Muktedirin tarihi

29 Mayıs 2022 Pazar

St. Petersburg’daki “Siyasi Tarih Müzesi” geldi aklıma... 

Rehber kitapçıklarında “Sovyet Devrimi Müzesi” olarak geçen yeri, son Petersburg seyahatimde sokak sokak aramıştım. 

Bolşevik Devrimi’nin tarih sahnesi olan şehirde yolda kimsecikler “devrim müzesi” diye bir yer bilmiyordu. 

“Ekim Devrimi”, “Bolşevik Devrimi” falan dediğimde de yüzüme boş boş bakıyorlardı. 

Meğer Putin yıllarında rahatsız edici “devrim” sözcüğü lügatten çıkmış. 

Devrimin merkez komitesinin toplandığı, Pravda gazetesinin kurulduğu, Lenin’in kişisel notları, çalışma masası ve daktilosunun bulunduğu, St. Petersburg halkına da balkonundan ilk kez seslendiği müze, sıradan bir “Siyasi Tarih Müzesi”ne indirgenerek meraklı gözlerden gizlenmiş. 

Neden?

Bu sorunun yanıtını Putin’in Kızıl Meydan’da kutladığı Sovyetler’in Nazi Almanyası üzerindeki zaferini temsil eden “9 Mayıs Zafer Günü” tantanalarıyla 2017’de olabilecek en düşük profille geçiştirilen “Sovyet Devrimi’nin 100. yıl” anmalarını karşılaştırarak bulabiliriz.

“Ulusun kurucu öyküsü” kontenjanından Bolşevik Devrimi’nin yerini, en son bu ay başında tanık olduğumuz Stalin’in 9 Mayıs zaferi” almış. 

Dünyaya ilham veren Bolşevik Devrimi’nin 100. sene-i devriyesi ise Putin’in “Tarihçiler kendi aralarında tartışsın” komutuyla karartmaya alınmış. 

Güçlünün tarihi böyle bir şey. 

Dünyanın tüm antiemperyalist hareketlerine ilham kaynağı olan, Batı’nın hatta sosyal demokrasilerine yön veren koca devrim icabında buhar oluyor.

“Kurucu tarihini” muktedir, 20. yüzyılın en acımasız diktatörlerinden biri olan Stalin’den başlatıyor. 

TARİH BÜKÜCÜLÜĞÜ 

Bu, ona güncel ideolojisini kurabileceği bir temel sağlıyor. 

Stalin “Sovyetler’i süper güç” yapmış. 

Putin’in hedefi de Rusya’yı yeniden “süper güç” yapmak olduğu için Sovyet döneminden tek referans olarak Stalin seçiliyor. 

Muktedir, “Çarlık Rusyası”nın kuyusunu kazdığı için Lenin’den nefret ediyor.      

Rasputin’in elinde oyuncak olmuş, çarlığı yitirmiş, Bolşeviklerce kurşuna dizilmiş son Çar II. Nikolay’ı beri yandan baş tacı ediyor, ona iade-i itibar sağlıyor ve aziz mertebesine yükseltiyor. 

Putin’in tarih bükücülüğünde II. Nikolay ile Stalin el ele.  

Bu işler böyle. Mantık aramayacaksınız.

Ya da arayacaksınız, tarih değil siyasi mantık arayacaksınız. 

Putin’in kafasında bir “büyük Rus imparatorluğu” var. Bu imparatorlukla örtüşmeyen herkes tarihten kapı dışarı...

Bu bir kurgu. Kurguyu en iyi inceleyen Rus gazetecilerden Mikhail Zygar, Putin’in kafasındaki bu seçmece tarihi “Stalin ve II. Dünya Savaşı zaferi ile bir miktar Sovyetler Birliği, Yuri Gagarin şişinmesi, popülizm, Ortodoks Hıristiyanlığı ve de Çariçe Katerina sarayları” olarak özetliyor. 

“Bu yüzden” diyor Zygar, “Bizde tarihi sükûnet içinde tartışmak mümkün değildir. Rusya’da tarih yalnız isterik şekilde tartışılır”!

KÜLTÜREL HEGEMONYA ARACI

Bunları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Abdülhamit çıkışı ile hatırladım. 

TV’lerde sabırla Abdülhamit gerçeklerini dile getiren tarihçileri hayretle izliyorum. 

Ekranlara çıkan uzmanlar tek tek Abdülhamit döneminde tüm Tuna eyaletlerinin kaybedildiğini, Kıbrıs’ın, Mısır’ın, Tunus’un elden gittiğini, Türkiye’nin yüzölçümünün iki misline eşdeğer bir toprak kaybı olduğunu anlatıyor, hatırlatıyorlar. 

Ama konu bu değil ki!

Konu tümüyle güce odaklı “post-gerçek tarih anlatımı”

Bunun en yakın örneğini işte yanı başımızda Rusya’da görüyoruz. 

Muktedir Putin, koskoca Sovyet Devrimi’ni hasıraltı ediyor. 20. yüzyıl tarihini II. Dünya Savaşı zaferinden başlatıyor ve o “zafer” üzerinde de neyin söylenip, neyin söylenmeyeceğini bizzat kendisi dikte ediyor. 

Buna “tarihin anıtlaştırılması/monumental history” diyorlar. 

İstediğiniz milatla başlatılan tarih ululaştırılıp, anıtlaştırılınca dokunulmazlık zırhına alınıyor. Sonra liderin kültürel hegemonyasını inşa etmesi için kullanılıyor. 

Asıl masaya yatırılması gereken mevzu bu.

Yoksa Google’da Osmanlı haritasının Abdülhamit döneminde nasıl değiştiğini görmek nispeten daha kolay.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları