Tek adamlık artık zor

25 Haziran 2018 Pazartesi

-MHP’nin aldığı oy ne anlama geliyor?

MHP’nin bir oy patlaması yapmasından bahsedilemez. Cumhur İttifakı da hem 7 Haziran hem de 1 Kasım’a göre oy kaybetmiş durumda. 24 Haziran’da ortaya çıkan 11.1 oranındaki oy, MHP’nin 1 Kasım seçimlerinde aldığı 11.9 oranına çok yakın. MHP’nin oylarında şaşırtıcı gelen, İyi Parti’nin kopuşu ve ittifak sonrasında beklenen büyük erimenin görülmemiş olması. Yani şaşırılan şey “beklentilerin”, ölçüldüğü iddia edilenlerin gerçekleşmemesi.

MHP, 1 Kasım 2015 oyunu koruyor ama bahse konu oy profili üç yıldır aynı kalmış değil. İyi Parti’nin aldığı oydan da anlaşılacağı üzere, bu sürede MHP’den İyi Parti’ye, belki başka partilere de önemli bir oy geçişi olduğu anlaşılıyor. Ancak MHP, bu kaybını büyük ölçüde AKP’den, özellikle de geleneksel coğrafyasında kazandığı oylarla geri topladı.

-MHP’nin AKP içinde eriyeceği iddiası niye gerçekleşmedi?

MHP’nin sağ blok içinde büyük partilerle ortaklık kurarak gelişmesi veya durumunu koruması açısından 24 Haziran ilk örnek değil. Kural olarak büyük kitle partilerinin küçük ideolojik partileri yutma olasılığı yüksektir ama 70’lerdeki MC’ler ve 90’lardaki kutsal ittifak ve örtülü DYP ortaklığı MHP’nin büyük tırmanışını sağlamış aykırı örneklerdi. Şimdi bir örnek daha gördük.

Bahçeli tarafından dizayn edilen ittifak mimarisi AKP içinden MHP’ye oy kayışını veya ittifak seçmeninin ideolojik kimliğini belirtecek bir “iç tercih” yapmasını kolaylaştırdı. Muhalefet blokuna karşı güçlü bir iktidar yaratma önceliğiyle davranarak AKP’yi destekleyen milliyetçi oylar, ittifak siteminin konforuyla gönül rahatlığıyla kendi evlerine döndü. AKP’nin milliyetçiliği MHP’ye çalıştı.

-Milliyetçi muhafazakâr oy blokundaki ideolojik üstünlük kimde?

Bahçeli’nin ittifak sürecinin başında, AKP’nin kendi çizgilerine geldiği argümanı, AKP içindeki milliyetçi oylarda karşılık bulmuş gibi görünüyor. İlk kez oy kullanan genç oylardaki milliyetçi refleksleri de, MHP’nin daha kolay harekete geçirdiğini düşünebiliriz. Başta AKP olmak üzere uzunca bir süredir devam eden milliyetçi teyakkuz, iktidarın savunma hattındaki yığınağı MHP cephesine taşıdı.

Seçim öncesinde, Cumhuriyet gazetesindeki “milliyetçiler” dizisinin sonuç bölümünde şöyle yazmıştım: “Eğer milliyetçi seçmen ait olduğu siyasi kimlik açısından karar verirse, tablonun fazla değişmeyeceği öngörülebilir.” Seçmen tam da öyle davrandı. AKP’nin çok abanmadığı ama tanıtım filmlerine yansıyan hamaset ve MHP’nin sözcülüğünü yaptığı beka davası söylemi, ideolojik hâkimiyeti, neredeyse bir şey yapmadan bekleyen MHP’ye getirdi.

-MHP ve AKP arasındaki gerilimlerin bu sonuçlarla ilişkisi ne?

Erdoğan’ın kampanyanın hayli başında açtığı münafıklık tartışmasının, daha sonra Tuğrul Türkeş’in ağzından dile getirilen “ittifak bitecek” sözlerinin ve AKP içinde MHP aleyhine yoğunlaşan faaliyetlerin, çıkan bu sonuçla yakından ilgisi olduğunu düşünebiliriz. Çünkü, takviye amacıyla denkleme dahil edilen MHP’nin adım adım vazgeçilmez ve belirleyici ortak haline gelişini onlar da gördü ve çaresizce izlemek zorunda kaldı.

Bahçeli’nin seçimin son düzlüğünde, açık açık AKP’lileri suçlayarak, “Bizi dışarda bırakmaya kimsenin gücü yetmez” açıklamaları yapması, Erdoğan’ın bütün rahatsızlığına rağmen karşılık vermek yerine alttan alarak ittifaka destek vermesi önemli göstergeler. Ancak en çarpıcı olan, Bahçeli’nin seçimden sonra söylediği “Millet denge ve denetleme görevini bize vermiştir” sözü. Gerilimi tırmandırarak gücüne destek almış olmanın özgüveni...

-Bu sonucun ardından ittifakın ve iktidarın geleceği nasıl görünüyor?

Bahçeli seçimden önce başladığı “iktidar ittifakla mümkün, ittifak bizimle” söylemini seçim sonuçları olarak Erdoğan’ın önüne koymuş durumda. İttifaklar, güç birlikleri ve koalisyonlara kendi kontrolünde olduğu sürece alışık olan Erdoğan için yeni bir dönem başlıyor. Başkanlık uğruna tek başına iktidarı, iktidarını savunmak uğruna partisini kurban etmenin sonuçlarıyla baş etmek zorunda. Maceralara girişmeden bir kere daha düşünmek zorunda.

İktidar koalisyonunun Bahçeli’nin ön adıyla müsemma kanadının MHP’nin aldığı sonuçtaki etkisi konusundaki spekülasyonları bir kenara bıraksak bile, hem toplumsal taban, hem ideolojik hâkimiyet, hem de siyaset aritmetiğindeki ağırlık bakımından çok daha açık bir tablo ortaya çıktı. İktidarın yönetememe krizi, iç denge bozuklukları ve özellikle AKP’deki dağınıklık devam ederken, bu tablo istikrarı artıran değil bozan bir dinamik olarak işlemeye aday. Bu açıdan 24 Haziran, Erdoğan’ın tek adam rejiminin yasal olarak başlangıcını, ama tek adam iktidarının siyaseten bitişini gösteriyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eyvallah 10 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları