Laik Cumhuriyet sürekli devrimdir
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Laik Cumhuriyet sürekli devrimdir

01.11.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Müslüman dünyası neredeyse 800 yıldır çağına ayak uyduramıyor. Suç kimde? Kendisinde mi yoksa onu beklemeyip durmadan ileri giden Müslüman olmayan dünyada mı? Hıristiyan dünyayı saymıyorum, Japonya ve Çin’i de saymıyorum, Hindistan bile Müslüman dünyasına birkaç tur bindirmiş durumda. Hıristiyan Latin Amerika gerçek demokrasiyi bulduğu gün tazı gibi ileri fırlayacak. Bu dediğim nasıl olacak? Bunu ekonomistler çok iyi biliyor. Benim bildiğim şu: Gerçek demokrasiyi buldukları gün her türlü emperyalizme karşı aşılanacaklar.

Güney Amerika örneğinde görüldüğü gibi sorunun kaynağı demokrasi. Demokrasiye engel ise teokrasi ve çağdışı despotik düzenler. Ancak Hıristiyan dünyasında Hıristiyancı ya da Hıristiyanlıkçı siyasal partiler yok. Hıristiyan Demokrat partilerin Hıristiyanlığı tabeladan başka bir şey değildir. Onlar da laik partilerdir. Çağdaş demokratik monarşiler de elbette var: İngiltere, İspanya, Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç... Onlar da laik partiler! Geriye atipik olarak Rusya kalıyor: Otoriter ama laik bir rejimi var. Laik olduğu için gelecekte demokrasiyi bulabilir.

Müslüman dünya ise laik değil, monarşik ve otoriter rejimlerle yönetiliyor. Müslüman mahallede monarşik (saltanatlı) düzenler yakın ya da uzak gelecekte iç ve dış itkilerle yıkılabilir ama yerlerine demokratik değil otoriter teokratik düzenler kurulur. Geriye teokrasilerin yıkılıp yerlerine demokratik düzenlerin kurulması kalıyor. Bu mümkün mü? Teokratik düzenin yerine laik düzen gelmeden demokrasi mümkün değil. Bu gerçekleşmedikçe Müslüman dünya ile Müslüman olmayan dünya arasındaki mevcut makas açısı giderek büyüyecek ve bu dünya giderek daha da geri kalacak ama paraya çevrilen doğal kaynaklar var oldukça bu toplumlar teknolojik ürünleri satın almayı sürdürecekler ama her gün çağcıl ve çağdaş dünya karşısında akıl ve ruh sağlıklarını yitirecekler. Çünkü bilim, özgür düşünce, sanatlar, özgür ve bağımsız birey kaynakları dumura uğramış, iğdiş edilmiş durumda. Bir de kadın ve çocukların içinde bulunduğu bataklık var ve olmayan insan hakları!

Müslüman dünyada, bir zamanlar, tek bir istisna vardı: Türkiye Cumhuriyeti! Bu istisnalık durum AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana her gün toprak kaybetmekte. AKP iktidarda kaldığı sürede Cumhuriyet bu ayrıcalığını tamamen yitirebilir mi? Sanmam, çünkü laikliğin koruyucu DNA’sı Cumhuriyetin damarlarına, beyin hücrelerine yerleşmiş durumda. İslamcı partiler hükümet olsalar da dinin dogmalarını anayasaya yazamazlar. Böyle olduğu için de ele geçirdikleri her şeyin maddi ve manevi bakımdan ırzına geçiyorlar. Akılları başlarında değil ceplerinde, işkembe organlarında. Tıpkı öteki Müslüman ülkelerde olduğu gibi. Bizimkilerin hiç olmazsa nefisleri ölülere karşı uyanmıyor. Belki de şimdilik!

Ben Cumhuriyetin has ve turfanda ürünüyüm: 1943’te ilkokula başladım, liseyi 1956’da, yükseköğrenimi 1960 yılında bitirdim. Yükseköğrenimi kız erkek karışık yatılı okudum. Yemin ederim ki öğretmenlerin ilkokulda, ortaokulda, lisede kız ya da erkek öğrencilerin birine sarkıntılık ettiğini, bu nedenle hapse mahkûm edildiğini duymadım, mahkûm edildiğine tanık olmadım. Köy Enstitülerinin helalarında cenin bulunduğu kanıtlanmamış iftiralardır. Bu iftiraları atanlar günümüz tacizlerinin, ırz düşmanlarının atalarıdır. Bizim dönemimizde böyle rezillikler olmuyordu çünkü Cumhuriyet toplumu açık toplumdu, günümüzde olan sapkınlıkların gözünü oyardı.

İlk, orta ve lisede sıralara kızlarla oturdum. Bazen iki kızın arasına. Hepsi ana bir, baba bir kız kardeşlerim gibiydi. Yükseköğrenimde de Aysel adlı bir kardeşle birlikte oturduk. Birlikte Fransızca öğretmeni olduk. Diploma aldıktan sonra kurada ben Yozgat Lisesi’ni çektim, Aysel Sandıklı Ortaokulu’nu. “Sen nasılsa askere gideceksin yerlerimizi değişelim” dedi. Değiştik.

Cumhuriyetten önce kızlarımız 14-15 yaşına gelince evlendirilmek üzere okuldan alınırdı. Cumhuriyet bu geleneğe son vererek kızlarımızı özgürleştirdi. Kadın özgürleştikçe Cumhuriyet gürbüzleşti, temelleri toplumun beyin ve ruhunda daha da derinlere indi. Cumhuriyetimiz 1950’den sonra karşıdevrim partilerinin saldırısına uğradı ama saldırıya uğradıkça güçlendi.

Din dogmalarıyla yönetilen toplumlar gelecekte çağa uyumsuzlukları yüzünden, toptan çıldıracaklar. Üzerlerine çağımızın bilim bombaları düşecek. Türkiye ancak Cumhuriyet Devrimlerinin korucuyu zırhı sayesinde insanlık yolunda kendini koruyabilir.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025