Bozgun görüntüsü

Bozgun görüntüsü

22.06.2018 06:05
Güncellenme:
Takip Et:

Sayılı gün değil sayılı saat kaldı. Herkes nefesini tutmuş merakla seçimin sonucunu bekliyor. Son konuşmalar, açıklanan anketler, televizyonlarda görülen “son dakika” jenerikleri yürekleri hoplatmaya yetiyor. Bazen heyecan, bazen depresyon dalgaları oluşuyor. “Acaba mı” heyecanı, “ya olmazsa” korkusu at başı koşuyor. Her iki tarafta da, oluşabilecek travmaya tedbir almak için beklentiler düşürülüyor, endişeler yükseltiliyor. Ama artık ipin göğüsleneceği son metrelerde Usain Bolt tekniğiyle, zorlayarak değil rahatlayarak koşmak daha iyi. Ne sosyal medyada yayılan anketlere bakıp kararmak, ne de meydanları izleyerek uçmak doğru. Kendi oy ve gelecek sorumluluğunuzla vereceğiniz veya etkileyebileceğiniz kararlara yoğunlaşın, oyunuza sahip çıkması gerekenleri uyarmaktan geri durmayın ama bu görevin sizi de kapsadığını unutmadan.
Siyasi süreçleri anlamaya çalışırken serinkanlı, mesafeli ve ihtiyatlı bakış, tarafsızlığın değil, doğru değerlendirme yapabilmenin güvencesi. Yaşananlar konusunda taraf olmamak için değil, baktığınız pencereden olup biteni doğru görmek için mümkün olduğu kadar fazla açıdan bakmak gerekir. Sadece kendi önemsediklerinizi görmek için baktığınızda, sadece duymak istediklerinize kulak verdiğinizde, çevrenizde size bunlar dışındaki bilgiyi taşıyan kimse kalmadığında, ne kadar yalnız ve güçsüz olduğunuzu bile fark edemezsiniz. Bu yüzden, otoriter rejimlerin, haber ve fikir özgürlüğünün kısıtlandığı atmosferlerin ve bağımsız medyanın olmadığı zamanların en cahilleri, en yalnızları ve aslında kaybettiklerini anlayamayacak hale geldikleri için en güçsüzleri o dönemlerin mutlak iktidar sahipleridir. Erdoğan’ın dramatik biçimde yaşadığı da böyle bir bozgun.

Fırın sütlaç
Geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, bir TV programında Millet İttifakı’na oy vereceğini söyleyen vatandaşların seslerinden oluşan bir kaydı dinlerken izledik. Bir esnaf siftah yapamadığını, bir diğeri dükkânların kapandığını, bir anne çocuğunun her yıl başka bir sistemle sınava girdiğini, diğeri hastanelerde aylar sonrasına randevu verildiğini anlatıyor. Kimsenin ötekileştirilmediği demokratik bir ülke arzu ettiğini söyleyenleri, fabrikaların satılması yerine yenisinin açılmasını talep edenler izliyor. Belki yıllardır bu sözleri duymamış, bu konularda soru soran bir gazeteciyle karşılaşmamış ve günlerdir meydanlarda başka şeyler anlatan Erdoğan’ın bu sesleri dinlerken yaşadıklarını ele veren beden dili çok şey anlatıyor. Söylenenlerden ona geçen, dile getirilenlerden anladığı sadece kendi hissettiği rahatsızlık. Sorunların nedenleri üzerine düşünmek yerine, tepkileri değiştirmeye odaklanmış bir algı bu.
Bu sözleri dinleyen Erdoğan, önce kendi yaşadıklarını anlatan bu vatandaşların “yeterli araştırmayı yapmadıklarını” söylüyor, sonra teessüf ediyor ve kendisi anlatmaya başlıyor: “15 yıl önce evlerde fırın var mıydı? Buzdolabı var mıydı?..” Gerçeklik duygusunda bir bozulma olduğu çok açık ama bu geçmişe dair mi, bugüne ilişkin mi orası biraz karışık. Daha önce de “köprüyü satmak isteyen komünistler, onlara direnen Özal” hikâyesi anlatmıştı. Koalisyonları bitiren süper yeni sistemin daha ilk seçimde çöktüğünü kabul eden Erdoğan, koalisyonlara da kapı aralıyor. Merkez Bankası bağımsızlığı konusunda ise “ama ekonominin hesabını ben veriyorum” cevabını veriyor. İttifak ortağı Devlet Bahçeli ise bir başka kanalda “18 yaşına kadar sütlaç yememiş gençlerin Muharrem İnce yerine sütlacı seçeceği” gibi anlaşılmaz bir benzetmeyle sahne alıyor. Bir başka kanalda AKP Genel Başkan Yardımcısı, 1 Kasım’da AKP’nin aldığı oyu referandumdaki evet oylarıyla karşılaştırıp “İstanbul’da oy kaybetmedik ki” diyor.
24 Haziran’ın sayısal sonucu nasıl olursa olsun -ki olumsuz bir sonuca avuntu üretmek için söylemediğimi belirtmek için iktidarın sayısal olarak da önemli gerileme yaşayacağını düşündüğümü not edeyim- iktidar için çok belirgin bir bozgun tablosuyla karşı karşıyayız. Üstelik, koalisyon çıkışıyla ortaya konulan “düzenli çekilmeyle” halledilmesi zor bir yenilgi tablosu bu. En önemli yenilgi başlığı, tek adam iktidarının kurumsal altyapısını oluşturacak sistemin istikrar garantisi oluşturmadığının kesinleşmesi. Kurulması bile mümkün olmayanın sürdürülebilmesi zaten imkânsız olacak. İkinci yenilgi, bütün siyaset gündemini kontrol etme ve muhalefet aktörlerinin pozisyonlarının iktidar tarafından belirlenebilmesi ezberinin bozulması. Seçime özel Afrin, Kandil, Mınbiç operasyonlarının ve Suruç provokasyonunun beklenen sonuçları vermemesini de not etmek gerek.

Yazarın Son Yazıları

Eyvallah

Eyvallah

Devamını Oku
10.09.2018
Ödenmemiş fatura yığını

Ödenmemiş fatura yığını

Devamını Oku
07.09.2018
Ekonomiyi siyasetle, siyaseti sertlikle idare

Ekonomiyi siyasetle, siyaseti sertlikle idare

Devamını Oku
03.09.2018
Lütufla başlamayan yasakla bitmez

Türkiye kaybedilenlerin açık seçik göründüğü, kazanılması gerekenlerin berraklaştığı günlerden geçiyor. Dünkü Cumhuriyet’in 1. sayfası, özellikle de Vedat Arık, Hayri Tunç ve Ahmet Şık fotoğrafları bunun özeti gibiydi: “Bitmeyen zulüm” ve bitmemesi gereken direniş.

Devamını Oku
27.08.2018
Partilerin yerel seçim ufku

Partilerin yerel seçim ufku

Devamını Oku
24.08.2018
Lütuf düzeni

Lütuf düzeni

Devamını Oku
20.08.2018
Kayıp bölüştürmek

Kayıp bölüştürmek

Devamını Oku
17.08.2018
Neyin mücadelesi kimin savaşı?

Neyin mücadelesi kimin savaşı?

Devamını Oku
14.08.2018
Krizi karşılama stratejisi

Krizi karşılama stratejisi

Devamını Oku
13.08.2018
Her şey algıdan

Her şey algıdan

Devamını Oku
10.08.2018
Göstermeye ihtiyaç yok, her şey zaten ortada

Göstermeye ihtiyaç yok, her şey zaten ortada

Devamını Oku
06.08.2018
Kim kimi idare ediyor?

Kim kimi idare ediyor?

Devamını Oku
03.08.2018
Diklenerek eğilmek

Diklenerek eğilmek

Devamını Oku
30.07.2018
Akşener gerçekten dönmezse?

Akşener gerçekten dönmezse?

Devamını Oku
27.07.2018
İyi Parti’de ne olacak?

İyi Parti’de ne olacak?

Devamını Oku
24.07.2018
Ne yaptınız da yoruldunuz?

Ne yaptınız da yoruldunuz?

Devamını Oku
23.07.2018
Sarsıntı kaçınılmazdı

Sarsıntı kaçınılmazdı

Devamını Oku
23.07.2018
‘Dağılma’ hevesi

‘Dağılma’ hevesi

Devamını Oku
16.07.2018
Kötü siyaset iyisini kovar

Kötü siyaset iyisini kovar

Devamını Oku
13.07.2018
Başkanın adamları

Başkanın adamları

Devamını Oku
10.07.2018
Yeni dönem başlarken

Yeni dönem başlarken

Devamını Oku
09.07.2018
Muhalefet neden dağıldı?

Muhalefet niçin dağıldı?

Devamını Oku
06.07.2018
Soruları bitmeyen seçim

Soruları bitmeyen seçim

Devamını Oku
02.07.2018
Değişim bir tercih değil

Değişim bir tercih değil

Devamını Oku
29.06.2018
MHP oylarının anlamı

MHP oylarının anlamı

Devamını Oku
26.06.2018
24 Haziran’ın iktidar tablosu

24 Haziran’ın iktidar tablosu

Devamını Oku
25.06.2018
Tek adamlık artık zor

Tek adamlık artık zor

Devamını Oku
25.06.2018
Bozgun görüntüsü

Bozgun görüntüsü

Devamını Oku
22.06.2018
Son düzlük notları

Son düzlük notları

Devamını Oku
18.06.2018
İttifaklar tablosu

İttifaklar tablosu

Devamını Oku
11.06.2018
Metal paslanması

Metal paslanması

Devamını Oku
08.06.2018
Rehavete yetmeyen ama cesaret veren bir umut

Rehavete yetmeyen ama cesaret veren bir umut

Devamını Oku
04.06.2018
Münafık dinamiği

Münafık dinamiği

Devamını Oku
01.06.2018
Başkasının oyu Dimyat’taki pirinç

Başkasının oyu Dimyat’taki pirinç

Devamını Oku
28.05.2018
Görev erteleme beyannamesi

Görev erteleme beyannamesi

Devamını Oku
25.05.2018
Seçimin arka plan senaryoları

Seçimin arka plan senaryoları

Devamını Oku
21.05.2018
Görev, ihtiyat, sürpriz

Görev, ihtiyat, sürpriz

Devamını Oku
18.05.2018
İyimserlik ve kötümserlik

İyimserlik ve kötümserlik

Devamını Oku
14.05.2018
AKP artık ‘eski Türkiye’

AKP artık ‘eski Türkiye’

Devamını Oku
11.05.2018
Muhalefete hediye

Muhalefete hediye

Devamını Oku
09.05.2018