Suriye’de bugün yaşananlar, o ölümler, cansız çocuk bedenleri, Mısır’da askeri darbe, Sisi’ye duyulan öfke, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın “Ben darbeye darbe diyemem” tavrı...
Türkiye’nin Mursi’nin yanında yer alması, ardından ABD’nin peşine takılıp “NATO üyesiyim, müttefik ülkelerle Esad’ın askerleriyle savaşırım” demesi...
Yine Mısır’da Sisi’nin darbesine “devrim” diyen Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle bir olup “din kardeşliği” masalıyla Suriye’yi işgale hazırlanması...
Suriye’de katliam yapılıyor!
Suriye’de çocuklar ölüyor!
Kimyasal silah kullanıldığı kesin!
Esad güçleriyle Özgür Suriye Ordusu olarak bilinen, ancak köktendincilerin yani El Kaide militanlarının vuruştuğu bir iç savaş var sınır komşumuzda?
Türkiye “Kardeşim Esad” diyerek işe koyulduktan sonra, bir de baktık ki birdenbire “Düşmanım Esad” oluvermişti.

Arap Baharı’nda ürkek davranan, Irak’ın işgalinde dışarıdan seyreden, Kaddafi’nin Libyası’nda “hele bir bekleyelim” diyen Türkiye, “neden geç kaldım” diye düşünürken karşısında “Kardeşim Esad”ın gidici olduğunu görüp, “Sen önden yürü ben arkadan gelirim” diyen büyük patron ABD’nin gazına geldi...
Önden yürüdü...
Sınırlar yol geçen hanına döndü...
Köktendinci terör örgütleri Antakya yöresini üsse çevirdi, İskenderun istihbarat örgütlerinin merkezi oldu...
Önceleri çok yazıp çizdiğimiz olayları anlatmaya gerek yok...
İki savaş pilotumuz, bir uçağımız...
İki şehidimiz...
Sınırımızdaki terör eylemleri, çadır kentler ve oralarda verilen silahlı eğitim.
Kendilerini Özgür Suriye Ordusu olarak tanımlayan, TSK üniformaları giyen köktendinci El Kaide’nin insan ciğeri ve kalbi yiyen militanları bizim topraklarımızda barınıyor, onlara her türlü olanak sağlanıyordu.

Acılar yumağında delik deşik olmuş vicdanlar, ölümün kıskacında yaşayan insanlar...
Suriye’den Türkiye’ye, Türkiye’den Suriye’ye gidip gelenler...
Bunları en iyi Antakya yöresinde yaşayan insanlar biliyor.
Esnaf biliyor, kaçakçı pazarlarının liderleri biliyor.
Siyasetçiler biliyor!
Halk biliyor!
Böylesine acımasız bir ortamda Rabia, Esma falan derken Mursi’yi unutup Suriye üzerinde yoğunlaşmamız neden?
Nedeni çok açık!
Türkiye’yi 13 yıldır yönetenler yakın tarihi, Ortadoğu’nun dünü ve bugününü bilmiyor.
Okumamışlar yakın tarihi!
Kanla beslenmiş bir Ortadoğu’da, özellikle bu ülkelerde şeriat temeline dayalı rejimler var...
Kimisinde krallık kimisinde şeyhlik, kimisinde cumhuriyet...
Yakın tarihe baktığımızda ya baskıcı rejimler olmuş ya da darbeler.
Emperyalist devletler için Ortadoğu ülkeleri çıkar savaşlarının merkezi!
Bir yanda ABD ve AB ülkeleri... Öte yanda Rusya ve Çin...

Bu çıkar savaşının Türkiye neresinde?
Aslına bakarsak hiçbir yerinde değiliz...
Ortadoğu ülkelerinin hiçbirine demokrasi ve özgürlükler gelmez.
Nedeni açık:
Laik değiller!
O kavramı bugün Türkiye’deki iktidar erki çarpıtıyor!
Laikliği “laikçi” diye tanımlayıp din düşmanlığı olarak gösteriyor topluma.
Biz de daha tam anlamıyla sözlü kültürden yazılı kültüre geçmediğimiz için bu yalanı yutuyoruz.
Bakın, Avrupa ortaçağı nasıl yaşamış, o süreçte neler olmuş, Fransız devriminin öncüleri nelerden yararlanmış.
Laikliği sağlam temel taşı yapıp demokrasiyi hayat biçimine dönüştüreceğiz!
Savaş değil barış isteyeceğiz, Ortadoğu’da ezilen halkların ölmemesi ve yangının Türkiye’ye sıçramaması için!
Kan gölünde yaşamak zordur!..