Türkiye’nin LGS ‘maarifi’ - Abdullah YÜKSEL
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Türkiye’nin LGS ‘maarifi’ - Abdullah YÜKSEL

27.06.2024 12:09
Güncellenme:
Takip Et:

Sonuçlar açıklanacak. Hangi sonuçlar? LGS sonuçları. LGS ne? Liselere Geçiş Sınavı. Lise nedir? Temel eğitimin son dört yıllık ayağı.

Madem temel eğitim, yani zorunlu. Peki, temel eğitimi tamamlamak için neden giriş sınavı var? Daha da açayım: On öğrenciden birinin “nitelikli” liselere girebildiği, geride kalan dokuz öğrencinin “niteliksiz” okula kaydolarak temel eğitimini tamamlayabileceği bir “maarif” sistemi var “Türkiye yüzyılında?

1 milyon 38 bin 192 öğrencinin başvurduğu LGS’de yüzdelik dilimi 1-10 arasında olan bir öğrenci “başarılı” olarak kabul edilecek ve proje okullarında eğitim görmeye hak kazanacak. Diğer adıyla “nitelikli” okul.

Neresinden tutsak elimizde kalan sözcüklerin algımızı gölgelediği bir “maarif”ten söz ediyorum. Artık asırlık olmuş bir devletin, eğitim sisteminde üreteceği “proje” okul adlarında, tabelalarında değil; vizyonunda, anlayışında ve duruşunda olabilir yalnızca.

“Nitelikli”ye gelecek olursak yüzdelik dilimi 1-10 arasında olan “nitelikli” çocuklarımızın eğiticileri de “nitelikli” mi? Diğer bir deyişle ufukları engin mi, bilgisi sonsuz mu, iş ahlakına daha mı çok önem veriyor da diğer okullardaki eğitim neferleri yani öğretmenlerimiz “niteliksiz”?

ESKİ MODEL

Yaşamda her şey bir denge içindedir ve zıtlıklarıyla kendini var eder. Niteliklinin karşısında niteliksiz, başarılının karşısında “başarısız”, işe yararın karşısında “işe yaramaz”. Bu sıfatlarla Türkiye yüzyılının çocuklarını yaftalayamazsınız beyler? Hele ki yeniymiş gibi önümüze sürdüğünüz “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nde görülen yalnızca kavram karmaşasıdır. “İyi insan” yetiştirmek üzerine kurulan sözde model, bize eski modelin “kötü insan” yetiştirdiğini mi anlatmak istemektedir?

İyi ile kötü neye ve kime göredir? Bu felsefenin işidir. Bilimsel, “akıldan” beslenen bir model nerededir?

Oysa değişmesi gereken eğitim ve öğretim programı değil eğitimin temel ilkeleri ve metotları olmalıdır. Önce anlayış değişmelidir. Dünün aklıyla bugünün sahnesinde rol alınamaz. Üstelik zamanın ruhu başka bir şey yapmamızı istiyor. Çocuklar annebabalarına benzerliklerinden daha çok yaşadıkları döneme benzediklerinden yeni dünyanın dilini öğrenmemiz ve davranış geliştirmemiz çok gerekli artık. Bu yıl ilkokula başlayan çocuklar 2040 yılında işe başlayacak. Çocuklar 2040 yılının dünyasına ve şartlarına göre nasıl hazırlanıyor peki?

Eğitimde en önemli ilke somuttan soyuta, yakından uzağa gitmek olmalıdır. Daha doğrusu söz eğitimi yerine öğrencilere çağa uygun beceriler kazandırılması, atölyelerin, laboratuvarların makinelerin etkin kullanılması ve yaygınlaştırılması ile iş eğitimine daha fazla önem verilmesi gerekiyor.

Montaigne, “Ezber bilmek, bilmek değildir” der. Montaigne bu sözü söyleyeli beş yüz yıla yakın zaman geçmiştir. Bu söz ortaçağın eğitim, öğretim sistemine karşı çıkış, isyan ediştir. Montaigne yüzyıllarca tekrarlanan kalıplaşmış bilgilerin yenileşmesini gelişmesini istiyordu. Ve şöyle diyordu: “İyi kafa dolu kafa değil, işleyen bir kafa...”

O zaman sorulması gereken soru şu olmalı: Peki, ne öğreteceğiz? İşleyen kafayı harekete geçirecek bilgiyi aktarmalıyız yeni kuşaklarımıza. Nasıl ki bir otomobil benzinsiz yol alamazsa beyin de bilgi depolamadan bir adım ileriye gidemez. Bir şey üretemez. Evet, bilgi gereklidir ama önemli olan nitelikli bilgidir, kafayı işletecek nitelikli bilgi.

İşte günümüzde de değişen müfredatlar, işleyen kafalı insan yetiştirmek için yapılmalıdır. Yeni müfredat; kendini, evreni, doğayı kavrayan, kötü talihini değiştirebilen, düşünen, soru soran, sorun çözen, bilime yönünü çevirmiş insanlar yetiştirebilmek için hazırlanmalıdır. Programın amacı belli bir düşüncenin kulu, kölesi, hamalı yapmak değil, insanı özgürce düşündürmek olmalıdır.

EZBERCİ EĞİTİM

Bugün ortaçağ karanlığından kurtulanlar, özellikle Batı toplumları herkesi aynı düşünmeye zorlamak yerine özgür düşündürmeye yönelen okul müfredatları sayesinde olmuştur. Doğu kültürlerinin ezberciliğe ve bilgi nakline gittiği ölçüde gerilemeye mahkûm kalıyor.

O zaman yol belli; okulların gelişmiş ülkelerdeki yaşanan gerçeğe uygun, içinde bulunduğu zamanla tokalaşabilecek, bugünden geleceğe projeksiyon tutabilen insanlar yetiştirmeye uygun donanımda olmalıdır.

Yeni müfredat ödev yerine keşfetmeye, ezber yerine düşünmeye, yorum yerine gözlem yapmaya, yargılama yerine anlamaya, zorlama yerine içsel motivasyona değer veren bir eğitim anlayışını esas alan içerikte olmalıdır. Program fanatikliği, radikalliği ve cehaleti törpüleyecek rasyonel akıl ışığında hazırlanmalıdır.

Sonuç olarak yeni müfredat öğretimle eğitimin ayrılmazlığı ilkesinden yola çıkarak insanı bir bütün olarak ele almalı. Öğrenci öğrendikleriyle, kendisine kattıklarıyla içinde bulunduğu çağı değil gelecek çağı da kollayacak şekilde öğrenim görmeli. Müfredat yaşanan çağa ait yeni bir duygu, bilgi ve hafıza vermek için hazırlanmalıdır.

ABDULLAH YÜKSEL

EĞİTİMCİ-YAZAR

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025