Cicero’nun cesareti var mı?
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Cicero’nun cesareti var mı?

04.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir. Bunu fırsat bilip yeni bir iktidar yaratma peşinde olan ve “soysuz biri” diyebileceğimiz “gözü kara, tutarsız, megaloman” Lucius Catilina, bu çıkar kesiminin öncüsü olarak ortaya çıkar. Öncelikli hedefi, konsül seçilip tüm gücü ele geçirmek için gerekli olan o ilk adımı atabilmek olur ancak bunu bir türlü başaramaz. Yine de yeni konsül, umut bağladığı Caius Antonius olur.

Gidişattan endişe duyan dürüst insanlar, artık bu yönüyle kendini kanıtlamış Cicero’yu da konsüllük makamına seçerler. İleride, birbirinin ezeli rakibi olacak Cicero ve Antonius burada yan yana yer alır.

Sulla’nın kurduğu tiran rejimi; yaşanan kargaşayı bastırabilmek için getirdiği “yeni kanunlar”a dayanarak “sınırsız kudrete sahip” bir komisyon seçer. Böylece Roma’da politik rejim, değişmenin eşiğine gelir.

Kendilerine büyük bir güç tanınan on kişilik bu komisyona “...devlet mallarını satma, istedikleri kişileri yargılama, istediklerini sınır dışı etme, koloni kurma, devlet hazinesinden para çekme ve istedikleri kadar asker toplayıp donatma yetkileri veril(ir).” (*)

Cicero, Senato’da bu kanunlara yüreklice karşı çıkar. Öyle ki bu tavrı, kanunu çıkaranları savunmasız bırakır, her birini tedirgin etmeye başlar.

Hatta Cicero, mevcut rejimi, çıkaracakları yasalarla değiştirmek isteyenlere o namlı nutkuyla öyle bir korku salar ki hayal edilen yasaların çıkmasını engeller.

Plutarkhos, bu konuyla ilgili şöyle söylemiştir sevgili okurum:

“Bu adam Romalılara hitabetin ne kadar önemli olduğunu, hakların doğru şekilde savunulması halinde ne kadar çürütülmez olduğunu öğretti. Aynı zamanda siyasetle uğraşan birinin kulaklara hoş gelen şeyler söylemekten çok, söylediklerinin doğruluğunu davranışlarıyla kanıtlaması, kamu için üzücü olabilecek şeyleri söylemekten kaçınması gerektiğini gösterdi.”

Fakat Cicero bununla da kalmamış, adeta “yurt savunması”nda da sorumlu hissetmiştir kendini. Yaratılan kargaşa ve baskı ortamında Catilina’nın, rejimi değiştirmek için senatoya baskı yapmasına, kendisini de kıskaca almasına karşı güçlü bir duruş sergilemiştir. Öyle ki tehlike kapısının eşiğine kadar gelmiştir.

Tasarlanan katliamda onun da yok edileceği söylentileri yaygınlaşınca, Cicero, Senato’ya giderek yapılacakları/olabilecekleri anlatır. Ayaklanmanın ayak sesleri yükselmektedir. Bunun üzerine Senato, şehri kurtarmak şartıyla yetkiyi konsüllere devreder.

İktidarı eline alan Cicero içişlerini üstlenir, Cuintus Metellus’a da dış işlerini verir.

Ancak Roma’da kargaşa sürmektedir; ardı ardına oluşan komplolar karşısında Cicero, ileride diktatörlüğünü ilan edecek olan Caius Caesar’la yan yana yürümek zorunda kalır. Ama bir süre sonra Caesar, muhaliflerle birlikte hareket ederek Cicero’nun egemenliğini yok etmek ister. O dönem idari ve askeri açıdan üst düzeyde görevli bir tribunus (halk temsilcisi) olan Cato; itibarını kullanarak, bütün o planlara karşı çıkar ve Cicero’yu cesaretle yaptıklarından dolayı yüceltir. O güne değin kimseye verilmeyen “vatanın babası” onur unvanı da böylelikle Cicero’ya verilir.

Plutarkhos, Cicero’nun ihtiraslı biri olduğundan söz ederken, şu yanının da altını çizer: “Çoğu kez hatiplikteki üstünlüğü konusunda gururlanmaktan, doğruyu göz ardı ettiği bile olurdu.”

İşte bu özelliği Cicero’nun, kimi kez “ışığa karanlık düşüren” yanıdır. Belki de buna, “siyasetin körlüğü” demeli!

Günümüzün siyaset arenasında da böylelerine sıklıkla rastlarız elbette. Gene de derim ki; Cicerovari bir Roma yurttaşı olmak zordur, zorludur; üstelik de cesaret ister. Hele onun akıbetini hazırlayanın, bir zamanlar yan yana durduğu Antonius olduğunu düşünürsek... Üstüne üstlük, ihanetin timsali “Brütüs”lerin çoğaldığı bir çağda...

---

(*) Dimosthenis-Cicero: Paralel Hayatlar, Plütark; Çev.: İo Çokona, 2024, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları., 93 s.

İlgili Konular: #roma #rejim

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024