13 gün sonra sandık başındayız. Türkiye 14 Mayıs’ta tarihi bir karar verecek. O gün 64 milyon vatandaş, seçim için değil, rejim için sandık başına gidecek. 

O kararla ya mevcut gecekondu rejim kazanacak ve kurumsallaşacak. Orta direk kalmayacak. Yoksulluk derinleşecek. İşsizlik çığ gibi büyüyecek. İnsan haklarından ekonomiye, toplumsal cinsiyet eşitliğinden fırsat eşitliğine kadar medeni dünya değerlerinden uzaklaşacağız. Ya da Türkiye özgür, demokrat ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir ülkeye dönüşecek. 86 milyon için adil ve eşit fırsatlar sunulacak. Ekonomik krizler sarmalı geride kalacak. Güçler ayrılığının kurumsallaşmasıyla vatandaş, devasa devlet gücüne karşı korunmuş olacak.

KILIÇDAROĞLU ÖNE GEÇİYOR

Araştırmalar bizi yanıltmıyorsa değişimden yana olan seçmenlerin desteğiyle Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansı yükseliyor. Parlamentoda ise Cumhur İttifakı’nın üstünlüğü devam ediyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kampanyanın başından beri sergilediği yüksek ritimli saha kampanyaları, yeni ve kararsız seçmenin Kılıçdaroğlu lehine ikna edilmesinde majör faktör oldu. Bayramdan sonra ABB Başkanı Mansur Yavaş ve Millet İttifakı’nın diğer liderlerinin de kampanyaya çok daha aktif katılmalarıyla meydanlar hareketlendi. 

Millet İttifakı liderlerinin son düzlükte, ülkenin dört bir yanında düzenlenen mitinglerde sahneleri paylaşmaya başlaması kampanya stratejisinde değişiklik anlamına geliyor. “Ben” dilinin terk edilerek yeniden “biz” diline dönülmesiyle, Millet İttifakı ülkeyi yönetecek liyakatli kadrolara sahip olduğunu seçmene gösteriyor. İttifakın çok bileşenli yapısının seçmen zihninde yarattığı “Bunlar ülkeyi nasıl yönetecek” endişesi yavaş yavaş avantaja dönüşüyor. 

İKTİDARDA DAĞILMA

İktidar bileşenlerinde ise giderek bir dağılma ve panik gözleniyor. Milli savunma, içişleri ve adalet bakanlarının geçen hafta peş peşe sarf ettikleri tuhaf, antidemokratik sözler... Cumhur İttifakı bileşenleri arasında oluşan HÜDA PAR rahatsızlığı... Ve belki de kaybetme ihtimalinin yükseliyor olmasının tetiklediği psikolojik baskıyla Erdoğan’ın canlı yayında fenalık geçirmesi gibi emareler... İktidar tarafında moral üstünlüğünü yitirmenin ve dağılmanın özeti gibi görünüyor.

SON ADIMLAR

Tarafların kampanya ritmi böyle devam ederse Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerden zaferle çıkması mümkün olabilir. Ancak Millet İttifakı lider kadrolarının atması gereken bazı adımlar daha var: 

-Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin il, ilçe ve köylerdeki temsilcileri iktidara oy veren seçmen kesimlerini güvenle kucaklamalı ve ödünç oy istemeli.

-Hâlâ yüzde 15’lere yakın olan kararsız ve oy kullanmayı düşünmeyen seçmen kümelerinin ikna edilmesi için Millet İttifakı’nın ülkeyi hangi kadrolarla yöneteceği açıkça anlatılmalı.

-Bir kısmı geri dönmüş olsa da Muharrem İnce ve Sinan Oğan’a giden protestocu seçmenlere dönük özel çaba harcanmalı. Aynı şekilde küçük partilere verilecek oyların heba olacağı ve hatta iktidarın işine yarayacağı gerçeği anlatılmalı.

-Helalleşme vurgusu öne çıkarılarak bürokrasiyle, ekonomik aktörlerle ve sivil toplumla ilişkiler kurulmalı. Hatta şimdiden iktidar bileşenleriyle arka kapı diplomasisi kurularak sancısız geçiş koşulları konuşulmalı.

Bu adımlar atılabilirse 14 Mayıs 1950 seçimlerinin 73’üncü yıldönümünde bir kez daha rejim değişir; ülke hakka, hukuka, adalete ve demokrasiye kavuşur. Millet iradesi yeniden egemen olur.