Kız oğlan kız ama altı aylık gebe
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Kız oğlan kız ama altı aylık gebe

11.10.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Böyük Türk milliyetçisi Bay Devlet Bahçeli Anayasa Mahkemesi’nden bıkmış, yerine Osmanlı müessesesi Divanıâli kurulmasını arzu ediyormuş. Bu arzunun Reis-i Cumhur Hazretleri tarafından hararetle desteklendiğini gazetelerde okudum. Bu “olay”ın biçim ve amacını ameliyat etmeden önce, dilbilimsel ve semantik bir operasyon yapacağım. İzninizle!

***

Osmanlıca yani Arapça “Divan” sözcüğü dilimizde “Meclis” ve “mahkeme” anlamına gelir. Başka anlamları da vardır.

Osmanlıca  “Âli” sözcüğü dilimizde “yüksek” ve “yüce” anlamına gelmektedir. Bu durumda “Divanıâli”nin anlamı “Yüce Divan”, “Yüksek Mahkeme” ve “Yüceler Meclisi” anlamlarına gelmektedir. Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan’ı da kapsayan (içeren) bir Yüksek Mahkeme’dir. Her durum ve anlamda bir Danışma Kurulu olmayıp yüce ve yüksek bir mahkemedir.

Osmanlı’nın “Divanıâli”si, günümüz Anayasa Mahkemesi’nin işlevlerinden bir olan Yüce Divanı’ndan başka bir şey değil.

***

O dönemin bakanlarını, Yargıtay, Danıştay üyelerini ve Cumhuriyet başsavcısını, görevlerinden doğacak suçlardan ötürü yargılamak için Yargıtay’la Danıştay üyelerinden kurulan olağanüstü mahkeme, Yüce Divan anlamına gelmektedir.

1876 Kanuni Esasi’de bu kurum, Divanıâli adını taşımaktaydı. Kanunu Esasi’nin 31. maddesine göre, gerek duyulduğu zamanlarda ve padişah iradesiyle toplanırdı. “İtham dairesi” ve “hüküm divanı” adlı iki ayrı organdan ve 30 üyeden oluşmaktaydı (madde 92). 10 üyesi Ayan’dan, 10 üyesi Şûrayı Devlet’ten, 10 üyesi de temyiz ve istinat mahkemelerinden kurayla seçilirdi. Her 10 üyeden üçü bir araya gelerek 9 kişilik itham dairesini oluşturur, bu daire dava edilen yüksek düzeyli görevlinin yargılanmasına gerek olup olmadığına karar verirdi. Öteki üyelerden oluşan hüküm divanı ise yargılama işini yürütürdü. 

***

1924 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda da yer alan Divanıâli, 61. madde ile icra vekillerini (bakanlar), Danıştay ve Yargıtay başkanlarıyla üyelerini, Cumhuriyet başsavcısını yargılayacak biçimde yeniden düzenlendi; divanı oluşturma yetkisi, 67. madde ile TBMM’ye verildi. Divanıâli için Temyiz Mahkemesi’nden (Yargıtay) 11, Şûrayı Devlet’ten (Danıştay) de 10 olmak üzere 21 üye seçilir, bunlardan 15’i asil üye, 6’sı yedek üye görevi görürdü.

Divanıâli, 1924 Anayasası’nda 1945 yılında yapılan düzenleme ile “Yüce Divan” adını aldı.

Görev, 1961 (madde 147) ve 1982 (madde 148) anayasalarında Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’ne verildi.

***

Dikkat ederseniz, hükümet darbesi yapmış iki ihtilal lideri gibi Türkiye’yi anayasasızlaştıran R.T.Erdoğan ve Devlet Bahçeli ikilisi, Yasama’nın (TBMM) çıkardığı yasalar (kanunlar) ile Cumhurbaşkanlığı’nın “Tek Adam” kararnamelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesini istememektedir. Bu yetki elinden alınırsa Anayasa Mahkemesi, Osmanlı’nın ve 1924 Anayasası’nın basit yüksek mahkemesine dönüşecektir. İğdiş olur! Böylece ÜÇ KUVVET’ten biri olan Yargı, Yasama’yı (TBMM ve Cumhurbaşkanlığı’nı) denetleme gücünden yoksun kalacaktır. Ama asıl amaç, günümüz Cumhurbaşkanı’nı denetim dışına almak, devlet yönetimini bir tür teokratik monarşiye dönüştürmektir. Anayasalı demokratik rejim içinde teokratik bir monarşi: Kız oğlan kız ama altı aylık gebe.

AKP ve MHP, demokrasi ağacının yapraklarını yiyen tırtıllara, çekirgelere benziyor.

***

Bir ülkenin anayasası, devletin bütün kurum, kuruluş ve makamlarının üzerindedir. Çünkü anayasa, bir devletin bütün varoluş nedenlerini ve eylemlerini kapsar. Bir ülkede anayasa ya vardır ya da yoktur: “Kız oğlan kız ama altı aylık gebe” asparagası olamaz! Olmaz ama AKP ve MHP iktidarında halkımız anayasa ve devletten yoksun kalmış durumdadır. Bu durumun tanımlamasını günümüzün acar siyasetbilimcilerine bırakmaktayım.

Bir ülkede anayasa rafa kaldırılmış ya da kötürüm ise (bir devlet anayasasızlaştırılıyor ve kötürümleştiriliyor ise) devlet ve mülkü oligarklar mafyasının ve despotların eline geçer. 

***

Kızlık (bekâret) zarı dikilir ama bozulan anayasal düzen tamir edilemez!

Yazarın Son Yazıları

Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025