Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Biten yılın, giden babanın ardından
Bülent Kerimoğlu
Bakırköy Belediye Başkanı
Yeni bir yıla giriyoruz. Geride bıraktığımız yılda, insanlığı endişelendiren bölgesel savaşlar, ırkçı ve ayrımcı politikaların yükselişi, evsiz yurtsuz kalan mülteciler, artan sömürü, küresel ısınma, açlık, yoksulluk ve benzeri acı olaylar yaşadığımız gibi; dünyayı kökten değiştirecek, insan hayatını uzatacak, refahını arttıracak önemli teknolojik ve bilimsel gelişmelere tanıklık ettik.
Bakırköyümüz açısından bizleri gururlandıran önemli başarılar elde ettik. BM İnsani Gelişmişlik İndexi’nde ilk 10 belediyeden biri olduk. Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Parlamento’dan çocuklara yönelik yaptığımız çalışmalarla ödüllendirildik. Kültür, sanat, spor alanında önemli hedefleri gerçekleştirdik. Verdiğimiz kreş ve eğitim hizmetleri, dezavantajlı gruplara yönelik attığımız adımlar, Bakırköy halkı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz sosyal farkındalık etkinlikleri ile Türkiye’ye örnek hizmetlerde bulunduk. Hepsinden öte 31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerinde genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde millet ittifakı ile halkımızın umudunu yarınlara taşıyan zafer elde ettik.
Ateş yakarak uğurladık
Bu mutlu ve gururlu günlerimizin yanında ne yazık ki büyük bir üzüntü yaşadık. Yeni yıla girerken babamızı, dedem gibi karlı bir kış gününde Türkçe dualarla, mezarı başında 3 gün ateş yakarak sonsuzluğa uğurladık. Geleneksel Alevi-Bektaşi ritüelleri olan ocağa su dökmemek, eşiğe basmamak, güneşe her sabah yeniden doğduğu, aya her akşam gecemizi aydınlattığı için şükretmek, yüksek dağ zirvelerini kutsal saymak, kapıya geleni Hızır bilmek gibi, babamızı; bize veren toprağa, güneşe ve suya emanet ederek Hakk’a uğurladık.
Bazıları için kar yağışı tatili, şömineyi, uzun akşamlarda mutlu aile sohbetlerini, kardan adam yapan çocukları hatırlatırken; benim içinse soğuk kış günlerini, kovalı sobayı, çaresizliği, yoksulluğu, hastalıklı geçen günleri ve hayatımı derinden etkileyen iki değerli yakınımı kaybetmenin üzüntüsünü Damal’ı hatırlatır. Artık Ardahan’dan geriye ne çiçeklerle bezenmiş çayırları, ne insanı iliklerine kadar donduran soğuğu, ne coşkun akan dereleri ne de Ulgar Dağı kaldı. Atatürk siluetinin dağlara doğduğu Damal’dan sadece soğuğa karşı korunmak için zayıf bedeninin üstüne ne bulduysa giymiş kadınlar, hayatın ağır yükünü çeken erkekler, üzüntüme ortak olan sevgi dolu gençler ve meraklı, güzel kara gözleri ile bana bakan çocuklar kaldı. Işıl ışıl umut dolu kara gözlü çocukların arasında ben de bütün üst kimliklerimden arındım. Ne doktor, ne belediye başkanı, ne baba, ne eş... sadece ülkemin uzak, soğuk, çorak coğrafyasında doğan, sade, sıradan bir memleket insanı olarak babamı Hakk’a uğurladım.
Bu içe dönük sohbet esnasında değerli gazeteci Doğan Tılıç’ın bir döneme tanıklık eden köşe yazısından haberdar oldum. Yazıda babam ve babam gibiler için bir hak teslimi, bir uğurlama, ahde vefa vardı. Acımızı hafifletti, onore olduk.
Hiç geri adım atmadı
80 öncesi devrimci önder kadroların bildiği ve yazdığı biçimiyle babam her sosyalist gibi bedel ödemeyi, dostları için mahpus yatmayı, korumayı kollamayı, inandığı davayı ele vermemek için işkenceyi göze alandı. Şimdiye kadar hiç bahsetmediğimiz bu yönüyle babamı saygın bir gazetenin, saygın bir köşe yazarının konu etmesi bizleri fazlası ile gururlandırdı. Ayrıca, küçük bir mahalle esnafı olarak darbe faşizminin ağır koşullarında baskıya ve haksızlığa karşı mücadele eden, bu amaçta hiçbir zaman geri adım atmayan babamızın adını bir parka vereceğini bildiren Çankaya Belediye Başkanımız Sayın Alper Taşdelen’e sadece babamız adına değil, devrimci mücadeleye emek verenler, bedel ödeyenler adına da teşekkürü borç biliriz.
Bazıları için baba yakın arkadaştır, dosttur, sırdaştır. Benim babamla olan ilişkim bir arkadaşlık, dostluk, sırdaşlık ilişkisi gibi değildi. Top oynadığım, pikniğe gittiğim, tatil yaptığım bir yakınlığımız yoktu. Ama arkamı kolladığını bildiğim, düşünce kaldıracağından hiç şüphe etmediğim, darda kalınca sığınacağım liman duygusunu hep en yakınımda hissettim. Dili sert, yüreği yumuşak olmayı, diliyle aklı arasında, kalbi ile gözü arasındaki mesafeyi kısa tutmayı, söyledikleri kadar tavırları ile de yol gösterici olmayı ondan öğrendim.
Eksikliği doldurulamaz
Varlığını kanıksadığımız, yokluğunda büyük bir eksiklik hissettiğimiz her değerli parçamız gibi, şimdiden büyük bir boşluk yarattı. Zamanla acısının hafifleyeceği, ama eksikliğini dolduramayacağımız babamıza duyduğumuz özlem, yüreğimize oturan taş, boğazımızdaki düğüm, gözümüzdeki yaş, mezarına koyduğumuz son kürek toprak, bir avuç suyla biraz olsun hafifledi. Çocuklarımız, kardeşlerimiz ve sevdiklerimizin sağlığı için şükrettiğimiz anda ise derin bir huzura dönüştü.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Zorbalığa uğrayan genç isyan etti!
- Ayvalık'ta Atatürk Anıtı'na balyozla saldırı
- Akılalmaz protez bacak dolandırıcılığı!
- Suyu azaldığı için alarm veren gölde 'flamingo' sürprizi
- Yavru kedi kuryenin dikkati sayesinde böyle kurtarıldı
- Özgür Özel’den Kemal Kılıçdaroğlu’na olay yanıt
- 13 gündür aralıksız hapşırıyor
- Okullarda temizlik yapmak isteyen CHP'li belediyelere en
- Karekodlarda 'Sanal tuzak' uyarısı
- Ebeveynler dikkat!
En Çok Okunan Haberler
- Yıldız futbolcu evinde ölü bulundu!
- 'Domuz eti' skandalına ilk açıklama
- Son seçim anketi paylaşıldı!
- E-Nabız deyip geçmeyin!
- ABD mahkemesinden 'Eylem Tok' kararı
- Balkondaki halılar hakkındaki gerçek ortaya çıktı!
- Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde dehşet
- Rojin'in son görüntüleri ortaya çıktı
- Uruguaylı kaleci kulüp satın aldı!
- Ukrayna’dan Rusya’ya davet