Müjdat Gezen

‘Ayna tutmak’

08 Ağustos 2022 Pazartesi

Dilimizde olumlu anlamda kullanılır bu birleşik sözcük. Hani yol göstermek, fikir anlatmak gibilerden. Oysa biz çocukluk yıllarımızda somut olarak, fiilen ayna tutardık. Elindeki cep aynasına güneşin ışığını alırsın, karşı penceredeki kıza ayna tutarsın. Eğer o da sana kendi aynasıyla yanıt verirse, iş tamamdır. Zaten dokuz on yaşlarındasın oğlum. Ne işi tamamdır acaba?.. İşte tam 20 yıl bu hükümet bize gerçek anlamda, somut olarak fiilen ayna tuttu. Gözümüzü aldı. Kandık. Gözün kamaştı mı bir şey göremezsin. Ama şimdi televizyon röportajlarına bakıyorum, işler biraz değişmiş. Gözüne ayna tutulanların gözü açılmış. “Elim kırılsaydı da...” diye devam eden söylemler bitmek bilmiyor. Millet uyandı. Bunların hiç şansı yok artık. Birinin gözüne ayna tutulması çocukluk anısıdır, o kadar. Ama akıl tutulması farklı bir durum. Başımızdakiler tam da orada şimdi. Abuk sabuk konuşup duruyorlar. İnsan içine çıkacak halleri yok. Mesela ben Kenan devrinde tutuklanıp hapis yattım. Ama Evren’e kızmadım hiç. Çünkü günahını almayayım, pek akıllı biri değildi. Saçma sapan bir adamdı. Ama bunlar kurnaz. Yıllarca insanları “Allah’ın adıyla” kandırdılar ve hâlâ devam ediyorlar ama nafile. Bunları “nafile namazı” bile kurtaramaz. Yolları açık olsun. Bizden ırak olsunlar başka bir şey istemez...

Not: Nafile namazlarında büyük sevap vardır ama bu kadar günah işlenince, nafile namazı da nafile bence.

CELAL

Can dostum Celal Ülgen korona oldu. Hemen en iyi gelecek ilaçları söyledim ona. Ayrıca kızı ve avukatım Deniz Şeren’e de yazdırdım. Ben o iki ilaçla hemen ayağa kalkmıştım. Umarım Celal’e de iyi gelecek. Hastalık konusunda çok evhamlıyım. Bir dostum hasta oldu mu ben de oluyorum. Celal bir an önce iyileşmeli ki iyiliklerine devam edebilsin... Başka bir avukat diğer bir avukata saldırıyorsa saldıranın kimliğine bakmak lazım. Celal’i üzmeye çalıştılar ama sökmedi. İyi avukat olduğundan çok iyi insandır o. Eşi Perihan, kızı Deniz, oğlu, torunları... Onlar çok iyi bir aile. Gözümüz gibi bakmamız lazım. Geçmiş olsun kardeşim. Şifalı ol bir an önce. 

‘LEYDİ MERY’

Türk sanat müziğinin en önemli bestecilerinden biri Teoman Alpay’dı. Bir gün “Samanyolu” diye bir beste yapıyor. Parasız günleri. Besteyi müzisyen Metin Bükey’e satıyor. Bükey bu şarkıyı Berkant’a plak yapıyor. Stadyumlar dahil her yerde çalınıyor şarkı. Öyle ünlü oluyor ki, bir yabancı şarkıcı tarafından İngilizcesi “Ooo Leydi Mery” diye okunuyor ve dünya tanıyor şarkıyı. Ben bu haftanın yazısını yazarken radyoda yabancı bir kanalda bu çalıyordu. Hem Teoman Ağabey’i, hem Metin Bükey’i, hem Berkant’ı andım. Ne güzel iş yapmışlar. Şarkılar yaşatır...

RECEP EFENDİ

“Atma Recep, din kardeşiyiz” sözü nereden gelmektedir?

Anlatılan odur ki, Recep Efendi ismindeki zatı muhterem Galata semtinde ikamet etmektedir. Recep’in kötü bir huyu vardır: Yalan. Durup dururken atmakta, sallamakta, yalan söylemektedir. Yaşadığı bölge çoğunlukla, Rum, Ermeni, Yahudi, Levanten gibi topluluklardan oluşmaktadır. Recep Efendi kentin karşı yakasına taşınır. Burası tam bir Müslüman mahallesidir. Recep Efendi kısa sürede burada da yalanlarını sürdürür. O kadar yalan söylemektedir ki, bu gün dediğinin yarın tam tersini söyler ve kimse gıkını çıkarmaz. Bir gün kıraathanede muhabbet açılır. Recep Efendi de oradadır. Başlar atmaya. Artık öylesine şeyler söyler, öylesine
bol keseden atar ki, mahallenin yaşlılarından biri dayanamaz, nargilesini yana bırakır ve Recep Efendi’ye dönerek: “Bu sefer ipin ucunu kaçırdın, atma Recep, din kardeşiyiz” der. 

İşte o meşhur söz buradan gelmekteymiş. Ben de yalancıların, pardon söyleyenlerin yalancısıyım.

AVNİ ANIL

“Rüya gibi uçan yıllar, biraz durun, durun biraz...”

Avni Anıl babamın dostu idi. Sonra biz dost olduk. Ankara’da çalışıyorum. İzmir’de jübilesi var: “Senin sunmanı isterim” dedi. İşimden izin alıp gittim İzmir’e. Fuar Açıkhava Tiyatrosu ağzına kadar dolu. Yaptım işimi, döndüm Ankara’ya. Onu en son Darüşşafaka’nın hastane bölümünde Müzeyyen (Senar) Abla’nın yanında gördüm. Leyla ile ziyaretine gitmiştik. Avni Abi de o gün bir rastlantı olarak oradaydı. Resimler çektirdik, sohbet ettik. Sonra o da rahatsızlandı. İkisi de bize veda ettiler. 

Avni Anıl, Türk sanat musikisine çok değerli eserler kazandırmış büyük bir bestecidir. Kimi müzik adamlarına göre, Selahattin Pınar kıratındadır. Dilinize takılan bestelere şöyle bir bakın altında Avni Anıl imzasını görebilirsiniz. Müziğin büyüklüğü buradan geliyor işte. Yıllar sonra, bestecisi aramızdan ayrılmış gitmiş. Besteleri hâlâ söyleniyor. Ben alaturkacıyım. Diğer müzikler konusunda da iyiyimdir ama bizim müziğimiz bana daha efkârlı geliyor. Mihrabım Diyerek-Safa Geldiniz Dostlar-Akşamın Olduğu Yerde-Dilşad Olacak Diye-Bir Ateşim Yanarım-Biraz Kül Biraz Duman-Ne Yeşili Ne Siyahı Gözümde Hep Gözleri Var-Öyle Dudak Büküp Hor Gözle Bakma...

Ve daha yüzlerce eser. Avni Abi geldi birden aklıma. Nasıl sığdırmış o ömre bu kadar güzel besteyi diye düşündüm. Rahat uyuyordur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Elif 9 Aralık 2024
Hastaneler 2 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları