Mehmet Ali Güller

Türkiye’nin dostu kim, düşmanı kim?

01 Ağustos 2022 Pazartesi

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TV100 ekranında belirtti: “Bugün NATO için iki tehdit var. Bir tanesi terörizmdir.” (T24, 27.7.2022).

Peki ya diğer tehdit? Çavuşoğlu o tehditten bahsetmiyor ama sözlerinin devamında, terörizm tehdidini bir kez daha vurguluyor: “NATO için iki düşmandan biridir terör.”

NATO’nun yeni stratejik kavramının (konseptinin) onaylandığı Madrid Zirvesi sonrasında, benzer tutum Erdoğan’dan da gelmişti. Erdoğan zirve sonrası düzenlediği basın toplantısında şöyle demişti: “Terörizmin bütün tür ve tezahürleriyle temel iki tehditten biri olduğu, ittifakın en üst rehber belgesine girdi.” (TRT Haber, 1.7.2022).

RUSYA NATO’YA DEĞİL, NATO RUSYA’YA TEHDİT

Erdoğan ve Çavuşoğlu ifade etmese de, NATO için diğer ve asıl tehdit Rusya’dır. Üstelik NATO bunu Erdoğan’ın da liderler zirvesinde onayladığı yeni stratejik kavramına yerleştirdi. 8. maddede Rusya için “en önemli ve doğrudan tehdit” deniyor ve bu ülkenin “Baltık, Karadeniz ve Akdeniz’deki askeri varlığı ile NATO’nun güvenliğine ve çıkarlarına meydan okuduğu” savunuluyor.

NATO’nun işaret ettiği üç bölgenin ikisi Türkiye’nin çevresi: Karadeniz ve Akdeniz. Yani NATO, Rusya tehdidinin doğrudan Türkiye’nin çevresini (ve haliyle Türkiye’yi) hedef aldığını belgesine koydu.

Peki bu doğru mu? Türkiye için elbette doğru değil, hatta NATO için de...

Çünkü Rusya NATO’yu değil, NATO Rusya’yı tehdit ediyor. Washington-Moskova mutabakatlarına rağmen ABD’nin 30 yıldır NATO’yu Rusya’ya doğru genişlettiği, Ukrayna ve Gürcistan’da turuncu darbelerle Rusya’ya karşı mızrak görevi göreceği üsler inşa ettiği, Baltık-Doğu Avrupa-Karadeniz hattından Rusya’nın boğazını sıktığı ortada. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi, son tahlilde, boğazı sıkılan Rusya’nın nefes alma hamlesidir.

RUSYA TÜRKİYE’YE ALAN AÇTI

Türkiye açısından ise bırakın Rusya’nın tehdit oluşturmasını, tersine stratejik planda dostudur.

Rusya Türkiye’nin Suriye’de, Karadeniz’de, Kafkasya’da dostudur. Bu dostluk, uzun yıllardır çözülemeyen Karabağ sorununun Azerbaycan lehine çözümünde, Türkiye’yi hedef alan Amerikan koridorunun kesilebilmesinde ve Karadeniz’in ABD-İngiliz işgaline girmesinin önlenmesinde kaldıraç oldu.

Hatta bu dostluk, KKTC’nin tanınmasını ve Doğu Akdeniz’deki kuşatmanın yarılmasını sağlayacak niteliktedir.

Dahası, Rusya Türkiye’nin ŞİÖ üyesi olmasını da, BRICS üyesi olmasını da istemektedir.

ABD VE RUSYA’NIN ZIT PYD TUTUMLARI

İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde Rusya’nın Türkiye’den toprak talep ettiği ve komünizmin ülkeyi işgal edeceği üzerinden Türkiye, Atlantik kampına bağlandı. Oysa belgeler iki gerçeği ortaya koymaktadır: 1) Rusya’nın talepleri doğrudan değildir ama kamuoyu imalatı için fazlasıyla köpürtülmüştür. 2) Ankara, bu olaydan önce Atlantik kampına geçmeye karar vermiş, olayı da kararını uygulayabilmenin aracı yapmıştır.

Bugün de benzer şekilde Rusya karşıtlığı üzerinden Türkiye, ABD stratejilerine çapalanmaya çalışılıyor. Örneğin PYD ilişkisi üzerinden Rusya’nın Türkiye’nin dostu olmadığı işleniyor. Oysa Rusya’nın PYD ile ilişkisiyle ABD’nin PYD’yle ilişkisi hedefleri bakımından birbirine zıttır ve gerçekte biri Türkiye’nin lehinedir. ABD, PYD’yi Suriye’yi bölmek için, Rusya ise PYD’yi ABD’den koparıp Suriye içinde tutmak için çabalıyor.

TÜRKİYE’NİN ÇELİŞMESİ

Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun “NATO için iki tehditten biri terördür” sözleri doğru değil. Çünkü uluslararası terörün ana sponsoru ABD’dir ve ABD eşittir NATO’dur.

Dolayısıyla “müttefik ABD” Türkiye’nin düşmanı, NATO’nun düşman ilan ettiği Rusya ise Türkiye’nin dostudur.

Bu Türkiye’nin en önemli ve stratejik planda çözülmesi gereken çelişmesidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları