Olaylar Ve Görüşler

Din, diyanet ve ahlak - Gani AŞIK

30 Ekim 2021 Cumartesi

Konfüçyüs, “Ahlak ve sahtekârlık terazinin iki kefesi gibidir. Biri yükselirse, öteki iner” demişti, milattan 500 yıl önce. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP), halkı 20 yıla yakın süre uyutabilme ve avutabilme yeteneği ile harama adanmış siyasi zekâsı arasındaki karmaşık ilişkiler yumağını, ilk septik düşünür Protagoras’ın yol göstericiliğinde irdeleyebilirim: 180 kez değiştirilen 4734 sayılı Kamu İhale Yasası ve bu yasaya tuzak olarak yerleştirilen ünlü 21/b bendi bize, yağmalama iştahının vahşiliğini anlatır. “Beşli çete” ve benzeri birkaç firma ile hükümet arasında sürgülü kapılar arkasında gizlerle dolu, halkı darda devleti zorda bırakan müşteri, rant ve döviz güvenceli, tahkim garantili projeler bağıtlandı.

TESCİLLİ ATATÜRK DÜŞMANI

Milletvekillerinin soru önergeleri sis perdesini aralayamasa da yıllar yılı kutsalları okşanarak yönü ahrete döndürülen halkın, sabah meltemi ile uykudan uyanan çiçekler gibi bilinci ile yeniden buluşması büyüyü bozdu. Böylesine ballı ihalelerin altında yatan “çapanoğlunu” aydınlatacak ipucu, 90 yıl önce köyümüzdeki koyun hırsızlığına, bozkırın bilgesinin getirdiği yorumun, ihale salonuna anahtar deliğinden sızan ışık huzmesindedir: “Koyunun yarısını muhtar yememiş olsaydı hırsızı jandarmaya çoktan teslim ederdi”. Yağma düzenini örten kalın şalın kaldırılacağı, çapı ve hacmi ile çapanoğlunun üryan kalacağı korkusunu yaşayan iktidar; seçim yasası, oy kullanma yöntemi ve seçim kurulları üzerinden milli iradenin mezarını hazırlıyor. İktidarın bir başka hazırlığı da Diyanet’i, olabilir ise 100 bin camisi, 140 bin çalışanı ile Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve genel seçimde kullanmaktır. Birlik olma anlamına da gelen “cami”lerin, dini ve milli bütünlüğümüzün ateşe atılması demek olan, dinen, hukuken ve ahlaken asla mümkün olmayan “bir siyasi partiye yakın durması” veya böyle bir algı yaratılması endişesinin nedeni, Başkan Ali Erbaş’ın Atatürk husumetindeki ısrarıdır. Kuruluşunun 98’inci yılına denk gelen cuma hutbesinde Cumhuriyete usulen değinen, ama kurucusunu es geçen Erbaş Hoca, aynı gün Azerbaycan’da Atatürk’e dua ve rahmet okudu. Bunu, “Emevi İslamına sürüklediğimiz Türkiye’de değil ama İslamı Türke göre yaşayan laik Azerbaycan’da Ata’yı anabiliriz” diye okumak mümkün. 

İLİM CEHALETE YENİLMEZ

Hoca, içine girdiği kabın rengini alıyor. Yüce Yaratan kimi cennete, kimi cehenneme koyacağını Sayın Erbaş’a soracak değil. Ata’ya dua etse ne yazar, etmese ne yazar. Sorun ve sıkıntı, tarih sahnesinden silinmekte olan bir milleti (hocanın kendi ecdadı da bunun içinde) yeniden ayağa kaldıran ve parçalanıp bölüşülmüş bir vatanı emperyalizminden pençesinden söküp alarak bize armağan eden büyük dâhiye yapılan nankörlük ve saygısızlık. Sayın Erdoğan da, Erbaş Hoca da, tarikatlar da Atatürk’e karşı açtıkları ve asla kazanamayacakları savaşın beyaz bayrak aşamasına yaklaşmışlardır. İlmin cehalete yenik düştüğü tarihte hiç görülmemiştir. Vefakâr Türk milleti, Ata’sının arkasındadır. Atatürk, İnönü ve Cumhuriyeti kuran nesil halkın hazinesini namusları gibi görmüşlerdir. 

ULUSU YARATAN ADAM

Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’ndan madde ve mana planında adeta tükenmiş olarak çıkan bir milleti yeniden ayağa kaldıran Mustafa Kemal, emperyalizme diz çöktürdü. Halkı kasıp kavuran salgın hastalıklarla, yoksullukla ve cehaletle savaştı. Sınırlı bütçe imkânları ile Osmanlı’nın Düyun-u Umumiye borçlarını ödedi. Kuruşa kuruş ekleyerek bez, çimento ve şeker fabrikaları kurdu. Onunla uğraşanlar cennete gidecekse, ben cehenneme talibim...

GANİ AŞIK

E. CHP KAYSERİ MİLLETVEKİLİ/MÜFTÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları