İlhan abinin yazılarında sıkça kullandığı “Akıl gel başıma takıl” sözü. Bugün İlhan abinin aramızdan ayrılışının 15. yıldönümü. Yaşasaydı eğer kim bilir neler yazacaktı bölgemizde yaşanan olaylarla ilgili.
Bir haftadan beri dünya diken üstünde. İran ile İsrail arasında hava savaşından herkesin çıkaracağı dersler var. Özellikle de Müslüman coğrafyanın.
Ders alırlar mı dersiniz?
Ne gezer. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi “tarih tekerrürden ibarettir derler, oysaki tarihten ibret alınsaydı tekerrür eder miydi?”
İran mesela, geçmişten hiç ders almamış belli ki. ABD ile nükleer müzakere görüşmelerine İsrail’in çomak sokmak istediği belli iken her an saldırıya geçebileceğini nasıl öngöremez? İsrail’in ancak ABD ile aralarındaki görüşmelerin olumsuz sonuçlanması halinde İran’a saldırabileceğini düşünmek ne büyük gaflet. Aynı hatayı 6 gün savaşında Nasır da yapmıştı. 1967 Arap-İsrail savaşı öncesinde İsrail’e “hodri meydan” diyen Nasır, İsrail’in saldırısını daha geç bir tarihte beklerken İsrail hava kuvvetlerinin ani baskınıyla tüm hava gücünü kaybetmişti. Rakiplerini ani saldırılarla yok etmek İsrail klasiği olduğu halde İran’ın hazırlıksız yakalanması neyle açıklanabilir?
Daha yakın zamanda Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Hamas lideri Haniye’yi suikastla yok eden İsrail’in tehditleri bu kadar tırmanmışken ve üstelik birkaç gün önce Çin bu konuda uyarıda bulunmuşken üst düzey komutanların ve savunma sanayisinde görev yapan bilim insanlarının evlerinde gidip uyuyabilmesi akıl alır şey mi?
Bir ülkenin içinde bu kadar ajan nasıl devşirilebiliyor?
Bir devlet ülkesi içinde rüşvete, ülke kaynağının bir oligarşik yapının elinde toplanmasına göz yumar ve dış düşman yerine rejim muhaliflerini izlemeye odaklanırsa o ülkede ajan bulmak zor değil.
SURİYE DEVRİMİ İSRAİL'İN DEVRİMİDİR
Bir süreden beri “İsrail’in asıl hedefi Türkiye’dir” diye devlet katından uyarılar yapılıyor. İran’a destek mesajları veriliyor. Bu mümkün olabilir mi, olabilir. Ama bundan 10 yıl önce bunu söyleyene “deli” muamelesi yapılırdı. İsrail’in bize saldırabilmesi için Suriye hava sahasını kullanması gerekirdi ki bu mümkün değildi. Esad rejimi iktidarda olduğu sürece İsrail, Suriye hava sahasını kullanamazdı. Şimdi İran’a Irak, Suriye ve Ürdün hava sahasını kullanarak saldırıyor. Bizim romantik devrimciler ve liberaller, “Diktatör Baas rejimlerinin yıkılmasına destek vermemiz lazım” derken bugünkü sonucu düşünmüş müydü?
Kıbrıs’ta Annan Planı’nı destekleyen “Yes be annem”ci liberal saftirikler nassınız eyi misiniz? Kıbrıs’ta Rumlarla federal bir cumhuriyet kurulması halinde ülkemizin İsrail ve diğer dış tehditlere nasıl açık hale geleceğini hiç düşündünüz mü?
İran Fars, Arap, Beluc, Kürt ve Türklerden oluşan çok etnik yapılı bir ülke. Bu etnik yapılardan İsrail’in saldırısını alkışlayan ve “Biz sizin kara gücünüz olmaya hazırız” diye selam gönderen tek grup, PKK’nin bu ülkedeki kolu PJAK oldu. Ey İranlı Kürt kardeşlerim, geçmişten hiç ders almaz mısınız?
İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler’in ve İngiltere’nin gazına gelip Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin akıbetini hiç mi hatıra getirmezsiniz?
İran-Irak savaşı sırasında İran’la işbirliği yaparak Halepçe katliamının yollarını kendi ellerinizle döşediğinizi de mi unuttunuz? Emperyalist ülkelerin tepişmelerinde ayak altında kalmamayı ne zaman öğreneceksiniz?