
Milyonların acısına neden olan ABD işgali sonrası Irak’ta bir Amerikan mandası kuran feodal aşiret reisi Mesut Barzani’nin Şırnak’ta devlet töreni ile karşılandığını biliyoruz.
Cizre’deki törende konuşan AKP Şırnak Milletvekili Arslan Tatar, “başkan” diye seslendiği Mesut Barzani’ye övgüler düzdü:
“Sen bizim amcamız, dayımız, gözümüzün nurusun. Çocukluğumuzda senin anıların ile büyüdük. Sen ki yüce zat Melle Mustafa Barzani’nin oğlusun. Biz Kürtlüğü senden öğrendik.”
AKP’li vekilin bu sözleri üzerine Barzani ailesinin anılarından bir demet sunmanın yararlı olacağını düşünüyoruz: Molla Mustafa Barzani, 1940’larda dönemin Bağdat hükümetine karşı ayaklanır. Başarısız olunca Stalin Rusya’sının işgalinde olan İran’a kaçar. Burada, tıpkı oğlunun yaptığı gibi bir manda “Mahabat Kürt Cumhuriyeti”ni kurar. Rus işgali sonrası bu yapı İran tarafından ortadan kaldırılınca Rusya’ya sığınır. 12 yıl sonra Irak’a döner. 1961’de Irak’taki Baas rejimine karşı yine ayaklanır. 1976’da da o dönemde ABD’nin güdümündeki İran’a, ardından da ABD’ye sığınır. 1979’da ABD’nin Rochester kentinde ölür.
Mustafa Barzani, 1965’te, Türkiye’de yasadışı “Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi”ni (TDKP) kurduran isimdir aynı zamanda.
AKP’li milletvekili Tatar’ın “yüce zat” diye nitelediği Barzani’nin örgütlediği TDKP’nin tüzüğünün başındaki amaçlar maddesi, bugün olup bitenlerin iyi anlaşılabilmesi için bir belge niteliğindedir. Bu amaçları özetleyelim:
- Türk anayasasının değiştirilmesi, Kürt ve Türk terimlerinin anayasada birlikte yer alması ve Türk devletinin bu iki unsurdan oluştuğunun kabul ve ilan olunması.
- Kürtlerin parlamentoya kendi nüfusları oranında milletvekili vermesi.
- Kürdistan olarak tanımlanan yerlere göçmen yerleştirilmemesi, buradaki köy ve kentlerin isimlerinin değiştirilmemesi.
-Türkiye’deki Kürdistan’da resmi dilin Kürtçe olması, okullarda Kürtçe eğitim verilmesi.
- Kürdistan olarak bildikleri yerlerin sınırları içerisinde ağır sanayi yatırımlarının oluşturulması ve bölgeden çıkan petrol gelirlerinin yüzde 74’ünün, Kürdistan olarak belirttikleri yerlere harcanması.
Bir dikkat çekici bilgi daha: TDKP’nin Türkiye’de ilk örgütlendiği yerler Silopi ve Cizre’dir. Yani “yüce zat”ın oğlu Mesut Barzani’nin kalaşnikoflu askerleriyle birlikte devlet töreni ile karşılandığı Şırnak’ın ilçeleri.
Barzani ailesinin anılarından AKP’li milletvekili ne çıkarır bilemeyiz ama şecereleri, dünya sömürgen güçlerine sığınarak bölgeyi karıştırmakla görevlendirilmiş bir soya işaret ediyor.
Barzani soyunun 1960’larda Türkiye’de örgütledikleri partinin amaçlarının, bugün Saray ittifakı tarafından İmralı’daki bölücü hükümlü ile yürütülmekte olan süreçte tutanaklara yansıyan önerilerle bire bir örtüşmesi, büyük bir emperyalist oyunun içine düşürüldüğümüzü gösteriyor.
HEM ETNİKÇİ HEM ÜMMETÇİ
Saray ittifakını oluşturanların “önder”den saydıkları İmralı’daki, 1995’ten başlayarak “reel sosyalizm düşüncesini” aşmış, ümmeti savunuyormuş artık.
Oysa arşivler öyle söylemiyor. PKK oldum olası hem etnikçi hem de ümmetçidir. Örnek olarak terör örgütünce 1990’da düzenlenen “2. Ulusal Konferans” dedikleri toplantının kararları gösterilebilir:
“Dinleri ve mezhepleri PKK çevresinde toplamak. İmamlar Birliği’ni kurumlaştırmak. Camileri propaganda merkezleri yapmak. Çeşitli mezhepleri, PKK ideolojisi açısından değerlendirmek.”