Feyzi Açıkalın

Kış soğunda Dünya Kupası

11 Aralık 2022 Pazar

Futbol öyle büyük bir endüstri ki, “Dünya Kupası” dendiğinde hemen akla Katar’daki Dünya Futbol Şampiyonası geliyor. Hani şu, dünyanın futbolla en ilgisiz ülkesinde, üstelik kış aylarında düzenlendiği için yıllar öncesinden eleştirilmeye başlanan organizasyonu…

“Paranın konuştuğunu”, Katar ile her anlamda iş tutan bir ülkenin vatandaşı olarak en iyi biz biliyoruz. Netekim(!) bir vasatlar gezegeni haline gelen mavi küremizde parayı konuşturarak en tumturaklı organizasyonları birer sirk eğlencesi haline getiren Katar’ın, bu kez futbolun ruhunu teslim alamayacağını zannediyorduk. Tabii ki yanıldık…

Olimpiyatla beraber bir yaz organizasyonu olarak süregelen Dünya Kupası’nın babası, FIFA’nın “elefantino” kılıklı patronu Infantino her maç görüntüsünde biraz daha koltuğa yayılmış olarak ekrana geliyor. Çünkü o, daha kupa sonlanmadan kazandığını biliyor. Futbolun ancak izleyiciyle, bu sporu bilfiil yapan halk ile bütünleştiğinde anlam kazanacağını söyleyenler fena halde yanıldı.

Tamam, dünya değişmekteydi; güvenliğin ön plana alındığı, her türlü konforun sağlandığı organizasyonlarda artık “geldiysen masayı üç kez tıklat” diye futbol ruhu çağrılmıyordu ama doğrusu Infantino da çok şanslıydı. Futbol oyunundaki topun yuvarlak olduğu ve üç direkli kaleyi o top geçemediği sürece sonucun alınmadığı gerçeği bu kupayı tarihin en iyilerinden birisi yapacaktı.

Futbol artık yalnızca arenalarla da sınırlı değildi. Hele Dünya Kupası gibi, milli marşlarını en gaza gelmiş şekilde, hıçkırarak söyleyenlerin; yüzlerini en fazla boyamış izleyicinin takımının birden favori hale geldiği organizasyonlar, liglerde oynayan futboldan çok daha farklı parametrelerde değerlendiriliyordu.

Yine her sporda olduğu gibi futbol da, satılacak hikayesi ile değer buluyordu. Dünyanın en yaygın oynanan ve kuralları standart olduğu için anlaması, üstüne yorum yapılması, kitleleri etkilemesi kolay olan futbolun pazar payı inanılmazdı. İşte bu anlamda Katar, henüz kupa sonlanmadan ciltlerle roman yazdıracak kadar malzeme üretti, FIFA ve ortaklarına para ve itibar kazandırdı.

Turnuvanın açık ara en iyi futbolunu oynayan Brezilya’nın elenmesi yalnızca futboldan anlayanları üzdü. Brezilya ile beraber diğer favorilerin kaybedişi yeni satın almaları getiriyordu. Fas’ın beklenmeyen başarısı, Messi’nin Hollanda antrenörüne maç sonrası fırça atışı ya da Ronaldo’nun ağlamasından daha fazla medyada yer bulacaktı.

Fas’ın başarısı, otoriter liderlerin halklarını kaygı içinde bıraktığı yoksul ülkelerde, günlük sıkıntılardan bir kaçıştan fazlası olmamalıydı. Mağdur ve mazlum saydığının seyirlik başarısını övmede ön almayı seven batı medyası, bunu Atlas Ülkelerinin gövde gösterisi olarak sundu. Kim bilir belki de detaylı analizlerde Fas’ın 14 oyuncusunun Avrupa’da yetiştiğini belirterek kendisine övünç payı çıkaracaktı.

Patron Infantino’nun “üç saat bira içmezseniz ölmezsiniz” sözleriyle standardını belirlediği Dünya Kupası, Futbolun en büyük pazarı olan Avrupa’da soğuk bira değil ama sıcak Noel şarabı içip, titreyerek izleniyor. Değişen dünyada bu belki bir başlangıç; yaz aylarında Arap Emirlikleri’nde organize edilecek bir kış olimpiyatı artık kimseyi şaşırtmayacak…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları