Görebilseniz eğer...*
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Görebilseniz eğer...*

25.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Paulo Freire’yi okuyordum. Günlerdir ona dair edilen sözlerin ardındaydım. Açıp defterime bir yere yazıyordum her birini. Sorular da peşi peşine akın ediyordu zihnime: 

Deneyimlerden elde edilen bilginin ardında olmak size neyi vaat eder, ne verir ve karşılığında sizden ne ister? 

Sevmek de dostluk da gitmek de bir deneyim değil mi? 

Ya iletişim kurabilmek, birbirine derinlemesine bakabilmek... 

Okudukça “yeniden yaratılma”nın sırlarına yüzümü dönüyordum adeta. Deneyimleyerek yaşamak, aslında gölgesinde olduklarımızı da bize göstermiyor muydu? 

Yaşamın biricikliğinin ve tek kullanımlık olduğunun ayırdına varma bilinci, iyiden iyiye yüreğinize düşünce; ağaçlara başka bakarsınız, suyun akışına, kuşların uçuşuna, karın yağışına... Diğer tüm var olanlarla bütünleşebilmenin ne anlama gelebildiğine dönerken yüzünüzü, göğün mavisine, seslerin diline bakışınız bile başkalaşır, görebilseniz eğer. 

“Gölge ve ışık, mavi gökyüzü, derin ve geniş ufuk ben demektir. Onlar olmadan bırakın var olmayı, nefes bile alamam” diyordu Freire. 

Peki ya siz? Siz ne olmadan varlığınızı hissedemezsiniz? 

Karanlığın içinden aydınlığa doğru bakarken gördüklerimi, yazdım durdum bugüne kadar. Renkli çiçekler, desenler çizdim zaman zaman, hatırladığım sözcükleri taşıdım defter yapraklarına. Kimi zaman sustum sonra da kalktım yerimden karanlığın örtüsünü kaldırmaya. Görünen görünmeyen yanlarını görmeye çalıştım yaşamın, insanların. Seslendim onlara: Hayatı uzun sanma, ömür kısa, geçen günün telafisi yok, bugünü yaşa, yarını hazırla. 

Görebilseniz eğer, kuşların uçuşunun güzelliğini fark edebilirsiniz. Ceviz ağacının hünerine hayret edersiniz eminim. Yeni bir dil bile konuşabilirsiniz kendi aranızda. Kendi yaşamınızı anlatmak için bambaşka yollar icat edersiniz. 

Görebilseniz eğer, hep beraber çıkılan bir hafıza yolculuğunun bütünleştirici aydınlığından geleceğe doğru yürüyebilirsiniz. Birlikte, hoşgörü ve sevgiyle. 

Ezilerek büyüyen, yine de filizlenmeye çalışan kişi, ezme bilinciyle tanışmış, bunun insana neler yaptığını öğrenmiş olur. Kendisi engellendikçe başkalarına engeller yaratmayı seçme özgürlüğüne de sahiptir aslında. Çünkü bunu yıkıcı biçimde deneyimlediğini söyleyebilecektir. Ama sonuçlarına da katlanmayı kabul etmelidir. Bir diğer deyişle kendisinin özgürleştiğini sandığı anda aslında yeni bir “ezen”e dönüşeceği gerçeğini... 

Böyle davranmayı seçmez eskinin ezileni, şimdinin ezeni, görebilseydi eğer, bunun başka türlü de olabileceğini... 

Sizi bu şekil bir eyleme geçirenin yıkıcı bir kompleks olması, yalnızca bir sözcük kültürünüz yoksa, rastgelelikle besleniyorsanız ve köklerini toprağa gönderdiğiniz yaşama dair tohumlarınız yoksa mümkündür. Saldırgan ve hoyrat biri olur çıkarsınız. Hep manipüle edildiğiniz için mutlak dayatmalarla yol alırsınız, esasen yol aldığınızı sanarsınız. Ama bir görebilseniz eğer, tohumlarınız çiçek açar zamanla, meyve verir ve doğayla bütün bir insan olmanın hazzını damarlarınızda hissedersiniz. 

Şimdi de Rubem Alves’in şu sözlerini yazıyorum defterime: 

“Sözcüğün getirdikleri bizde bir şeyleri uyandıracaktır. Sözcükler sihirli varlıklardır, tıpkı rüyalar gibi bedenimizde uyur durumda bulunan dünyaları uyandıran büyülü güçlerdir. Bedenlerimiz sözcüklerden oluşmaktadır.” 

Görebilseniz eğer; korkuların aşılabilir, sözcüklerinse yerli yerinde kullanıldığında dünyayı bile değiştirebilir olduklarını fark edebilirsiniz. Kuşların dilini öğrenebilir, dağların ardına geçmeyi düşleyebilirsiniz. Yetinmeyip okyanusları aşmayı, buzulları görmeyi tasarlarsınız. Amazon ormanlarına bir anda yolunuz düşebilir veya bir anda kendi öykünüzü başkalarının öykülerine katarak anlatmaya başlayabilirsiniz. 

Belki de Paulo Freire’yi okuyup onun tutkulu macerasına tanık olabilseniz, bütün bunlara karşı hazırlıklı olabilirsiniz. 

Karanlığa susmaz, kötülüğe yüzünüzü dönmez, benden sonra tufan demezsiniz. 

Gene de sana da kendime de Paulo Freire’nin şu sözlerini bir kez daha hatırlatmak istiyorum sevgili okurum: 

“Gerçek adanmışlık, ki daima dayanışma içerir, asla sahte bir cömertlik gösterisine indirgenemeyeceği gibi, kendini adayan kişinin adanma eyleminin aktif öznesi olduğu, kendini adadığı insanların ise bu adanmışlığın hedefi olduğu tek taraflı bir eylem olamaz.” (**) 

Kendinizi gerçekten adayabileceğiniz ne çok fikir, dokunacağınız ne çok ruh, değiştirebileceğiniz ne çok insan var, ah eğer bir görebilseniz. 

(*) Ezilenlerin Psikolojisi, Paulo Freire; Çev.: Dilek Hattaoğlu-Erol Özbek, 1991, Ayrıntı Yay., s. 183. 

(**) Paulo Freire: Diyaloğun Pedagojisine Giden Yol, Paolo Vittoria; Çev.: Yasemin Tezgiden Cakcak-Erdal Cakcak, 2017, Kalkedon Yay., s. 180.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024