Romancının ölümü
Nilgün Cerrahoğlu
Son Köşe Yazıları

Romancının ölümü

20.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Alfa erkek, ayran gönüllü ve de çapkın.

Narsist, sonuna dek kendisiyle dolu, serüvenci ve teşhirci.

Aile içi evlilikleriyle nam salmış, entelektüel bir “dönek”!

Dünya edebiyatının hafta başında yitirdiği Mario Vargas Llosa’dan(MVL) bahsediyorum.

Küba devrimi ve Castro aşkıyla yola koyulmuş, 70’li yılların sonunda Thatcher’la metamorfoza uğramış, “piyasacılık, neoliberalizm”in gazıyla işi Bolsonoro sempatizanlığına dek vardırmış, son demlerde bir “palyaço” olarak tanımladığı Trump’la nihayet kendine gelmiş...

MVL’nin düşünsel gelgitlerini böyle özetleyebiliriz. Özel yaşamı daha az gelgitli değil.

Yakışıklılığı ve karizması ile Kundera ile yarıştırılan MVL, düşünsel zikzakları kadar fırtınalı bir hayat yaşadı.

Otobiyografik Julia Teyze romanında kendisinin birebir anlattığı, ikinci turda kayınvalidesi olacak bir kadının kız kardeşiyle yaptığı ilk evlilikten hiç bahsetmeyeceğim.

Teyze-eşle Paris’te yaşadıkları yıllarda yanlarına Julia’nın yeni yetme kuzeni Patricia gelir.

Gönül işlerinde, gündüz kuşağı programlarına taş çıkartacak ilişkilere dalan 28 yaşındaki genç yazar, jet hızıyla genç kuzeni ayartır ve iki ay içinde teyzeyi boşayıp, kuzeni alır.

O yıllarda şöhret merdivenlerini tırmanan MVL ile 50 yıl evli kalmayı başaran Patricia, dişli çıkmıştır. Yazarın dişi sineği kaçırmayan çapkınlıklarına göz yuman ikinci eş, arka planda kalmayı kabullenmiş; “dahi koca”nın sekreterliğini ve menejerliğini üstlenmiştir.

Patricia yıllar sonra bu ilişkiyi “Yetenek Mario’nun ama özveri benim. Çok emek verdim. Ben olmasam, Mario yazar olamazdı!” diye anlatacaktır.

GABO’YA İNEN YUMRUK

2010’da Nobel edebiyat ödülü alacak olan MVL ile Patricia’nın roman tadındaki maceralarından en hatırda kalanı şöyle:

Yıl 1974.

İspanya’da Franko yıllarının sonu. Başta Márquez olmak üzere, Jose Donoso, Julio Cortazar gibi Güney Amerika edebiyatının yıldız isimleri Vargas Llosa’lar gibi Barselona’da konuşlanmışlar.

Patricia “Yeter artık! Peru’ya ülkemize geri dönelim” diyor. Eşyaları Barselona’dan, Rossini isimli bir İtalyan yolcu gemisine yüklüyorlar. Okyanusu gemiyle geçecekler. Ama gemi okyanusa varmadan, MVL gönlünü Susana isimli bir yolcuya kaptırıyor. Ve Patricia’yı bırakıp yolculuğu Susana ile tamamlıyor.

Bunun artık son damla olduğu düşünülüyor. Patricia, kocasıyla ortak dostları, Gabo’ya -Gabriel Garcia Márquez- dert yanarken; kendisi de çapkın olan Kolombiyalı yazar, “Sen de bu kadar çantada keklik olma. Gel hadi Mario’yu biraz kıskandıralım! Eğer olmazsa, boşanman için sana benim avukatlarım yardım eder” diyor.

MVL bunu duyuyor ve tez elden karısına döndüğü gibi Latin Amerika’nın Nobelli diğer büyük yazarı Márquez’i ilk gördüğü yerde yumruklayarak yüzünü gözünü dağıtıyor.

Bu iki yazarın “son görüşmesi” oluyor. Bir daha hiç karşılaşmıyorlar.

Hayal gücüne ne hacet, adamın kendi hayatı doğrudan roman. Ama durun daha bitmedi.

Patricia sabrede ede böyle... 2015 yılında, yazarla olan evliliklerinin 50. yılını dolduruyor.

ESKİ TÜFEKLERİN SONUNCUSU

O da ne? 50. yıl kutlamaları bitmeden, 79’undaki Vargas gönlünü, bu kez de Madrid jetset’inin estetik harikası Isabel Preysler’e kaptırıyor.

Julio Iglesias’ın eski karısı Isabel; “Ben evli adamla yapamam” diyor ve MVL 50 yıllık karısı Patricia ile boşanıyor.

Edebiyat dünyasının ası ile sosyetenin sevgilisi 7 yıl birlikte yaşıyorlar. Isabel Preysler, “Evlenelim!” diye tutturunca, büyü bozuluyor MVL Madrid’deki kendi dairesine taşınıyor.

Artık 86’sına gelen Vargas, ardından geri kalan günlerini ölümü ve vedasını planlayarak geçiriyor.

87 yaşındayken, karısı Patricia’ya ithaf ettiği son romanı Sana Sessizliğimi Adıyorum’u yayımlıyor ve El Pais’te Mihenk Taşı adı altında imzaladığı sütununu kapatıyor.

Çocukları ve Patricia ile son iki yılda tekrar yakınlaşan yazar, ülkesine temelli olarak geri dönüyor. Lima’da torunlarıyla, romanlarına can veren anahtar mekânları ziyaret ediyor. Kurgularına da böylece adeta tek tek veda ediyor.

Son olarak Fransızca yazmayan tek dünya yazarı olarak Académie Française’e giren ve bu kurumun İspanya’daki muadili sayılan Real Academia’nın üyesi olan MVL-çok tartışmalı bir kişilik olsa da-kaleminin gücü ve yeteneği ile hiç sorgulanmıyor.

Mario Vargas Llosa, Latin Amerika edebiyatının -Garcia Márquez, Octavio Paz, Carlos Fuentes, Borges, Jose Donoso, Cortazar ve Ernesto Sabato misali- tüm büyük eski tüfeklerinin sonuncusu! Onların en “Batılı” ve en “Batıcı” olanı.

Bir daha yerleri asla doldurulmayacak isimler bunlar.

Diktaların yanı sıra dünya edebiyatına, “eşsiz anlatıcılar” ihraç eden Latin Amerika’nın devlerinden artık hiçbiri yaşamıyor.