‘İlgilen ve ilişkilen’dir
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

17.12.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Sessizlik, yırtıcıların ve yağmacıların yıllar yılı dünyayı keyiflerince yakıp yıkmasına imkân tanıdı.” Rebecca Solnit 

“Yüzüm Özleminle Solacak” adını verdiğiniz metninizi yazalı bir hayli zaman olmuştu. Yer yer hatırladığınızdı; örselenen bir duygunun iklimiydi. Bu duygunuzu aslında ne var etmişti... 

Peki, böylesi duyguları nasıl anlatır, yazınsal dile nasıl dönüştürebilirsiniz? 

Yaşarken, düşünürken, düşlerken ve yazarken uzandığınız ummadık yerler, unutulmuş zamanlar, söylenmeyi bekleyen öyküler, getirir sizi bir eşikte buluşturur. Melezleşen bir hayat, ister istemez öylesi bir anlatı dilini de var eder. Ne sakınır ne de kaçabilirsiniz bundan. 

İnsanı insana taşıyan, sonra da ansızın koparan... Ötesi onca yakınken ve o kopuşu bir anda var edenin ne olduğunu düşünürken ister istemez duralıyorsunuz. 

O metin biraz da bunu anlatıyordu. Bir yanıyla melezleşen hayatı ve ötede solup yiten duyguları... 

Sevgiyle nefret arasındaki o ince çizgiyi anlamaya çalışıyorsunuz bunları düşündükçe. 

Sizde bu karşılaşmayı yaşatan, dahası çözümleten Melanie Klein’ın şu düşünceleriyle yüzleşmeniz oldu: 

“Mutlu deneyimlerin yanında, kaçınılmaz üzüntü ve gücenmeler de vardır çocuğun yaşamında. Bunlar; sevgiyle nefret, daha temelde de yaşamla ölüm içgüdüleri arasındaki doğuştan gelen çatışmayı körükler, bir iyi bir de kötü meme olduğu duygusuna yol açar.” (*) 

Klein’ın burada imlediği gerçeklik; yüzeyde çocuğun anne memesini emip emmemesiyle ilintili bir durum gibi görünse de aslında sevgi ve nefret gibi temel duyguların oluşum zeminini hazırlayan somut araçların olduğunu ima etmekte. Bunu da şöyle açıklamıştı Klein: 

“...ilk nesne olan anne memesi, çocuğun zihninde ikiye bölünerek iyi (doyuran) ve kötü (hüsrana uğratan) meme hâlini alır; bu bölünme sonucunda sevgi ve nefret birbirinden kopar.” 

Bu yansıma hali, kişiliğin inşasında “psikotik” oluşumların ortaya çıkmasına neden olabilir. Yani kaygılarımızın, hezeyanlarımızın, savunma mekanizmalarımızın kaynağında bu “ilk” nesne halinin etkileri, yabana atılmayacak kadar gerçeklik içerir. 

İşte o bağlanış ve kopuşun, ani dönüşümlerin, yerli yersiz hezeyanların nedenlerini düşününce; yani insanın depresif olma haliyle karşılaşınca ister istemez bir an duraksıyorsunuz. 

Oliver Roy, son kitabında “dünyanın düzleştiği”, küreselleşmenin her şeyi “aynılaştırdığı” gerçeğinden söz ediyordu. (**) Yani, kendi hayatınızla/yaşadıklarınızla ilgilenmediğiniz; bunları da dünyanın gidişatıyla ilişkilendirmediğiniz sürece o “düzleşme”/ “aynılaşma” bir anafor, bir salgın, bir virüs gibi her yanı saracak ve yıkım sürecini başlatacaktır. Tabii bunun en beteri de “içsel yıkım”dır. 

Tüm bu “bağlanış” ve “kopuş” hâllerine bakarken ister istemez insanı depresif kılan tüm öğeleri düşünüyorsunuz. İlki doğuştan gelenler/getirilenler, diğeri mevcut koşulların tetiklemesiyle ortaya çıkanlar. 

Öyle ki “giden”e “git” diyemediğiniz gibi, kendinizi bir anda ilişkilendirdikleriniz üzerine düşünürken buluyorsunuz. 

KÜRESELLEŞMEYLE GELEN

Oliver Roy’un “küreselleşmeyle gelenler”e dair şu tespitini aklınızda tutuyorsunuz öncelikle: 

“...küreselleşmenin nasıl dolaşımlar, göçler, melezleşmeler, azınlık ve çoğunluk arasında oturmamış ilişkiler getirdiğini; kimliklerin muhayyel düzleminde berkitilmesi (sağlamlaştırılması) ve sahnelenmesi denenen fiziki sınırların ise gitgide ortadan kalktığını hepimiz hissetmekteyiz.” 

Rebecca Solnit de bu çağda yaşanan her türlü yamyamlıktan söz ediyordu. Ona göre (de) bu, insanların kendi olmalarına ket vuran bir durumdu. Kadın, çocuk, erkek, yeryüzünün bilcümle canlısı, bundan paylarını alıyordu elbette.

Kıyım ve yıkım... 

İlgilenmediğinizde ve ilişkilendirmekten yana tavır koymadığınızda kaçınılmaz olan yani... 

Duymayan, konuşmayan, bilmeyen, bilmek istemeyen canlılar... Bir nevi içkörlük durumu... 

Hayvan haklarından şimdi söz eder olduk! 

Onca taciz, eziyet, istismar, şantaj, psikolojik şiddet, cinayet karşısında susanların, kendilerini hangi “haklar”la daha çok ilişkilendirdiğini merak ediyorsunuz elbette... 

İnsan olmak... 

İnsanca yaşamak... 

Örselenmeden, yalan dolana başvurmadan, hezeyanlarla yıkıp dökmeden, kuruntu ve kaygılardan arınarak ilgilenmek, ilişkilendirmek gerek yaşadığınız hayatı. 

Unutmayalım bunun tek ve biricik olduğunu. 

İnsandan, her şeye önce insandan başlamalı... 

Hikâyenize sahip çıkarak ve onu ısrarla anlatarak... 

(*) Melaine Klein, Nesne İlişkileri/Haset ve Şükran ve Diğer Yazılar (1946-1963), Çev.: Menekşe Arık, 2024, Metis Yay., 440 s. 

(**) Oliver Roy, Dünyanın Düzleşmesi/ Kültürün Krizi ve Normların Tahakkümü, Çev.: Haldun Bayrı, 2024, Metis Yay., 194 s.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024