Bir ışık söndü, dünya karardı
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Bir ışık söndü, dünya karardı

24.03.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ali Sirmen, duygu yüklü en güzel yazılarını, 1985-86 yılları arasında hapishaneden, Samim Lütfi imzasıyla yazdı. Samim Lütfi, baba tarafından dedesinin adıydı; Samim de babasının... 

Yetim değildi ama babasız büyümüştü. 

Türk müziğine “Sultaniyegâh Sirto” gibi pek çok başyapıt kazandıran Sadi Işılay’ın kızı Rahşan ile Samim Lütfü Sirmen’in oğlu Samim çok genç yaşta evlenmişlerdi. Robert Kolej’i bitiren Samim Sirmen, yükseköğrenim gerekçesiyle 1939 yılında ABD’ye gittiğinde eşi Rahşan hamileydi. 

1 Eylül’de İkinci Dünya Savaşı patladı. Samim Sirmen ABD’den önce dönemedi ama sonra da dönmeyecekti... 

10 Kasım 1939’da İstanbul’da babasız doğan oğula, Ali Gazanfer Sirmen adı verildi. Annesi ve babası, zaman içinde ayrı hayatlar kurdular kendilerine. 

Gazetecilikte ikinci adı Gazanfer’i kullanmayan Ali Sirmen, 1979 yılında ilk kez ABD’ye gittiğinde ünlü bir yazardı. Babasına telefon etti. Samim Bey, hiç görmediği oğlunu Dallas’a davet etti. Uçak biletini de gönderdi. 

ALİ SÖRMIN!

Samim Sirmen, havalimanında Ali’yi bekleyecekti. Kolay tanıması için kendisini “bıyıklı” ve “İngiliz kasketli” olarak tarif etti. Ali Sirmen’in de ilk işi, New York’tan kendisine bir İngiliz kasket alıp giymek olmuştu. “Anladım” dedi, “Havalimanındaki öteki bıyıklı ve kasketli de ben olacağım!” 

Kan çeker derler ya, baba oğul Samim ve Ali, birbirlerini görür görmez sevdiler. 

Babasının ikinci evliliğinden beş Amerikalı kardeşi vardı Ali’nin: Denis, Susan, Kenny, Cindy ve Laury. Aynı soyadını taşıyor, sadece farklı söylüyorlardı. 

Ali Sirmen’i de “Ali Sörmın” olarak bağırlarına bastılar. 

Öylesine kibar, öylesine soylu bir insandı ki Ali Sirmen, 40 yaşında kavuşabildiği babasına bir kez bile sitem etmedi. Hamile annesiyle birlikte terk edilmişliğinin hesabını sormadı. 

ABD’den güzel duygular ve üvey kız kardeşi Susan’ın eşi, ünlü Amerikan futbolcusu Craig Molton’un, biricik oğlu Devrim Sirmen’e imzaladığı jübile topuyla ayrıldı... 

KISKANÇLIK OBJESİ, SAÇ!

Devrim Sirmen, 1982 yılında dedesini görmeye Dallas’a gittiğinde Amerikalı amcaları, halaları ve onların çocuklarıyla bugün de süren sıcak ilişkiler kurdu. 

Dönüşte, dedesi Samim Sirmen’le çektirdiği bir fotoğrafı babasına verdi. Ali Sirmen, fotoğrafa uzun uzun baktı. 

“Babamı hiç suçlamadım. Ne annemi ne beni bırakıp gidişine kızgınım. Ama saçlarını kıskanıyorum! Adamın tek saç teli dökülmemiş, demek ki kelliğimi Rahşan’a borçluyum!” diye dert yandı, kendisine çok benzeyen ve mizah zekâsı onunla yarıştığı için kahkaha atan oğluna. 

Baba Samim Sirmen, Dallas’taki kavuşmadan sonra iki kez Türkiye’ye geldi. Mine ve Ali Sirmen, evlerinde onu terk ettiği ilk eşi Rahşan’la buluşturdular. Canım Mine, yıllar sonra bu sahneyi: “Ağlayarak birbirlerine sarıldılar. Ali’yle ben evden çıktık, onları yalnız bıraktık... Ne konuştular hiç sormadık” diye anlatırken hâlâ duygulanır, gözleri yaşarırdı. 

MAHPUS OĞULA VEDA

Samim Sirmen Türkiye’ye ikinci kez geldiğinde Ali Sirmen tutuklu, kendisi de hastaydı. Çok zamanı kalmamıştı, biliyordu. 

Geç kavuşup çok sevdiği oğluna veda ziyareti, demir parmaklıklar ardında gerçekleşti. Ali, o görüşmede babasına kehribar taşlı “mahpusluk” tespihini verdi. 

Samim Sirmen, Dallas’a döndükten iki ay sonra öldü. Türk oğlunun kehribar tespihiyle gömülmek istemişti, öyle oldu. 

Ali Sirmen, işte o zaman aralığında Samim Lütfi adıyla yazıyor ve mahlasıyla hem babasını hem dedesini anıyor; bir anlamda onları bağışlıyordu... 

Herkes hayatını roman sanır. 

Ali Sirmen, romandır. Öyle bir roman ki gelini gibi değil, kızı gibi sevdiği Deniz Sirmen’in doğum günü 17 Mart’ta aramızdan ayrıldı. “Unutma” demek istiyordu. “Unutmayın.” 

Fransız okullarında, ikimize de şiirleri ezberletilen Alphonse de Lamartine’in bir dizesini çok severdik: “Tek bir varlık eksilir, her yer çölleşir.” 

Işığın söndü, dünya karardı, Ali. 

Seni unutmak ne mümkün? 

Daha anlatacağım çok öykün var... 

***

Değerli okurlarımdan bir hafta izin istiyorum. 7 Nisan’da yine bu köşede buluşmak üzere, hoşça kalın.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025
Konuşmayan bizden değildir

Savaşmak için toplanıp savaşmaya koşullanan ama küçük muharebelerle yetinip topyekûn saldırıya geçemeyen tüm ordular gibi, vatanla ada karışımı “vadan” kıyılarında pinekleyen Mikron ordusuna da sıkıntı çökmüştü.

Devamını Oku
24.05.2025
Osmanlı’dan Osmancık’a

Türkiye’nin müzelerini gezmeye başladığım 1970’li yılların başında, Yunan ve Roma döneminden günümüze kalan erkek heykellerindeki sistematik bir eksiklik dikkatimi çekerdi.

Devamını Oku
18.05.2025