Aman da 1915 Çanakkale Köprüsü aman
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Aman da 1915 Çanakkale Köprüsü aman

12.12.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

1915 Çanakkale Köprüsü’nün son tabliye montaj töreninde konuşan AKP Genel Başkanı Erdoğan, CHP’ye İstanbul Kanalı konusunda çok sert bir tepki göstermiş... “AKP Genel Başkanı” diyorum çünkü yabancı büyükelçilere İstanbul Kanalı konusunda uyarı mektubu gönderen Kılıçdaroğlu’na tepki gösterirken tarafsız bir cumhurbaşkanı “Devletlerde süreklilik esastır. Zaten bunların iktidar yüzü görme imkânları olmayacak. Milletim onlara böyle bir fırsatı vermez” diyemez, dememeli. Çünkü böyle bir tepki ancak iktidar partisinin öfkeli liderinin ağzından çıkabilir.

Bu cümlede, sık sık tekrarladığı “Bu ülkede bunların (yani CHP’nin) bir tek dikili ağacı yoktur” iddiasına gönderme vardır: 

Sevgili milletim. Devletlerde süreklilik esastır. Zaten bunların iktidar yüzü görme imkânları olmayacak. Milletim onlara böyle bir fırsatı vermez. Bu ülkede dikili ağacı olmayan muhalefetin 2023’te iktidarı almak gibi bir imkânları da olmayacak. Dolayısıyla dünyayı bu şekilde tehdit etmek, sürekliliği bir kenara koyarak, buna girmeyin, girerseniz paranızı alamazsanız yaklaşımına girmeleri, devlet yönetiminde ne kadar cahil olduklarını, bu ülkeye ne kadar ihanet içinde olduklarının ifadesidir.” 

***

Bu sözler Cumhuriyetin geçmişini bilen Cumhuriyetin eserlerinin varoluş sürecine tanıklık etmiş olanlara karşı çok ağır bir hakarettir. “Devlette süreklik esastır” diyen birinin, iktidara geldiğinden bu yana sata sata bitiremediği mirası bırakanlara saygı göstermesi gerekmez mi? 

Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nca düzenlenen 10 Kasım anma etkinliğinde partili kimliğiyle konuşuyor: 

Atatürk’ü anmak elbette önemlidir ama asıl olan Atatürk’ü verdiği mücadelenin izini sürerek gerisindeki sebepleri doğru tespit ederek anlamaktır. Dilinden Atatürk’ün ismini düşürmeyen ama onu anlamakta gayret göstermeyen bir kesim hep olmuştur.

Milli iradenin üstünlüğü temeli üzerine bina edilen yeni devletimizin 2 bin yıllık devlet silsilemizin devamı olduğu unutulmamıştır. Milletimiz her tökezlemenin ardından devletine daha güçlü sahip çıkarak dost, düşman herkese göstermiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün görev yaptığı yerler ve ulaşmak istediği yerler size tanıdık gelmiştir. Mustafa Kemal Suriye’de, Libya’da, Kafkas sınırında...

Bize Suriye’de, Libya’da ne işiniz var diyorlar. Hani siz Atatürk’ün izinden gidiyordunuz? Mustafa Kemal, milletimizin istiklal ve istikbal mücadelesi verdiği her yerde bulunmuş ve savaşmıştır.” 

***

Bir Osmanlı zabiti olarak Mustafa Kemal, oralarda vatan topraklarını savunmak için savaşmıştı. Ama sonunda Osmanlı’nın Diyar-ı Rum dediği fakat Hıristiyan Batı’nın Türkiye olarak tanımladığı toprak üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştu. Şimdi Kafkasya, Suriye ve Libya vatan toprakları mı? Değil! O halde Mustafa Kemal Atatürk, sizin eylemleriniz için referans olamaz.

Demek ki, güya “devletin sürekliliği”ni savunan ama ekonomistler dünyası tersini söylerken enflasyonun faizi tetiklediğini iddia eden mantık için her şey mümkün. Türkiye Cumhuriyeti’nin “devamlılık anlayışı” Osmanlı kafasının alışkanlıklarını içermez. “2 bin yıllık devlet silsilesi” diye bir şey yoktur. Cumhuriyet gerçeğiyle çelişen bir fantezidir.

***

Mutlaka ve kuşkusuz bir devlet geleneği vardır. Ancak günümüz siyasetçisi, devletin sürekliliği söz konusu olduğunda Attila’nın, Timur’un, Cengiz’in, Osmanlı’nın değil 1923 Cumhuriyeti’nin devlet geleneğine bağlı olmak zorundadır. Dolayısıyla bir partinin genel başkanı, bir başbakan, bir devlet başkanı Cumhuriyetin yurtta barış, dünyada barış ilkesine aykırı davranamaz; mevcut anayasasının değişmez ilk dört maddesini yok sayamaz; kuvvetler ayrılığını çiğneyemez; mevcut anayasanın 174. maddesinin koruması altında olan “Devrim Yasaları”nı ayaklar altına alamaz; Öğrenim Birliği Yasası’nın 4. maddesinin imam hatip okullarını işaret eden bölümünün (İmamlık ve hatiplik gibi dini hizmetlerin görülmesi için de ayrı okullar açılacaktır) amaçlarını yok sayarak bu okulları laik okulların yerine geçirerek öğretim birliğini sağlayan yasayı çiğnemez. Çiğnerse yasal ve anayasal suç işlemiş olur.

***

Son olarak: Cumhuriyetin harcında akılcılık (rasyonalizm) ve çağdaş bilim vardır; enflasyon konusunda sadece evrensel ekonomi bilimi konuşabilir. Tersini söylemek, İdris Küçükömer ağzıylaTürkiye’de sağ soldadır, sol da sağda demeye benzer.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025