Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sadakatten İhanete, Politika
Düşünüyorum da, keşke politikacıların biricik kusuru çapkınlık olsaydı. Halkı değil, eşlerini aldatmakla yetinselerdi. Ulusa değil, ailelerine yalan söyleselerdi. Kamu malına göz koymayıp, kaçamak aşklara gönül koysalardı. Yetimin, öksüzün rızkını çalmasalardı da felekten zaman çalsalardı. Seçmenle eğlenmeyip gönüllerini eğleselerdi, harbiden. Savaştırmayıp seviştirselerdi, gariban çocuklarını. \n
\nBaşka bir deyişle doğruluk, topluma karşı dürüstlük sayılsaydı da politikacılar belden aşağı oynak olaydı. \n
\nHani yani, kusursuz “kul” madem yok…\n
\nMadem en büyük “günah” asla tinsel olmayıp hep tensel, hep cinsel…\n
\nYurduna ve ulusuna sadık kalıp, eşine ya da sevgilisine ihanet eden politikacılar, tersini yapanlardan daha mı kötü, daha mı zararlıdırlar gerçekten?\n
\n***\n
\nBakış açısına bağlı. \n
\nDemokrasi, benim anlayışımda azınlık haklarının çoğunluk iradesine karşı korunduğu ve küçüğün büyük, bireylerin kitle baskısı altında ezilmediği rejimdir. Zaten eşinden ibaret bir kişiye -haremi varsa da en fazla dört kişiye(!)- ihanet eden politikacıyı yığınlara sadakat gösterse de alaşağı etmek için demokrasiyi herhalde böyle düşünmek gerek!\n
\nBelki de yanılıyorumdur… \n
\nEğer demokrasi, çoğunluğun savladığı ve zaten yeterince pes perdeden havladığı gibi azınlığı saymamak, hatta ezmekse, neden politikacı eş ya da sevgili, küçücük bir azınlığa sadakat borçludur da çoğunluğa ihaneti suç sayılmaz?\n
\nNeden hiçbir politikacı kamu malını çarçur, hukuka ihanet etti, halkını aldattı diye mevkinden olmaz da ailesinin rızkını metreslere (ya da metrelere…) yedirdi, evliliğine ihanet etti, eşini aldattı diye istifa etmek zorunda kalır?\n
\nMadem çoğunluğun çıkarınadır iradesi, politikacının özel hayatındaki azınlığa karşı işlediği kusur kimi ilgilendirir? Kaderini kendi seçmen çoğunluğuna hizmette ettiği kusurun belirlemesi gerekmez mi?\n
\nÜlkede düşünen mi kalmadı, yoksa demokrasi mi yok?\n
\nİşte size oligarşik bir paradoks, diyeceğim amma, baş ağrıtır diye kaldırılmasaydı felsefe, ağrıtacak baş da pek bulamazdı, memlekette. \n
\nMemleket deyişim, lafın gelişi. Nedense Fransa hariç, bütün dünyada politikacının hal ve gidişatını kamusal ahlakından çok, aile ahlakı belirliyor. Bill Clinton, ülkesine sadakat açısından ABD’nin gelmiş geçmiş en başarılı başkanlarından biriydi. Salt eşine ihanet etti, Hillary’yi Monica’yla aldattı, diye başına gelmedik kalmadı. Ne gariptir ki bugün Beşşar Esad’ı Suriye halkına yaptığı zulüm nedeniyle yargılayan, zaten Libya’da da Kaddafi’nin yapamadığı katliamı “insan hakları” çerçevesinde NATO’ya yaptıran ve Afganistan’dan Irak’a insan öldüren canileri devirmek için milyonlarca fazlasını öldürten ABD senatosu… Bill Clinton’u 1993 yılında Somali’de yaptırdığı askeri operasyon ve uğradığı hezimet için değil, operasyonda ölen Amerikalılar için hiç değil, ama Hillary’yi aldattı diye yargıladı. Zavallı Bill, “Vallahi oral aşamada kaldık,” diye yalan yere yemin etmese, rezillikle kalmayıp bir de koltuğundan olacaktı!\n
\n***\n
\nŞu İtalya’nın haline bakın. Politikadan önce medyanın ırzına geçen ve dünyada “çöplük televizyon” akımını başlatan Silvio Berlusconi, İtalyan halkını abuk sabuk programlarıyla “uyutmak”, yolsuzluklarıyla aldatmak ve ekonomisini batırmaktan değil, kiralık aşklar yaşamaktan yargılanabiliyor, ancak. \n
\nÖrnekler çok.\n
\nSiyasal ahlakta çapkınlık kriteri, bence küresel anlamda önemli konu. Ve bu giriş yazısının nedeni, bir kitap. Kritere nanik yapan aykırı ülkenin eski Dışişleri Bakanı, tescilli çapkın Roland Dumas’nın kaleminden, “French Lover” efsanesinin siyasal boyutu, gelecek hafta bu sütunda!
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nGeçmişte örnek bir önderimiz, yönderimiz vardı bizim, Atatürk. Çapkındı, rakı da içerdi. Ama halkını hiç aldatmadı, ordusunu bozguna uğratmadı, çoğunluğun çıkarlarına hiç ihanet etmedi. Tam tersine, onlara bir ülke, bir devlet ve gururla taşıyacakları ulusal bir kimlik kazandırdı. Kazandığı her şeyi de o halka bıraktı. \n
\nBugün, halkımız etnik kökenli. Ordumuz barışta yenik. Askerlerimiz, savaşmadan şehit. Komutanlar düşmana karşı yürümüyor, tıpış tıpış tutuklanmaya gidiyor. Neyse ki basınımız, “Milli Şef” zamanında olmadığı kadar tek ses. Darwin’in “dar”ı yasaklı olduğundan, ‘dar’beci gazeteciler zaten derdest. Ama “win-win” serbest ve ekonomi tıkırında. \n
\nÇünkü Allah’ın bir lütfu işte; namazında niyazında, diline olmasa da eline beline hâkim, çoluk çocuğuna düşkün, ağzına içki sürmeyen, eğlence nedir bilmeyen, fakir fukara ile oruç açıp, Somali’ye kadar sadaka taşıyan merhametli ve ciddi önderlerimiz var, artık. Eşlerine sadıklar. Zaten çapkınlık edeni de don paça çekip, alıyorlar aşağı. Ahlak kol geziyor sokaklarda, yağmur olup yağıyor namus. Epeyce telef varsa da devletin bekası Allah’a emanet, dolayısıyla sağlamdır. \n
\n\n\n\n
“Koyunlar keçiler ve koçlar için \n
\nNe kadar bayramsa Kurban Bayramı, \n
\nBu barış var ya, bu barış\n
\nCephedekiler için o kadar barış…”\n
\n\n
\nCAN YÜCEL
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev