1960 yılının sonbaharıydı. Henüz on yedi yaşına basmıştım. Vefa Lisesi’nde ders bitmiş eve dönüyordum. Bizim sokakta bir gence rastladım. Adı Bülent’ti. Beni arıyormuş. Lope de Vega’nın Çılgın Dünya adlı oyununu Paris’ten yeni gelen genç yönetmen Asaf Çiyiltepe sahneye koyuyormuş. “Yarın sabah saat onda Şehir Tiyatrosu Komedi Sahnesi’nde olman lazım” dedi. “Rolün var...” bu benim ilk profesyonel rolüm olacaktı. O gece zor geçti. Ertesi gün Vefa Lisesi’ndeki dersime gitmedim. İstiklal Caddesi’ndeki Komedi Tiyatrosu’nun kapısından girişim benim yaşamımdaki dönüm noktasıydı. Asistanı beni Asaf Çiyiltepe’ye götürdü: “Yeni gelen genç bu hocam” dedi. Aynı Asaf Çiyiltepe bundan sonra sahneye koyacağı Henrik Ibsen’in Bir Halk Düşmanı oyununda bana daha büyük rol vererek beni ödüllendirdi... Ay sonu oldu. Kuyruğa girdim tiyatronun muhasebesinin önünde. İlk maaşımı aldım. İki yüz elli lira. Eve döndüm. Günlerden salı. Her ayın ikinci salısı annemin kabul günü. Kapıyı çaldım. Annem açtı. Elindeki çay tepsisini masanın üzerine koymuş, “kim o?” diye seslenmişti. Elimdeki zarfı uzattım ona. “Anne bu benim tiyatrodan kazandığım ilk maaşım, sana getirdim” dedim. Annem ağlamaya başladı. Zarfı çay tepsisinin üzerine koydu. Komşularının bulunduğu odaya girdi. Sesleri duyuyorum. “Oğlum ilk maaşını almış, bana getirdi” dedi...
İşte bugünün üzerinden tam yetmiş yıl geçmiş. Kaç tiyatroda, kaç oyunda oynadım, kaç oyun yazdım, kaç oyun yönettim bilmiyorum. Yardımcılarım sayılarını tutup bir kenara yazıyorlar.
Gelgelelim ben biraz yoruldum. “Durursak düşeriz” diye diye geldik 2025’e. Yetmiş yıl bir insan ömrü. Bu süre içinde seyircilerim ve siz okurlarım da beni hep mutlu ettiniz. Üzerimdeki emeği olan hocalarımı hep minnetle anacağım. Ama yoruldum ben.
‘HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİREN ADAMA’
Sahneye adım atışımın 70. yılını kutlarken eşim Leyla bana şunları yazmış:
“Hayallerini gerçekleştiren adama”
70. sanat yılının 38 yılında ben de Müjdat’ın yanındaydım.
“Yanında olmak, yakının da olmak...”
Güzeldi.
Siz bakmayın onun “yoruldum” demesine.
Daha çok işi var Müjdat’ın.
Şiir kitapları var yazılacak.
Resimleri var yapılacak.
Kitapları var yazılacak.
Oyunları var oynanacak.
Öğrencileri var yetiştirilecek.
Söyleyecek bir dolu sözü var.
Arkasından da mahkemeleri var gidilecek.
Her şeye rağmen hayatın zorluklarıyla baş edilecek.
Yetmiş sanat yılının yarısını benimle paylaştığın için sana teşekkür ederim, hayallerini gerçekleştiren adam.
Tüm sevgimle...
Leyla Gezen
***
Uzattım elimi
Güneşe
Elim deydi
Yandı.
Yandı ama
Yandığına da
Deydi.
Tutuldum Güneşe
Aynı gün
O da tutuldu.
Güneş tutulması dediler.
Benim o kıpkırmızı
Şeyle tanışmam
Böyle oldu.
M.G
Atatürk diyor ki: Bir adam ki memleketin ve milletinin saadetinden çok kendini düşünür, bu adamın kıymeti ikinci derecedir.
“Başkalarına yaptığınız her şey, aslında kendinize yaptığınız şeydir.”
Eckhard Tolle