Mehmet Ali Güller

Muhafazakâr karşıdevrimcilik

17 Ekim 2022 Pazartesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5. Olağan Genel Kurulu’nda konuştuğu Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) üyelerini “Benim karşımda şu anda muhafazakâr devrimciler var” diyerek selamladı ve şu mesajı verdi: “Ben muhafazakâr devrimcilerle 2023’ü evelallah başarıyla bitireceğimize inanıyorum” (tccb.gov.tr, 9.10.2022).

Peki, 20 yıldır “muhafazakâr demokrat” sıfatını kullanan iktidar, neden şimdi “muhafazakâr devrimciliğe” terfi ediyor? Kavramları yerlerine oturtarak inceleyelim:

Muhafazakârlık, en yalın haliyle mevcudu korumayı amaçlayan politik ve felsefi bir kavramdır. Devrimcilik ise en basit anlamıyla, eskiyi yıkıp yeniyi inşa etme ve ileri bir toplumsal dönüşüm gerçekleştirme işinin adıdır. Dolayısıyla hem muhafazakâr hem devrimci olunmaz.

AMERİKAN DEMOKRASİSİ

AKP’nin sözlüğünde demokrat ve devrimci kavramları, muhafazakârlık işlerinin örtüsüdür ve AKP’nin demokratlığı ile devrimciliği, Amerikan demokrasisinin ve Amerikan devrimciliğinin uzantısıdır. 

Amerikan demokrasisi özetle “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” kapitalizmine sarılan paket kâğıdı ve “altta kalanın canı çıksın” sistemidir.

Amerikan devrimciliği ise kendisine karşı olan veya olma potansiyeli taşıyan rejimlerin yıkılmasıdır; turuncu, gül, lale ya da son olarak neo-Nazilerin Ukrayna’da Maydan Devrimi gibi... 

Bu durumda Amerikan demokrasisi ve Amerikan devrimciliği bir bütünlük taşıyor. Amerikan demokrasisini kabul etmeyip direnenlere, buyurun Amerikan devrimciliği!

Peki muhafazakâr demokratlıktan muhafazakâr devrimciliğe geçen AKP neyin hazırlığını yapıyor acaba?

MUHAFAZAKÂR DEMOKRAT 

AKP, daha kurulurken “muhafazakâr demokrat” kimliği ile Amerikan demokrasisine eklemlendi. 

Kendisini “yenilikçi” olarak gören Erdoğan-Gül ekibi, “gelenekçi” dedikleri Erbakan’ı terk ederek ABD’yle uyumlu bir siyasal İslamcı harekete dönüştüler ve bu sürece uygun olarak kendilerini “muhafazakâr demokrat” diye tanımladılar. 

Muhafazakâr demokratlık, siyasal İslamcılığın ideolojik ve politik zeminde moderniteyle, Batı’yla ve demokrasiyle uyumlu olması demekti özetle. Erdoğan açısından bu uyumun elbette sınırları olacaktı. Örneğin siyasal İslamcılığın demokrasi anlayışı “sandıkçılıkla” sınırlıydı; çağdaş demokrasinin ölçüleri olan işçilerin grev hakkı, öğrencilerin eylem hakkı, yurttaşların hükümete karşı meydanlara çıkma hakkı o sınırın dışındaydı.

YIKIMIN ADI

Yani AKP iktidarı ne demokrattır ne de devrimci. Bu sınıfsal olarak mümkün olmadığı gibi, tarikatlar ve cemaatler koalisyonu olduğundan, yapısal olarak da mümkün değildir. Şeyh-mürit ilişkisinin ve itaat kültürünün egemen olduğu yapılarda gerçek demokrasi olmaz ve o yapıların iktidarı ele geçirdiği ülkeler de bu nedenle “tek adam rejimine” evrilir çoğunlukla...

Erdoğan için de başından beri demokrasi bir hedef değil araçtı, istenilen durağa gelindiğinde inilecek tramvaydı.

Erdoğan geride kalan 20 yılda “muhafazakâr demokratlığı” adım adım iktidar olma ve devleti ele geçirmenin adı olarak kullandı. “Muhafazakâr devrimciliği” ise “100 yıllık parantez” gördükleri laik Cumhuriyeti 100. yılında yıkmanın adı olarak kullanıyor. 

Kuşkusuz bu devrim değil, karşıdevrimdir. Çünkü AKP “muhafazakâr karşıdevrimci” bir partidir. Ve en önemlisi, karşıdevrimci bir partinin yıkımı ancak devrimci bir partiyle durdurulabilir.

***

Amasra: Kader değil sömürü düzeni, işçi cinayeti...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları