Soma’dan Dersler

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Sayın Başbakan, Soma faciası sırasında danışmanları tarafından hazırlanan metni okurken bizlere, tarihi örnekler üzerinden bu olayların her yerde yaşanabileceğini anlatmaya çalışmıştı. Örneklerin bir kısmı 19. yüzyıl Avrupa’sında yaşanmıştı. Konuşmayı dinledikten sonra herkesin madende yaşanan kazanın teknik nedenlerini bulmaya çalıştığını fark ettim. Bence, kazanın bu boyutta yaşanmasının asıl nedeni, madenin teknik yetersizliğinden daha çok bunu önemsemeyen ve uyarı mekanizmasını çalıştırmayan demokrasimizdeki yetersizliklerdir. Onlar, maden kazaları ile ilgili tarihi örnekler vermeye devam etsin. Ben ise demokrasilerin yaşamımızdaki kazalara karşı tedbir almaya çalıştığı tarihi bir örnek vermek istiyorum. “Her önlenebilecek kazayı olmadan ortaya çıkaracak en önemli güç, demokratik hak arayışı ve sorgulayabilmektir.” Ben de hiçbir yorum yapmadan size tarihi bir örnekten alıntı yapıyorum.
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nden (26 Ağustos 1789).
Ulusal Meclis’in tasarladığı gibi Fransız halkının temsilcileri, tek sebebinin resmi kötü durum ve yönetim bozukluğunun olduğu insan hakları konusundaki habersizlik, dikkatsizlik veya küçümsemeyi de göz önünde tutarak; insanların doğal, devredilemez ve kutsal olan haklarını önemli bir bildirge ile açıklamaya karar vermiştir. Bunun amaçları da;
?Toplumun tüm üyelerinin bu bildirgeyi bilmesi ve hak ile görevlerini hatırlaması.
Yasama ve yürütme eylemlerinin diğer politik kurumlarla karşılaştırılabilmesi ve bu sayede kurallara uyulmasının sağlanması.
?Basit ve tartışılmaz ilkelerden oluşan vatandaş haklarının, daima anayasanın ve kamu refahının korunması ile bir yol alınmasıdır. (KAYNAK: VİKİPEDİA)
Madde 1: İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir
Madde 2: Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır.
Madde 3: Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.
Madde 5: Yasa sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar. Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz.
Madde 7: Yasanın belirlediği haller veya yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz, yakalanamaz ve tutuklanamaz. Keyfi düzenlemeler yapılmasını isteyen, keyfi emirler veren, bunları uygulayan veya uygulanmasına izin verenler cezalandırılmalıdır. Ancak yasaya uymaya davet edilen veya yasalarca yakalanan her yurttaş yasalara itaat etmelidir. Yasalara karşı gelmek onu suçlu kılar.
Madde 10: Hiç kimse, dışavurumu yasalarla oluşturulan düzene zarar vermediği sürece inançları nedeniyle sorumlu tutulamaz
Madde 11: Düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir. Her bir yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve yayımlayabilir.
Madde 12: İnsan ve yurttaş haklarının garanti altına alınması resmi bir gücü gerektirmektedir. Bu güç herkesin yararı için oluşturulmuştur. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için oluşturulmamıştır.
Madde 15: Toplum tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir.
Madde 16: Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.
Kaza yaptıktan sonra akıl veren çok olur, ben ise olmadan hatırlatayım dedim. Demokrasi, madenin de koruyucu kalkanıdır, toplumun da... Demokrasi zayıflarsa, ne maden ayakta kalır, ne de toplum. Saygılarımla.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları