Jean Jaurès’in sosyalizmi
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Jean Jaurès’in sosyalizmi

13.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Jean Jaurès’in sosyalizmi, Marksizmi Fransız devrimci ve cumhuriyetçi geleneklerle harmanlar. Jaurès’in sosyalizmi, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ne ve tarihçisi olduğu Fransız Devrimi’ne sürekli atıflarda bulunması nedeniyle sıklıkla “hümanist” olarak tanımlanmaktadır.

Jean-Pierre Rioux daha da ileri giderek onu “sonsuza dek dindar” ilan eder ve şöyle der: “Yoldaşların ve rahip yiyen masonların karşısında, her zaman odanın kürsüsünden güzellik ve uyum Tanrısına olan inancını dile getirecektir.” [...] Jaurès, sosyalizmin kutsal görevine her zaman inanmış ve ona bağlı kalmıştır. 1910’da milletvekillerinin önünde şöyle haykırdı: “Ben Tanrı sözcüğünün korkuttuğu insanlardan değilim. Yirmi yıl önce, doğa ve Tanrı ve aralarındaki ilişkiler ve dünyanın ve yaşamın dinsel anlamı üzerine yazdım; tek bir satırını bile reddetmediğim, düşüncemin özü olarak kalan bir kitap.”


Jean Jaurès, kapitalist yoğunlaşmanın tehlikesi, değer teorisi ve proleter birliğe duyulan gereksinim düşüncesini Marksizmden aldı. Toplumsal koruma yasalarından yanaydı. Ayrıca gönüllü ve sınırlı kolektifleştirmeyi savundu. Özel mülkiyetin yok edilmesini değil, demokratikleştirilmesini istedi ve Albi İşçi Cam Fabrikası gibi kooperatif hareketlerine önem verdi. Komünist olduğunu ileri sürdü.

Bir sosyalist olan Jaurès, sanayi proletaryasının sefaleti ile burjuvazinin toplumsal duyarsızlığı arasındaki karşıtlığı daima karşı çıkıp kınadı. 19. yüzyılda uzun bir süre, ayrıcalıklarını bencilce savunan burjuvazi, 1884’e kadar grev ve sendikalaşma haklarını yasaklayarak proletaryayı susturmaya yöneldi. Pascal Melka, A fight for Humanity (İnsanlık İçin Bir Kavga) adlı kitabında, Jaurès’in 1894’te, Cumhurbaşkanı Jean Casimir-Perier’e karşı açtığı davada gazeteci Gérault-Richard’ı savunurken bu duruma tanıklık eder.

“Ve siz sözlerimizin şiddeti, suçlamalarımızın gücü karşısında şaşkına dönüyorsunuz! Ama bir düşünün ki biz bir asırlık sessizlik adına konuşuyoruz! Bir düşünün ki yüz yıl önce, bu atölyelerde ve madenlerde, acı çeken, ağızlarını açma ve protesto etmek için, sefalet kokan soluklarını bile dışarı verme hakkı olmadan ölen insanlar vardı: sessiz kaldılar. Sonra cumhuriyetçi özgürlük geldi. Biz onlar adına konuşuyoruz ve bütün bastırılmış inlemeleri ve sıkıştırılmış göğüslerinde yumuşakça haykıran bütün sessiz isyanlar içimizde titreşiyor ve o, çok uzun süre beklemiş ve her zaman bastıramayacağınız bir öfke çığlığıyla içimizden fışkırıyor.”

Jean Jaurès, sosyalizme geçişi parlamento cumhuriyeti bağlamında tasarladı. Ancak Fransız cumhuriyetçi geleneklerine bağlıydı, bölgesel dillerin öğretimi konusundaki düşünceleri onun bir merkezci olmadığını gösterir.

Tarihçi Michel Winock şöyle yazıyor: “Dikkat çekici olan, bütün görüşlere saygı göstermesidir. O bir mezhepçi değildi. Örneğin, insan ve yurttaş hakları konusunda Marksistler, bunların biçimsel haklar olduğunu, gerçek motivasyonlarının burjuvazinin çıkarlarının savunulmasını örten bir maske olduğunu söylerler. Bu, Jaurès’in görüşü değildir.” Dreyfus olayı sırasında, sosyalist ve Marksist Jules Guesde, proletaryanın bir burjuvayı savunma görevi olmadığına inanırken Jean Jaurès kendini davasına adadı ve şöyle yazdı: “Sosyalizm içinde kalmak için kendimizi insanlıktan uzaklaştırmamız gerekmiyor.” Muhafazakâr sağ, “Fiche des fiches” olayına onu da katmaya çalışsa da Jean Jaurès’i etkileyememiş ve masonluk konusunda pek bir tavır almamıştı. Marcel Sembat’ın Büyük Doğu (Orient) Düzeni Kurulu’na yeni seçildiğinde komünistlerin gazetesi L’Humanité1 dışlamaya çalışırken Jaurès’in destekçileri (Auguste Delpech ve Arthur Groussier gibi tanınmış Masonlar) bu çabayı 1906’daki SFIO Kongresi’nde geçersiz kıldı. Birkaç ay sonra Marcel Sembat ve Adrien Meslier, L’Humanité için bir mali destek gecesi düzenlediğinde toplumsal duyarlılık ona minnettardı.

Armand Fallières’in 1906’da Fransa cumhurbaşkanı seçilmesiyle ölüm cezalarında bir değişiklik yapıldı. Ateşli bir kölelik karşıtı olan Armand Fallières, 1906’da otomatik af sistemini kurmuştu. Bu bağlamda, Clemenceau hükümetinde adalet bakanı olan Aristide Briand, 1908’de ölüm cezasının kaldırılması da dahil olmak üzere yargı sistemini yeniden düzenlemek için Temsilciler Meclisi’ne bir yasa tasarısı sundu. Jean Jaurès, 18 Kasım günü, “yararsız ve iğrenç” olarak tanımladığı ölüm cezasının kaldırılması çağrısında bulunmak için Meclis’te konuşma yaptı. Bu konuda üç kanıtı vardı. Bu ceza Hıristiyan inancıyla, cumhuriyetçi devrimin ruhuyla ve devletin rolü ve “suçtaki toplumsal sorumlulukları”. Yasa tasarısı sonunda reddedildi ve Fransa’da ölüm cezasının kaldırılması ancak 1981 yılında yürürlüğe girebildi.

---

1 Fransız İşçi Enternasyonali Partisi

İlgili Konular: #yargı #Suç

Yazarın Son Yazıları

Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025