekonomik ilişkilerde “müdahaleciliği” en fazla uygulayan ve savunan bir pozisyon alıyordu.

Buna karşılık Çin cephesinde, “neo-liberal politikaların Batı dünyasında yarattığı olumsuzluklardan” istifade etme güdüsü başarıyla öne çıktı: Çin Batı’ya adeta, “eski yolda yürümeye devam et” dercesine, “neo-komünizmin (!) avantajlarını sürdürme çabasındaydı”.

Koronavirüs ‘turnusol kâğıdı’ oldu!

Yaşadığımız korona faciası, “sosyal devlet kimliğinden uzaklaşmış Batı dünyasında” büyük tahribat yaratmayı sürdürürken Çin, “otoriter iç düzeninin, olağanüstü hallerde sağladığı avantajlarla” çok daha az zarar gördü.

“Gelişmiş” Avrupa ve ABD büyük kayıplarla yüzleşti: sosyal devlet olma vasfı bulunmayan ABD’de felaket anormal boyutlara çıktı ve sürüyor da.

Kaderin cilvesine bakın: ABD doğa kirliliğinde 40-50 yıldır yüzde 25 küresel oranı ile küresel tahribatını inatla sürdürdü. En son, 2015 Paris İklim Değişikliği Mutabakatı’na karşı çıktı. Ve ne gariptir, koronavirüsten ölümlerde ABD yine (yüzde 25) küresel oranda kayıpla yüz yüze geldi. Trump’ın en sonunda, İncil’i eline alması boşuna değilmiş!

Kralların, başkanların, başbakanların, büyük patronların da bu düzensizlikler içinde, “bir virüsten bile saklanamayacaklarını” kanıtladı. Dünyadaki bozuklukların ayrıntılı bir resmini çizdi: ancak bu resim insan kanı ile çiziliyordu, hiç silinmemecesine...

ABD, Avrupa ve Çin: dünyaya siyasal, ekonomik ve askeri olarak egemen olan üç küresel güç: koronanın gözünden (!) baktığımızda bu üç süper gücün “sağlık durumları” çok farklı: ABD, gözle bile gözükmeyen minnacık virüse karşı çaresiz, eli kolu bağlı. ABD Vietnam’a, Afganistan’a, Irak’a yaptığı gibi bastıramıyor, pes ediyor. Aynı şey 400 yılın sömürgecileri Avrupa devletleri için söz konusu. Çin, iç rejiminin “özel avantajları” sayesinde (!) işi ucuz atlatmış görünüyor.

Bu küresel güçlere baktığımızda sanki, neo-liberalizmin yavaş yavaş kayboluşuna karşılık neo-sosyalizm devreye giriyor.

Dünün “küresel umacısı” Çin bugün, gözle bile görülmeyen virüslere karşı, daha güvenilir konuma gelmiş, en azından şimdilik.

Bana 20 yıl önce Çin, dış ticaret politikasını özetleyen Çinlinin aklından, koronanın geçtiğini hiç sanmıyorum. Kazara, “korona nedir” diye sormuş olsaydım bana herhalde, “o da ne, yiyecek bir şey mi” derdi...

20 yıl önce Çin’de, Yellow River üzerindeki tekne gezimizde bir Çinli kızın bana kavanozda “yılan zehri” satmaya çalıştığı, aklımdan hiç çıkmadı... Bu da madalyonun öbür yüzü... Çinli bu, yılan zehrini bile satacak konuma gelmiş bir kapitalist pazarlamacı olmuş...

Yazarın Son Yazıları

Sansür, demokrasi ve araçlar

Sansür, demokrasi ve araçlar

Devamını Oku
18.10.2022
Devlet olmanın nitelikleri

Devlet olmanın nitelikleri

Devamını Oku
11.10.2022
Örtülü iç savaş mı?

Örtülü iç savaş mı?

Devamını Oku
04.10.2022
Başarı mı, yoksa ...

Başarı mı, yoksa ...

Devamını Oku
27.09.2022
Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Devamını Oku
20.09.2022
Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Devamını Oku
13.09.2022
Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Devamını Oku
06.09.2022
Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Devamını Oku
30.08.2022
‘Ortak yararları’ yok etmek neden

‘Ortak yararları’ yok etmek neden

Devamını Oku
23.08.2022
AKP dış politikasını neden değiştiremez

AKP dış politikasını neden değiştiremez

Devamını Oku
16.08.2022
ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

Devamını Oku
09.08.2022
Siyasal İslamda dış politikamız

Siyasal İslamda dış politikamız

Devamını Oku
02.08.2022
Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Devamını Oku
26.07.2022
Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Devamını Oku
19.07.2022
Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Devamını Oku
12.07.2022
Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Devamını Oku
05.07.2022
Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Devamını Oku
28.06.2022
Bastonların karizmatik sahipleri

Bastonların karizmatik sahipleri

Devamını Oku
21.06.2022
AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

Devamını Oku
14.06.2022
Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Devamını Oku
07.06.2022
AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

Devamını Oku
31.05.2022
AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

Devamını Oku
24.05.2022
Tramvay da şık yayalar da...

Tramvay da şık yayalar da...

Devamını Oku
17.05.2022
Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Devamını Oku
10.05.2022
AKP bütün gemileri yaktı mı?

AKP bütün gemileri yaktı mı?

Devamını Oku
03.05.2022
AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

Devamını Oku
26.04.2022
Türkiye nereye mi gidiyor?..

Türkiye nereye mi gidiyor?..

Devamını Oku
19.04.2022
‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

Devamını Oku
12.04.2022
Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Devamını Oku
05.04.2022
Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Devamını Oku
29.03.2022
Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Devamını Oku
22.03.2022
Karadeniz, Doğu Akdeniz, Körfez üçgeni

.

Devamını Oku
15.03.2022
Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Devamını Oku
08.03.2022
Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Devamını Oku
01.03.2022
Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Devamını Oku
22.02.2022
Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Devamını Oku
15.02.2022
Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Devamını Oku
08.02.2022
Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Devamını Oku
01.02.2022
AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

Devamını Oku
25.01.2022
Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Devamını Oku
18.01.2022