Üç-dört gün sonra yeni Sosyal Güvenlik Yasası yürürlüğe girecek. Bir gün içinde bile gündemin üç-dört kez değiştiği Türkiye’de, böyle önemli bir konunun unutulmasından daha doğal ne olabilir?
Şükrü Kızılot unutmamış. Dünkü Hürriyet’te yeni yasanın ne getirip ne götürdüğünü (daha doğrusu ne götürdüğünü) özetleyerek hatırlatmış. ‘Olan olmuş, biten bitmiş, hatırlatsa ne olur?’ diye sorulabilir, ama işin ‘çalışanların hakları’nı çok aşan bir boyutu var. Onu ortaya koymuş Şükrü Hoca.
Kadınlar boyutunu.
İnsanlığın, refahın, kalkınmanın, çağdaşlığın ölçütü kadının toplum içindeki ye-ridir, konumudur. Evinde, sokakta, iş ve çalışma yaşamında kadın ne kadar güçlüyse, toplum da o kadar güçlüdür. Kadının ekonomik ve sosyal güvenliği ne kadar yüksekse, toplumun güvencesi de o kadar yüksektir. Yeni Sosyal Güvenlik Yasası, tam aksini hedefliyor. Bakınız kadınlara nasıl bakıyor yeni yasa:
Çalışan dul eşe bağlanan aylığın oranı yüzde 75’ten yüzde 50’ye indiriliyor.
Emekli Sandığı’ndan aylık alan dul kadınlara verilen çeyiz parası tümüyle kaldırılıyor.
Evlenme nedeniyle işten ayrılan kadınlara kıdem tazminatı dışında verilen sigorta prim iadesi kaldırılıyor.
Aylık bağlanmasındaki güncelleme oranı yüzde 100’den yüzde 30’a düşürülüyor.
Kadınların 58 olan emeklilik yaşı erkekler gibi 65’e çıkarılıyor.
Malullük aylığında aranan 1800 gün prim ödeme koşuluna 10 yıl sigortalı olma koşulu da ekleniyor.
Geçici iş göremezlik ödemesinde oran 2/3’ten 1/2’ye indiriliyor.
İlk kez sigortalı olanlar, emekli olduktan sonra ücretli olarak çalışırlarsa emekli aylıkları kesiliyor.
Sağlık primi ödemeksizin isteğe bağlı sigortaya devam eden kadınların, eşin sağlık sigortasından yararlanma hakları kaldırılıyor.
Ve daha neler neler…
Şükrü Kızılot’un anlatımıyla bekâr ve işsiz kızlar üste para ödeyecekler. Yine Kızılot’un ‘fıkra’ gibi dediği bir madde var ki, güler misiniz ağlar mısınız? Kadınlara, doğan çocuğu nedeniyle altı ay süreyle üçte biri oranında ödenmesi gereken emzirme yardımı yeni yasada yönetim kurulunun insafına bırakılıyor. Ama buna karşılık, ‘emekli kadınlara da emzirme yardımı’ geliyor. Emekli olma yaşı 65’e çıkarılan kadınlara emeklilik döneminde ‘emzirme yardımı’…
***
1 Ekim’den itibaren çalışan sigortalı kadınlara reva görülen ‘sosyal güvenlik’ budur.
‘Kadın erkeğin kaburgasından yaratılmıştır’ zihniyetinin 21’inci yüzyılda Türk kadınına yansıması demek ki böyle oluyor.
1 Ekim’den sonra Türkiye’de kadının adı bir kez koyuluyor.
Şunun surasında üç gün kaldı.