Kurban Bayramı geliyor… Kurbana inanan, dinsel bir görevi yerine getirdiğini düşünen insanlarda kurban kesme heyecanı çoktan başladı. Bu işi gereği gibi yapmak isteyenlerle, kurban kesmeyi düşünmeyen insanlarda da bir korku…
Daha bir hafta var demeyin. Belki son uyarılar için bir hafta çok az bir süre.
Korku dedik, çünkü özellikle kentlerde meydanların, caddelerin, sokakların, yol kenarlarının birer katliam yeri görüntüsüne bürünmesi korkusu, az bir korku değil. Şimdiden birçok aile, o gün çocuklarını eve kapatmanın planlarını yapıyor. Çünkü, gözlerinin önünde hayvanların kesilmesinin, yollara oluk gibi kan akmasının çocuklar üzerindeki etkisini, geçmiş deneyimlerden biliyorlar.
Her bayramda görülen manzaralar, Kurban yaklaşırken insanların zihninde bütün ürkütücülüğüyle canlanıyor. Bir büyükbaş kurbanlığı kontrol edemeyen insanların, köşeye sıkıştırdıkları hayvanı, uzaktan satır atışlarıyla nasıl yaraladıklarını hatırlıyorlar. Canhıraş feryatlar içinde çaresiz bakan hayvan kadar, elinde satırı kameralara gülen o adamın bakışlarını da unutmak istiyorlar. Her nasılsa kaçmayı başaran bir hayvanla kesicileri ve televizyon kameraları arasındaki heyecan verici (!) yarışı da… ‘Nasıl olsa birazdan kesilip ölecek’ diye, kesim yerine getirildiği kamyondan atılıp yaralanan hayvanları da… Bir ağaca ya da bir elektrik direğine asılıp çocukların gözleri önünde yüzülen hayvanları da.. Ama ne mümkün?.. Her Kurban Bayramı benzer olayların yaşanacağını biliyorlar.
Bir ibadet günü, bir yakınlaşma ve yardımlaşma günü olması gereken bayramı, bir katliam, işkence, bir vahşet gününe dönüştürmenin önüne ne zaman geçilecek? Hükümetlerin ve kent yönetimlerinin, kurban kesen vatandaşlara, kentin köy olmadığını; meydanların, caddelerin, otoyol kenarlarının tarla olmadığını öğretecek olanakları yok mu? Kesimlerin, belirlenen kesim yerlerinde yapılmasını ve denetlenmesini sağlayacak güçleri yok mu? Milyonlarca hayvanın, bayramın birinci günü sabahı aynı anda kesilmesi şart mı? Kasap olmayanların, hayvanları (çoğu zaman kendilerini de) kesmelerinin önüne geçilemez mi? Yağmur, kar, çamur içinde yerde soyulmuş, karnı yarılmış hayvanın çevresinde eti paylaşmayı bekleyen insanların (ve tabii çocukların) beklediği manzaralar önlenemez mi?
Elbette önlenir. Ama her şeyden önce, yetki ve olanak sahibi kişilerin işi ciddiye alması gerekir. Bir kutsal olayın, dine de, imana da, insanlığa da aykırı biçime dönüştürülmesindeki çarpıklığı görmesi gerekir. O korkunç görüntülerin hiç de gülünecek bir şey olmadığını hissetmesi gerekir. Ve her şeyden önce vahşet sahnelerinin çocuklar, ille de çocuklar üzerindeki travmatik etkisini bilmesi gerekir.
Bakalım, önümüzdeki Kurban Bayramı’nın ilk günü görüntüler nasıl olacak?
hikmet.bila@ntv.com.tr
Hikmet Bila
Son Köşe Yazıları
Kurban Katliam Olmasın
Yazarın Son Yazıları
Türkel...
Devamını Oku
09.02.2009
Elde Var Hamas
Devamını Oku
02.02.2009
Uğur Mumcu Işıktır
Devamını Oku
26.01.2009
Sakat Bir Oyun
Devamını Oku
19.01.2009
Melikoff
Devamını Oku
12.01.2009
İnadına İnadına
Devamını Oku
05.01.2009
Süheyl Hoca'yı İsyan Ettiren Cehalet
Devamını Oku
29.12.2008
Suna Kıraç'ın Ödülü
Devamını Oku
22.12.2008
Tasos'un Yaptığı
Devamını Oku
15.12.2008
Kadını Görünmez Kılmak
Devamını Oku
08.12.2008
Kurban Katliam Olmasın
Devamını Oku
01.12.2008
İlköğretim Müfettişi
Devamını Oku
24.11.2008
Çocuk İstismarının Suç Ortakları
Devamını Oku
17.11.2008
Kadına Şiddet ve 'Eşeklik Faktörü'
Devamını Oku
10.11.2008
Gülerler Elbette
Devamını Oku
03.11.2008
'Destina'
Devamını Oku
27.10.2008
Kadın Susarsa...
Devamını Oku
20.10.2008
'Büyük Kurban' Beklentisi
Devamını Oku
13.10.2008
'Hudut'
Devamını Oku
06.10.2008
Vurun Kadına!
Devamını Oku
29.09.2008
Ustaların Uyarıları
Devamını Oku
22.09.2008
'İçkisizdir...'
Devamını Oku
15.09.2008
TSK ve Güneydoğu
Devamını Oku
07.09.2008
Zaferin Anlamı
Devamını Oku
01.09.2008
'Devrim Gazı' Alev Alınca...
Devamını Oku
17.08.2008