Rockfeller Üniversitesi hocası kanser araştırmaları ve genetik konusunda ödülleri bulunan, kürsü sahibi, İzmir Karşıyakalı Doçent Doktor Kıvanç Birsoy Vehbi Koç Ödülü’ne layık görüldü. Genç bilim insanımız 43 yaşında. Onu eşimle birlikte ayakta alkışlarken düşündüm: “Bu beyin göçü ne zaman durur acaba?”
İLYAS SALMAN FİLMİ
Başrolünü oynadığı “Oy’una Geldik” adlı sinema filmi yasaklandı. Filmde küfür yok, porno yok, yasaklı bir durum yok ama film yasak. Sansür kurulu eskiden de vardı. Yapımcılar yapılan sansürlerden usandıklarından bir çare bulmuşlardı. Bu kurula bambaşka bir senaryo gönderilir, o sansürden geçer, sonra bambaşka bir film çekilirdi. Film yeniden sansüre gönderildiğinde, sakıncalı bulunmuş sahneler çıkartılır film son denetimden de geçtikten sonra, o sahneler yeniden eklenir sinemalarda yapımcının istediği şekilde oynatılırdı. Baskıcı sansüre karşı bulunmuş bir çareydi bu. İlyas Salman’ın filmine koy 18 yaş sınırını filmi serbest bırak. Ama her şeyimiz sansür olmuş bir kere.
CELAL SURURİ
Komedi tiyatrosunun en önemli isimlerinden biriydi Celal abi. Onunla üç yıl birlikte çalıştım. Eşyalarla kavga etme huyu vardı. Aynı odada soyunuyoruz. İki oyun arası Celal abi, kafasını kaloriferin radyatörüne yaslayıp uyudu. Biraz sonra kafası yandı. Hırsla uyandı. Radyatörle kavga etmeye başladı: “Ulan sen kaç paralık kalorifersin de benim kafamı yakıyorsun. Ben bu tiyatronun patronuyum, seni mahvederim.” “Celal abi anlamaz” dedim. “Anlayacak” dedi, “Benim kafamı yakamaz”. Dünyanın en şeker adamıydı.
ÖNDER’İ YOLLARKEN
O benim en can arkadaşlarımdan biriydi. Karagümrük Ortaokulu voleybol takımında birlikte oynardık. Vefa’da birlikte basket antremanı yapardık. Mahalledeki en can arkadaşlarımdan biriydi. Yazdığım bir piyeste ona ilk kez tiyatroda rol verdim ve birlikte oynadık. Önce genç milli oldu Fenerbahçe’den. Sonra A milli. Adı “Minik Önder”di. Basketbolu bırakınca antrenör (koç) oldu. Artık o Karşıyaka Basketbol Takımı’nın koçuydu. Hastalandı. Bir gün aramızdan ayrıldığı haberi geldi Önder’in. Çok ağladım. En sevdiğim arkadaşlarımdan biriydi. Cenazesine gittik. Kahkaha Yalçın, Yaman, ben yan yanayız. Namaza duranların boy ortalaması iki metre. Hepsi basketbolcu. O sırada Fenerbahçeli Halil’in yanına çok kısa boylu biri geldi. Namaza durdular. Aradaki boy farkı bir metre. Yaman, Kahkaha Yalçın’ın kulağına eğildi ve adamı göstererek “Halil’in yanındaki Fener’in yeni pivotu” dedi. Bildiğiniz gibi pivot en uzun adamdı o zamanlar. Şimdi hepsi uzun maşallah. Yalçın gülmeye başladı. Ben de duydum tabii söylediğini, cenazedeyiz. Kaçtım, geri taraflara gittim. Yalçın hâlâ gülüyor. Ama adına yakışır şekilde, kahkaha ile. O kısa boylu arkadaş tam yerini seçmişti. Git, normal boylu birinin yanında dur. Aslına bakarsanız normal boylu kimse yoktu. Biz zaten kenarda duruyorduk cüceliğimiz anlaşılmasın diye.
Atatürk diyor ki: Tarihimizi okuyunuz, görürsünüz ki milleti mahveden, harap eden felaketler, hep din kisvesi altındaki melanetten gelmiştir.