Kötülüğü nerede aramalı?
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Kötülüğü nerede aramalı?

24.09.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

“ ...iyilik söylemiyle uğraşmak istemeyen bir toplumda, kötülükten söz etme olanağının kalmadığı bir toplumda, kötülük yakamızı bırakmayan bütün viral ve terörist biçimlere bürünür.”

Jean Baudrillard

Narin cinayeti” gerçekliğimizin bambaşka yönlerini ortaya çıkardı demeliyim.

Günlerdin bu “olay”ı medyadan okuyup izlerken Heinrich Böll’ün Katharina Bulum’un Çiğnenen Onuru1 romanını hatırladım ister istemez. İnsanı insan yapan değerlerin nasıl çürüdüğü, vicdan duygusunu yitiren bir toplumun nereye sürüklendiğini anlatıyordu bize Böll.

Bu konuda son haberleri izlemeden önce, Aslı Erdoğan’ın bir televizyon programındaki konuşmasını dinliyordum. Onun “ötekileş(tir)me”, “linç” üzerine söylediklerini not etmiştim. Kendi başına gelenlerin öyküsünü hatırlayarak yazmak istiyordum. Ama “Narin olayı”nın 30 gün sonra geldiği yeri görünce, buna dair, defterimdeki notların adeta bir roman taslağını andırması, beni bu konuda düşünmeye, hatta yazmaya yöneltti.

Tasarlanarak işlenmiş bir “çocuk cinayeti”nin ardındaki “giz”in kamuoyunu bu denli ilgilendirmesini yorumlamak yerine; işlenen suçun, gizlenen “sır”rın, yapılan kötülüğün neden/niçinleri üzerinde durmak istiyorum.

Burada, yazılıp konuşulanlara baktığımızda; “suç”un neden işlendiğinden çok, cinayeti kimin işlediği hep ön planda tutularak adeta kamuoyuna bir tür “dizi” izletme aşısı yapılmakta.

Konunun muhatabı adli ve yargının neredeyse işlevini üstlenen bir “medya güruhu” bir dizi senaryo yazarak cinayeti “aydınlatma” (!) derdine düşmüş. Hiç kimse, kötülüğün mayalandığı o iklimden, siyasi iktidarla palazlanan bir zihniyetin yaptıklarından nedense söz etmiyor.

Gelin görün ki kirlenen, çürüyen, yozlaşan bir toplumda körlük, vicdan duygusunu yitirme kanıksanan bir olgudur.

Yirmi hanelik bir köyde olup biten gerçek, cinayete neden olan “şey” nedir, bu kötülüğün ortaya çıkmasıdır aslolan. Suçluyu bulmak, yargılamak devletin işi. Orada olan belki de bir “suç şebekesi” var. Önceki olayları da hatırlatanların korkuyla söylediklerinde, hatta suskunluklarında bunu anlıyoruz.

Evet, suç ortaklığı bu kötülüğe yol açmıştır. Gerçek olan da budur. Devleti ayağına getiren, bir biçimde akıl oyunlarıyla görevlileri de yönlendiren bir “şebeke”!

Bu, yalnızca Narin’in kaybı değildir; oradaki vicdanın da kaybıdır.

Asıl sorgulanması gereken de “suç ortaklığı” durumuna gelen ailenin vicdanıdır bence! O derin sessizliğin, ağız birliğinin ne olduğunu da sanırım toplumsal vicdanımız ortaya çıkaracaktır.

İşte kamuoyunun gücü, medyanın işlevi/ etkisi (hatta doğru kullanımı, Heinrich Böll’ün hep hatırlattığı) önemlidir bence.

Burada asıl tehlikeli bir boyut, özellikle medyanın körüklediği “kamuoyunun histerisi”dir. Giderek meraklı bir “bekleyiş” yaratarak olayın ahlaki, vicdani yanını göz ardı ettirip meseleyi “cinayeti kim işledi”ye indirgeyip sunmasıdır. Ve buna da çanak tutan bir dolu insan, sözüm ona “uzman” kesilen kişilerin yorumları, yazdıkları senaryolara ekranlardan servis edip durmaları. 

İşte bu da yaşadığımız kirlenmenin başka bir boyutudur. Yani sapla samanın karıştığı bir “mecra”, asla “medya” değil...

Bu bir şeyi daha hatırlatıyordu bize ister istemez: 4 Mayıs 2009’da Mardin’in Mazıdağı ilçesinin Bilge Köyü’nde işlenen katliamı... Bu töre cinayetinde de 44 kişi öldürülmüştü. “Sır” aralanınca da “suç”un nedenleri ilmek ilmek çözülerek ortaya vahim bir tablo çıkmıştı.

İhtimal “Narin cinayeti” de bize, bambaşka bir gerçekliği açıklayacaktır. O da şudur: Ülkemizin ahlaki çöküşünü, vicdan zorbalığını, çürümenin nerede/ nasıl/hangi boyutlarda yaşandığını...

Böylesi bir “salgın”a nasıl yakalandığımızın öyküsünü yazmak için belki de bu “olay”dan başlamalı. Yoksa yaşadığımız kötülüğü başka nasıl görebiliriz ki!

Elias Canetti, Körleşme2 romanını 1930’da yazmaya başlamıştı. Onu bu romanını yazmayı iten “olay” döneminde yaşanan bir kötülüğe tanıklığıydı... Bunu öylesine derinden hissetmişti ki oturup romanın ilk notlarını almaya başlamıştı. Dışarıdan bakan bir “göz”ün algısı/bakışı bize o romanı kazandırmıştı.

Bu “olay” yazıp edenlere de bir çağrıdır bence! Oturup kendi sızılarınızı dillendireceğinize gidip toplumunuza, insanınıza bakın. O küçümsediğiniz Köy Enstitüleri gerçeğinin bu azgelişmiş ülkenin kalkınmasında, kırsal kesimin aydınlanmasındaki rolünü anlamaya/ anlatmaya çalışın. Buraları kapatan zihniyetin köyleri bugün ne hale getirdiğinin gerçeğine bakın... Eğer o aydınlanmacı atılım yok edilmeseydi belki de bugün daha aydınlık bir Türkiye’den, kötülüklerden arınmış bir coğrafyadan söz edebilirdik!

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024