Özdemir İnce

Barış harekâtı için Fetih suresi

11 Ekim 2019 Cuma

Suriye Barış Pınarı Harekâtı çarşamba günü saat 16’da başladı. Keşke sorun Suriye devletiyle yapılacak diplomatik görüşmelerle barış yolunda çözüme bağlansaydı.
Her olayda kendisine önemli bir pay ayırmak peşinde olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Barış Pınarı Harekâtı’nın zaferle sonuçlanması için, perşembe günü sabah namazında yurt genelinde bütün camilerde Fetih suresi okunması ve dua edilmesi talimatı verdi. Dua edilmesi çok doğal ama barış harekâtı adlı bir askeri girişim için Fetih suresinin okunması tam anlamıyla bir skandal!

***

Fetih suresi müşriklere karşı bir savaşla ilgilidir. 16. ayet öyle der: “Ya onlarla çarpışırsınız, yahut onlar Müslüman olurlar.” Türk ordusu dinsizleri Müslümanlaştırmak için mi girdi Suriye’ye. 19, 20 ve 21. ayetlerde “ganimetler”den söz edilir. Türk ordusu ganimet toplamak, yağma için mi gitti Suriye’ye? Harekât karşıtları bu talimattan haberdar olmayacak mı? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

***

“Arap İlkbaharları” konusunda çok yazı yazdım Hürriyet gazetesinde. Biraz anımsayalım:
1-Doğu Bloku’nun dağıtılmasından sonra, dengesiz hareketler yapmaya başlayan Sırbistan, Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkelerde renkli devrimler yaptırıldı. Devleti muazzama ve gizli servisler tarafından Sırbistan, Ukrayna ve Gürcistan’da hükümet darbeleri yaptırıldı. Bu yapılanlara “Renkli Devrimler” adı verildi.
2-Bundan sonra sıra Arap Baharları’na geldi: Fas’ı atlayarak Cezayir, Tunus, Libya, Mısır ve Suriye hedefe alındı. Irak zaten cehennemin şubesi olmuştu. Amaç bu ülkelere demokrasi ve ılımlı (ılık) İslam getirmekti. Ne hikmetse, Suudi Arabistan ve Körfez Emirlikleri hesap dışı bırakılmıştı.

***

Arap ülkelerinin aydınları, yapılan darbelerle teokratik ve despotik rejimlerin yerine aynı türden rejimlerin geldiğini 90- 100 yıldır çok iyi biliyorlar. Laiklik olmadan, din ve devlet ayrılmadan demokrasinin gelemeyeceğini çok iyi biliyorlar artık. Kafalarında 1923-1950 döneminin Türkiye Cumhuriyeti örneği var. Bu nedenle hiçbir gerçek ve bağımsız Arap aydını bu sözde baharları desteklemedi.

***

Despotlar devrildi ama yerlerine bu kez selefi-İslamcı Müslüman Kardeşler (İhvanı Müslimin) yönetimleri geldi. Ancak evdeki hesap Suriye’de çarşıya uymadı. Halk, Esad rejimine karşı değildi. Bunun üzerine, küçük bir muhalif grup ayaklandırıldı; zehirli gazlar, toplu katliamlar iddiaları yayıldı. Sonunda ABD önderliğinde Suriye’ye müdahale edildi. Bunun üzerine İhvancı AKP rejimine gün doğdu. Rejim karşıtı İslamcı çeteler desteklendi. Çünkü araları Esad rejimiyle iyi iken, Suriye İhvancıları lehinde girişimde bulunmuşlar ama kabul görmeyince araları açılmış ve Esad’ın baş düşmanı olmuşlardı.

***

Sanki Osmanlı ordusu Belgrad’ın fethine gidiyor: Yandaş basın vecd içinde. İpe sapa gelmez şeyler yazıyorlar. Bir partinin genel başkanı Yahya Kemal’den fetih dizeleri okuyor. Asker üniformalı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da pek yaman, “Ecdadımızın heybeti ma’rûf-ı cihandır, fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandı!” diye haykırırken, o ecdadın Osmanlı İmparatorluğu’nu batırdığını unutuyor. Dilerim, ecdatlarının yaptığını bunlar ülkemize yapmazlar. Suriye çıkarması reklam spotu değil, can pazarı. Sonunda ekonomik iflas da var. Önemli olan silaha sarılmadan karşı tarafın gözünü korkutmak. Önüne gelen Türkiye’ye küftediyor. Atatürk hayattayken hiçbir devlet adamı ona ve Türkiye’ye kötü söz söyleyemedi. Mussolini densizlik edecek oldu, İnönü, “Söyleyin ona bana çizmemi çektirmesin” dedi. Herif ossaat pıstı.

***

Tezkere, “yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanı’nın belirleyeceği esaslara göre kullanılması”dan söz ediyor. Kimin bu Türkiye’de bulunacak “yabancı silahlı kuvvetler?” Cumhurbaşkanı buna tek başına karar verecekmiş! Böyle bir yetki Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal Paşa’ya bile verilmedi.

***

Gazetelerde gördüm: Dışişleri Bakanı asker üniforması giymiş, gözünde gözlük, başında bere. Ben de ortaokuldayken, askeri okulda okuyan bir arkadaşımın okul üniformasını giyip Mersin’de bisikletle dolaşmıştım!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları