Hüseyin Baş

Avrupa Ekonomik Krizin Kısırdöngüsünde Sarsılırken...

14 Kasım 2011 Pazartesi
\n

Papandreu, birkaç gün süren gerilimin ardından, ABnin beklenen yardım diliminin koşulu mali reformları hayat geçirip ülkeyi seçime götürecek bir hükümetin kurulma aşamasına gelmesiyle istifa ederek yeni bir dönemin yolunu açmış görünmektedir. Yeni başbakan, Avrupa ekonomik çevrelerinin yakından tanıdığı Yunan Merkez Bankasının ve AB Merkez Bankasının eski başkan yardımcısı, ekonomist Lucas Papademos.

\n

AB, tıpkı IMF gibi, yapılması söz konusu olan yardımın altıncı bölümü 8 milyar Avronun ödenmesini askıya almıştı. Oysa süresi dolan bazı acil borç ödemeleri, memurların aylık ücretlerinin ödenmesi için yardımın acil olarak devreye girmesi gerekiyor. Ama önce Papademosun ABnin istediği reformları yapması koşulu hâlâ geçerli. Sonunda Papandreu, direncin bedelini iflasın eşiğine gelip giden ülkesi ile birlikte, iktidarı bırakmakla ödemiştir. Ancak işlerin bu raddeye gelmesinde bazı sorumsuz politikacıların ve ABnin kuruluş felsefesinin rolünü görmek gerekmektedir. Örneğin 2009da iktidara gelen PASOK lideri, iki yıl ülkesinin karşı karşıya olduğu muazzam borç yükünden kurtarılması için olağanüstü çaba göstermiş, ne ki sonuçta başarısız kalarak istifa etmekten başka çare bulamamıştır.

\n

***

\n

Sağın lideri Antonis Samarasla bir ulusal birlik hükümeti kurulması ise 18 ay süren pazarlıklara karşın gerçekleşemedi. Zira Samaras işi sürekli yokuşa sürüyor, ülkenin zor günlerinin aşılmasında gerekli olduğundan kuşku duyulmayan ulusal birlik hükümetine açıkça karşı çıkıyordu. Amacı Papandreuyu kemer sıkmaktan bunalarak sokağa dökülen halkın öfkesiyle karşı karşıya bırakmaktı. Oysa, iktidarı süresince ülkenin kamu finansmanını perişan duruma getiren Samarasın sağcı Yeni Demokrasi Partisinin lideri Kostas Karamanlisten başkası değildi. Karamanlis, rakamlar üzerinde oynamış, Brükselden ülkenin borçlarıyla ilgili gerçekleri düpedüz yalan söyleyerek gizlemişti.

\n

Önlenemez bir kısırdöngü gibi gelip giden krizlerin asıl failinin küresel ölçekte dayatılan ve adeta kutsallık düzeyine ulaştırılan serbest piyasacılık olduğu kimse için sır değil.

\n

Kural tanımaz serbest piyasacılığın mucidi ve küresel boyuta ulaşmasının mimarı ABD, bugün bile Başkan Obamanın ağzından tüm krizlerin anası ünlü yapısal uyum reformlarının erdemlerinden söz etmektedir. AB ise birliğin kuruluş felsefesine aykırı olan Lizbon Antlaşması’yla dayanışmanın, sosyal adaletin Avrupası yerine serbest piyasacılığa mahkûmcasına bağlanarak küresel piyasacılığın kalelerinden biri haline gelmiştir.

\n

Örneğin Fransız Sol Cephesinin başkan adayı Melenchonun hesaplamalarına göre hâlâ geçerli olan büyük sorunlardan biri de emekle sermaye arasındaki adil olmayan paylaşım sorunudur.

\n

***

\n

Bugün Atinaya verilmesi söz konusu olan yardım diliminin serbest bırakılması için krizin faturasını bir kez daha ülkenin çalışanlarına kesecek mali reformların hayata geçirilmesi koşuluna bağlanması, ABnin küresel liberalizmi terk etmeye niyetli olmadığını göstermektedir.

\n

Ekonomik kriz küresel boyuta ulaşmak üzeredir, hoşnutsuzlar kapitalizmin kalesi Wall Streeti kuşatmışlar; AB, Avro Bölgesi çatırdıyor. Bankaların daha da semirmesi için halklardan kemer sıkmaya devam etmeleri isteniyor. Albaylar diktasına karşı direncin sembolü büyük müzisyen Teodorakis ve arkadaşları geç olmadan Avrupa ölçeğinde geniş bir cephe yaratalım yoksa faşizm kapıda diye uyarıyor. Ama buna karşılık belli aralıklarla gelip giden krizlerin olumsuz yönde etkilemeyen hiçbir ülkenin bulunmadığı gezegende, hâlâ küresel kapitalizmin erdemlerinin söz edenler de yok değil. Pes!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları