Sartre’la hiç kopmadan yürümek
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Sartre’la hiç kopmadan yürümek

24.10.2023 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Başka bir Sartre’la karşılaşmak Sartre okurunu şaşırtır mı? Ona dair bildiğinizi sandıklarınızın eksik hatta yetersizliğini kanıtlayan nedir peki?

Sanırım iyi yazılmış biyografik anlatılardır diyebiliriz.

Her ne kadar mektuplar, günlükler, söyleşiler, anılar yazılmışsa da Sartre’ın dünyasını bize açan, biyografi ötesi bir yapıt Bambaşka Bir Sartre* ile karşılaşınca, bir an duraladığımı söyleyebilirim.

Okuduğum, bildiğim, andığım anlatılarda satır aralarında görebildiğim (hatta tanıdığım) Sartre’ın dışında, gerçekten de “bambaşka” bir Sartre’la karşılaşmam beni sevindirdi demeliyim.

Şaşırttı” demeyeceğim!

 Her “iyi yazar”ın görünmeyen/göstermediği yanları vardır.

Düşünü, düşüncesine, duygularını yapıtlarına koyan yazarlar biraz öyledir. Gelin görün ki Sartre’ı bunlardan farklı kılan, onun düşünce insanı ve entelektüel kimliğidir.

Edebiyatla, felsefeyle başlayan yolculuğu sivil itaatsiz, aktivist olarak politik bir misyonla kendini zamanının arenasında etkili bir figür olarak öne çıkarmıştır.

Angaje” bir yazarın, “degaje edebiyat” yapmaktan vazgeçerek çağının gerçeklerine, politik olaylarına yönelişinin öyküsüyle birlikte; onun “insan/birey Sartre” olarak var oluşunun tanıklığını aşama aşama bize aktarır François Noudelmann.

Onun yazdıklarını biyografi ötesi bir anlatı kılan ise kuşkusuz, Sartre’a dair eldeki arşivdir.

Sartre’ın 1964’te evlat edindiği, manevi kızı Arlette Elkaïm-Sartre’ın (1935-2016) sunduğu/açtığı arşiv bilgileri böylesi bir kitabın yazılmasına neden oluyor.

Kendini hiç de böyle göstermeyen, anlatmayan bir Sartre portresi çıkıyor karşımıza. Noudelmann burada, arşiv bilgilerinin iyi yazılabilecek bir monografi/biyografi için nasıl değerlendirilebileceğine dair bir yöntem de sunuyor bize.

Neyin anlatılıp neyin anlatılamayacağındansa, yaşamı ele alınan kişinin düşünce dünyasını oluşturan “her şey”in o hayatı nasıl biçimlendirdiğinin her bir parçasını özenle değerlendirerek bir bütünü ortaya çıkarması...

Döneminde Sartre’a biçilen rolün ne olduğuna dair ilginç bilgileri aktarır bize. Getirdiği yorumsal bakış da önemlidir elbette:

Gerçekten de ona oynatılan rolün, zamanının siyasal bilincini temsil etmek üzere aldığı tavrın farkındadır.

Politik angajmanlar onu kıskaca alır. Öyle ki “dayatılan ödevlere isyan” eder. Bunu da yazdığı “özel” mektuplarına yansıtır.

Onda görülen/gözlenen “militan katılığı”nın ardındaki “bireysel başkaldırısı”nı gene o yazdıklarında buluruz.

Bir dönem sevgilisi olan, çevirmen Lena Zonina’ya 1962’de yazdığı mektubunda şunları dile getirir:

Şu sıra siyasi denemeler yazmaya niyetim yok.

Üslupsuzluğa itirazı vardır. Politik yazılarındaki bu tutum onu rahatsız eder. Edebiyata yönelmek tek amacıdır. Aradığı üslubu orada bulabileceğinin bilincindedir. Flaubert üzerine çalışmaktadır. Zonina’ya şunları yazacaktır:

Flaubert’i bugün çok önemsiyorum. Bitirdiğimde (iki yıldan önce olmaz) sözcüklerin toprak gibi kazılıp tersyüz edilmesi gerektiği, edebi yapıt denilen o şeyi rahat rahat yapabileceğim nihayet. Buna can atıyorum, ama zamanım yok.

Sartre, bir zaman-çağı anlatıcısı. Savrulmalar hayatında hep vardır. Şunu diyordu bir yerde: “Kilden yapılmış olmak gerekiyor, bense rüzgârdan yapılmışım.” Gidip dokunduğu her bir şey onda sorguya dönüşür. Mutlak olanla olmayanı görür, gösterir, sorgular. Yazdığı bütün edebi türlerin neredeyse ortak paydasıdır bu. İleri sürer, açıklar, tartışır, kışkırtır. Bir düşünce eylemcisidir o.

Bağlanmanın diliyle, eylemselliğin itirazlarını buluşturduğu söyleminde Sartre’ı tanımlayan her şey bir anda yeni bilgilerle başka bir yere evriliyor.

Bir yerde de gene Lena’ya şunları yazacaktır:

Yapmaktan hoşlanmadığım şeyler yaptım (özellikle  bu konuda yetenekli olmadığım halde siyasi makaleler yazdım). Öyle gerekiyordu. Masama oturuyordum ve hep dört tane Koridran çiğniyordum (çünkü tadı acıydı ve ben de kendime biraz eziyet etmeyi seviyorum -sadizm ya da mazoşizm-, sen seç, bence ikisi birden.

Sartre’ın sıra dışı hayatının yansımalarını okuyunca, onunla düşün yolculuğumuzun hiç kopmadan nasıl sürebileceğini bir kez daha gördüğümü söylemeliyim.

Paul Nizan’ın onun gençlik dönemine iz bırakan yanı, Camus’yle aralarındaki çekişmeler, Merleau-Ponty’yle entelektüel alışverişinin hiç de indirgeyici olmayan “doz”u... Ve elbette yepyeni bir başlıkta “Sartre’ın kadınları”nın yüzleri/sözleri, ondaki yansıları...

Özcesi şu: Böylesi bir kitabın aylasına yansıyan gizli/gizemli bir hayatın olmasa da  yazılıp edilenler, yaşanılanlarla ortaya çıkan bir yaşantının izdüşümünde yepyeni bir Sartre buluyoruz karşımızda. Okuyun, siz de kendi Sartre’ınıza doğru yeni bir yolculuğa çıkacaksınızdır eminim.


* François Noudelmann, Bambaşka Bir Sartre, çev. Şehsuvar Aktaş, YKY., 2023,  s.148.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024