İflah olmaz kumarbazlar için kullanılır bu deyim. Kazanmak için her yolu deneyen, parası kalmadığında ceketini, cepkenini pey olarak süren kumarbaz tipleridir mezarlık kumarbazları.

Seçimi kazanmak için her türlü kumarı deniyorlar. Seçimi zamanında yapmak Reis için kumardı. Kendi atadığı YSK üyelerine bile güveni yoktu. Ne olur ne olmaz diye bir kumar oynayıp seçimi 14 Mayıs’a aldırdı. Aslında bu da bir kumardı. YSK bu adaylığı da yasa gereği reddetmek zorundaydı. Ama kim takar yasayı?

Bu kumarı kazandı. İkinci kumarı Kürt oylarını kazanmak için oynadı. Seküler Kürtlerin kümelendiği Yeşil Sol Parti’nin oylarını alamayacağını düşünerek Hizbullah’ın partisi HÜDA PAR’la ittifak yaptı. Hani cumhurbaşkanı, Millet İttifakı “Kimler kimlerle beraber” diye söylüyor ya; aslında kendi ittifakını tarif ediyor. Ancak sahaya bakınca HÜDA PAR kumarı pek işe yaramış görünmüyor. Zira muhafazakâr Kürtlerin oyunu almayı hesaplarken milliyetçi kaybediyor.

KILIÇDAROĞLU’NA OYNADI, KAYBETTİ

En büyük kumarı Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde oynadı. Anketlere göre oyları iki belediye başkanının gerisinde görülen Kemal Kılıçdaroğlu’nu kolay lokma olarak görüyordu. O nedenle İmamoğlu ve Yavaş yerine Kılıçdaroğlu’nun aday olmasının yollarını döşedi. Ama gelin görün ki Kılıçdaroğlu’nun adaylığı toplumda geniş bir kabul gördü. Birleştirici konuşmaları, sakinliği ve proje bazlı açıklamaları ile açık ara önde gidiyor.

Bu kumarı da kaybetti.

Yirmi bir yıllık iktidarda olmasına karşın yapamadığı, beceremediği seçim vaatlerinde bulunması da hayli gülünç kaldı. Enflasyonu indirmek, işsizlik sorununu çözmek, gelir adaletini sağlamak, kişi başına düşen milli geliri artırmak sözlerini 2010’dan beri dinleyen seçmeni bir kez daha kandırmanın zor olduğunun farkına vardılar. Bir önceki seçimlerde işe yarayan Kanal İstanbul, imar affı gibi vaatlerin de alıcısı kalmamıştı.

TEHDİTLERİ YEMEZLER

Bir kumar daha oynayıp Millet İttifakı’nın seçim vaatlerinden hırsızlama yaparak kendi vaatleri gibi sundular. Yine işi yaramadı.

Bu kez damadının şirketinin yaptığı savunma sanayi ürünlerine, şimdilik yerde giden ama uçamayan Kaan uçağına, savaş gemisi niyetine çıkarma gemisi Kızıelma’ya abandı. Muhalefet de soğan, et, süt ve kira fiyatlarındaki fahiş artışa ve bunların çözümüne odaklandı.

Alevilik, deepfake ve “Cambridge Analytica” üzerinden yalan görüntüler ve konuşmalar hazırlama bombalarını ise Kılıçdaroğlu ön alarak ellerinde patlatınca tumturaklı yalan kumarı sahneye kondu. Millet İttifakı’nın Öcalan’a af sözü vermesinden, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kapatacağına, HDP’lilere bakanlık sözü verilmesinden İHA ve SİHA’ları satacaklarına kadar akla hayale gelmedik yalanlar...

LBGTİ ile ilgili fantezilerine ruh sağlığı normal hiçbir insanın hayal gücünün yetmeyeceği İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da bu konuda yalan üstüne yalan katarak yürüyor. Ama Habertürk’te katıldığı programda meslektaşımız Mehmet Akif Ersoy’a “bi’tanem” hitabından sonra umarım bir daha bu konuyu dillendirmez. Bir an “bi’tanem” sözünün ardından “aşkitom” ya da “canısı” gibisinden bir hitapta bulunacak diye ödüm koptu valla.

Yalanların kısmi bir alıcısı olsa da seçimi kazanmaya yeterli olmadığı görülünce bu kez korku kumarını oynamaya karar verdiler.

Tehditler, seçimleri darbeyle özdeş tutmalar, iktidarı teslim etmeyeceklerine dair söylemler boca edildi.

Yemezler, yediremezler. Millet de helal oylarını yedirmez. Nafile çaba.

Bunu mezarlık kumarbazlığından önce mezarlık soyguncusu gibi davranırken düşünecektiniz.