Osmanlı’nın idam ettiği Suudi emiri
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Osmanlı’nın idam ettiği Suudi emiri

02.01.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Vikipedi Özgür Ansiklopedi’den aktarıyorum: Adı Abdullah bin Suud. Diriye’nin Vahhabi emiri. Hüküm süresi 1814-1818. Ölümü 17 Aralık 1818.

“Diriye Emirliği veya İlk Suudi Devleti, 1744 yılında (Hicri 1157) kuruldu. Şeyh Muhammed bin Abdülvahhab, Diriye’ye yerleştiğinde Diriye Prensi Muhammed bin Suud Abdülvahhab’ın davasını desteklemeye ve benimsemeye hazırdı.

Suudi Arabistan Krallığı’nın kraliyet ailesi ve onun müttefikleri Arabistan’da egemen devlet olmak için ayaklandılar. İlkin Necd’i zapt ettiler. Daha sonra etkilerini Kuveyt’in doğu kıyısından aşağı Umman sınırına kadar genişlettiler. Suudiler daha sonra doğuya yönelerek sınırlarını Asir’in tepelerine kadar genişlettiler.

Daha sonra Vahhabi kuvvetleri Irak ve Suriye vilayetlerine de hücum etmeye başladı. 1801’de bu saldırılar Şiilerin kutsal mekânı Kerbela’yı yağmalamalarıyla doruğa çıktı. 1802 yılında Vahhabiler İslamın iki kutsal şehri Mekke ve Medine’yi de alarak Hicaz bölgesinin denetimini ele geçirdi. Özellikle bu son olaylar Osmanlı İmparatorluğu’nun itibarını sarsacak nitelikteydi; zira Osmanlı Devleti bu iki kutsal şehir üzerinde 1517’den beri hükümranlığını kesintisiz sürdürmekteydi.

Bu iki şehrin de düşmesiyle Osmanlı Devleti harekete geçti. Dönemin padişahı II. Mahmut, Vahhabileri yok etme görevini Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya verdi. Mehmet Ali Paşa, oğlu Tosun Paşa komutasındaki güçlü bir piyade ordusunu denizyoluyla Hicaz’a gönderdi.

İlk aşamada 1813’te Mekke, Medine ve Cidde zapt edildi. Mehmet Ali Paşa, gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra diğer oğlu İbrahim Paşa komutasındaki ordusunu Arabistan’ın kalbi olan Necid’e gönderdi.

İbrahim Paşa, rotası üzerindeki bütün şehirleri fethetti ve Aralık 1817’de Suudi başkenti Diriye’ye ulaşarak kenti kuşattı. Birkaç aylık kuşatmadan sonra kent teslim oldu. İbrahim Paşa fethedilen başkenti yerle bir etti, daha sonra pek çok Suud ve Vahhabi kabile üyesini gemilerle Mısır’a ve İstanbul’a gönderdi. Son Suudi İmamı Abdullah bin Suud burada idam edildi. Kesik başı boğazın sularına atıldı. Böylece İlk Suudi Devleti tarihe karıştı. Fakat Vahhabilik ve Suud kabilesinin geride kalanları 1824’te daha zayıf olan Necid Emirliği’ni kurdularsa da bu devlet de Osmanlıların müttefiki Er Reşit Emirliği tarafından 1891 yılında ortadan kaldırıldı. 1902’de kurulan üçüncü devlet olan Suudi Arabistan ise bugün hâlâ devam etmektedir.”

Suudi Arabistan hanedanının bu trajik olayı unutması mümkün mü? Bu yetmezmiş gibi Atatürk’ün laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak bu krallığı sürekli tehdit etmesi az bir şey mi?

Osmanlı, Arabistan çöllerini ve kabilelerini casus Lawrence ve Birinci Dünya Savaşı dolaylarında Arap krallarına danışmanlık yapan Gertrude Bell1 kadar bilmiyordu. Arapların kendisinden nefret etmesini umursamıyor sadece boyun eğmelerini bekliyordu.

Tarih çok belalı bir bütündür. Bilmeyeni alır ayaklarının altında ezer. AKP ve Başyüce’nin Suudi Arabistan Krallığı’nı iki de bir “kardeş ülke” ilan etmesinin bu tarihi geçmiş karşısında hiçbir hükmü yoktur. Kralının Osmanlı tarafından idam edilmesini sineye çekti diyelim (böyle bir şey mümkün değil) ama Atatürk’ü ve onun kurduğu devletin anayasasının 2. ve 4. maddesini asla kabul edemez.

Dikkat ederseniz, bu iki devlet arasında ödün veren sadece AKP hükümetleridir. Bugüne kadar da hiçbir Suudi Kralı, Anıtkabir’e gitmedi. Kral Salman da 2016 yılında yaptığı ziyarette Anıtkabir’i ziyaret etmemiştir. Ülkemizin kurucusu Atatürk’e olan karşıtlığıyla bilinen kralın Anıtkabir’i ziyaret etmemesi ülkemize hakaret değil midir? Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmi ziyaret için Ankara’da bulunan krala devlet nişanı verdi. Ancak bu kral da kendisine verilen onura karşın Anıtkabir’e gitmedi. Peki Süper Kupa maçını bu adamların ülkesinde oynamak ahmaklık değil mi?

1 Janet Wallach, Çöl Kraliçesi, Can Yayınları.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025