Ameliyat masasında bir ülke!
Önce gündeme Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Silahları bırakın ve PKK’yi feshedin” çağrısına uyan ve topladığı kongre ile fesih kararını açıklayan PKK’nin metninde boy gösterdi:
“Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı... soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi.”
PKK resmi bir ana metninde sanırım ilk kez Türkiye’yi soykırımcı olmakla suçluyordu. Bu suçlamanın temelinde, genç Türkiye’de ağırlıklı olarak feodal Kürt ağalarının Anadolu’da bağımsız Kürt özerk oluşumlar kurmaya yönelik isyanların bastırılması ve Dersim’den göçe zorlamalar yatıyor. İsyanların bastırılmasını soykırım olarak suçlamanın temeli yok. Evet çok şiddet uygulanmıştır. İsyan elebaşları da asılmıştır. Yeni Kurtuluş Savaşı vermiş, bağımsızlığını ilan etmiş bir ülkenin yapacağı başka bir şey yoktu. Ama eleştirme yapılır şüphesiz ki.
LOZAN VE YENİ KURULUŞ İSTEĞİ
PKK metni bununla kalmıyor. İsyan bastırılması temelinde, Lozan Antlaşması’na da karşı çıkıyor. Bu anlaşma bilindiği gibi Türkiye’nin varlığının uluslararası anlaşma ile tanınmasıdır. Kürt partileri ve dernekleri Lozan’ın 100. yılı nedeniyle 24 Temmuz 2023’te ortak bir açıklama ile Lozan’ı tanımadıklarını belirtmişlerdi.
Demek ki Kürt siyasi hareketinde bu ortak bir görüştür. 1924 Anayasası’nı ve Lozan’ı reddetme, Türkiye’nin kuruluşunu ve bu kuruluşu tescil eden ulusal ve uluslararası kararları reddetme anlamına geliyor. Aslında DEM Parti yetkilileri de farklı görüşte değil.
Peki buradan hareketle ne istiyorlar? Yeni bir kuruluş (artık adı herhalde Türkiye olmaz). Türk-Kürt veya Kürt-Türk Anadolu Devleti veya Trakya Anadolu Birleşik Cumhuriyeti gibi bir şey... Zaten benzer adlar daha önce gündeme getirilmişti.
PKK’nin bu dayatmasının ardında şüphesiz silahlı gücü var. Yani diyorlar ki Atatürk nasıl silahla Türkiye’yi kurdu, şimdi biz de silahla yeni bir ülke kuracağız.
Lozan’a 100. yılındaki karşı çıkışta bir de talep vardı: “Yapılacak yeni bir anayasa ile Kürt halkının varlığı ve ulus olmaktan kaynaklanan hakları resmen tanınsın.” İktidar bu açıklamalar karşısında suskunluk içinde.
YENİ ANAYASA İLE ÇÖZÜM SÜRECİ
Evet, geldik bu yeni kuruluşu resmen ilan edecek olan yeni anayasa yapımına.
Kürt siyasal hareketinin bugünkü koşullarda böyle bir isteğinin gerçekleşmesi olanak dışı. Ama Cumhur İttifakı’nın hemen hemen bir yılı aşkın süredir gündeme getirdiği yeni anayasa önerisinin (belki de çok daha eskiden hazırlanmış ve masada bekletiliyor, gelişmelere göre revize ediliyordur) seçim sürecinde bu kez MHP’nin müthiş desteğiyle Kürt açılımına hazırlık olduğunu anlamalıyız.
Meclis komisyonu esas olarak İmralı ve Kandil’in (ve tabii ki DEM’in) önerileri ve istekleri doğrultusunda yasalarda yapılacak değişiklikleri konuşacak. Bu arada şüphesiz ki anayasa da gündeme gelecek. Sıfırdan anayasa mı gündeme gelir, yoksa anayasanın maddelerinde yapılacak değişiklikler mi...
Ama şu açık, PKK’nin varlığı aslında bütünlüklü korunuyor. Doğaldır, dağılacaklarını düşünen mi vardı... Silah bırakanların verdikleri röportajlarda, top artık iktidarda, siyasi adımlar atmadıkları sürece, ikinci bir silah bırakma ve yakma olmayacak, açıkça diyorlar.
YELİZ DİYE BİR ŞEY VAR VE AKP
Özgür Özel’in organizma dediği... “Kadim bir geçmişe sahip aziz millet ve büyük devlet, kanlı 1923 darbesiyle hesaplaşmadan ve helalleşmeden, yeni, terörsüz ve büyük devlet yolunda ilerleyemez..! Bir düdük çalıp yeni, onurlu ve beyaz bir sayfa açılmalıdır..!” (Cumhuriyete çamuristan da diyerek kuruluşu gavurlaşma süreci ilan etti.)
Bu lanetli sözlere AKP’den bir tepki gelmedi. Herhalde “fikir özgürlüğü var bizde” demişlerdir. Aslında bu sözler AKP’ye yabancı değil. Atatürk Cumhuriyetine küfreden bazı isimleri kucaklayan bir AKP iktidarı var. Atatürk’e ayyaş diyen bir de cumhurbaşkanımız.
AKP Osmanlıcı karakterini reddetmiyor. Cumhuriyeti de “reklam arası” gördüklerini unutmayın. İkinci bir Türkiye kuruluşu, kalplerinin derinliklerinde yatıyor.
Şimdi birleştirelim: Türk-Kürt-Arap ittifakı Ortadoğu’yu kapsayacak. Her biri bir devlet olmuş, Arap dünyasını ümmet yapacak bir düşüncenin kendi içlerinde bile bir tohumu dahil yokken... Salt İslam ülkeleri örgütü varken çok farklı görüş ayrılıkları ile dolu.
Tek tartışılan ve ameliyat masasına yatırılan bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Üzerinde de bu ameliyatı nasıl yapmalı, tartışması... (Bir yazı daha perşembeye)