Yabancı istilası ve entegrasyon
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Yabancı istilası ve entegrasyon

21.06.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

 

Hürriyet gazetesinde (2000-2012) ana gazetenin yanı sıra değerli dostum Ertuğ Karakullukçu tarafından yönetilen Avrupa baskısında da özel yazılar yazardım. Bu nedenle sık sık Almanya ve Belçika’ya gider durumun vaziyetine bakar ve izlerdim. 2000-2003 yıllarında Berlin büyükelçimiz Osman Korutürk idi. Bana çok yardımcı olmuştur. İlgilendiğim konularda bana bilgi ve belge verirdi. Anlatacağım olay Osman Korutürk döneminde olmuştu. Demek ki 2000-2003 yılları arasında.

Belirtiğim yıllar arasında bir gün Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Bonn kentinde eyaletin eğitim bakanının özel bir toplantısına katıldım. Bakan (kadın) yabancı işçilerin entegrasyonundaki (bütünleşmesindeki) başarısızlığı yabancı işçilere yükler görünüyordu. Konuşması bitince konuyu Türkiye vatandaşı işçileri örnek vererek konuştum: Ev sahibi Almanlar çalıştıracakları kişileri çok sıkı sağlık taramasından geçiriyorlar, seçilenler Sirkeci Gar’ından törenle gönderiliyorlardı. Almanya’da iner inmez kışlaya benzer “heim”lara tıkılıyorlardı. Tam anlamıyla esir kamplarına benzer bir hayat.

Bakana bunları söyledim ve ekledim: Entegrasyonun en önemli öğesi dildir. Ama siz yabancı işçilere dilinizi öğretmediniz, onlar kendi gayretleriyle Tarzan Almancası öğrendiler. İletişim olanakları çoğunlukla mektuplardı. Bu durumda dilinizi kolayca öğrenebilirlerdi. Şimdi artık iş işten geçti, televizyonlar var, cep telefonları var. Torunlar nenelerine telefon açıp içli köftenin nasıl yapıldığını soruyorlar.

Bu girişi ülkemizin başına bela olmuş yabancı (belli bir sıfatları yok) getirmek için yaptım: Yurtdışında yaşayan 6.5 milyonu aşkın vatandaşımızın yaklaşık 5.5 milyonu Batı Avrupa ülkelerine yerleşmiş bulunmaktadır. Demek ki 1960-2024 arasında, toplam olarak 64 yılda 7 milyona yakın Türk yerleşmiş.

Oysa İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 9 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 4 bin 894 kişi azalarak toplam 3 milyon 115 bin 536 kişi olmuş. 

Bunlar kayıt altına alınmış Suriyeliler. Peki kayıt altına alınmayanlar ne kadar?

29.04.2011 tarihinde bir grup Suriyelinin Hatay ili Yayladağı ilçesine doğru hareketlenmesi Suriye’den Türkiye’ye yönelik ilk toplu nüfus hareketi olmuştu.

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın iddialarına göre Türkiye’deki Suriyeli sayısı Temmuz 2022 itibarıyla kayıtsız olanlarla birlikte 5.3 milyon kişi olup bunların 1 milyon 476 bin 368 kişisi Türk vatandaşlığı almıştır. Neden? 9 Kasım 2023 tarihinde içişleri bakanı düzenli göçmen sayısının 4 milyon 643 bin 986 olduğu açıklanmıştır. Son 20 yılda Türkiye Nasrettin Hoca’nın türbesine dönüştüğüne göre peki düzensizler ne kadar? Belki de yasadışı konukların sayısı yasal olarak bulunanlar kadardır! Vatandaş yapılanlar Türkçe sınavından geçtiler mi? Sanmam! Durum böyle ise yandık ki ne yandık! Bir de Suriyeli erkeklerin dölleme yeteneğini ve kadınlarının doğurma hızını düşününce yanıp kebap olduk. Kimseyi iğdiş edemezsin!

Durumun vaziyeti pek vahim! Hemen önlem almak gerekir! Yapılacak işlerden ilki Tevhidi Tedrisat Kanunu gereği Suriyelilerin açtığı Arap dilli okulların kapatılması ve öğrenim dilinin Türkçe olması. Bu nasıl olacak? Arapça okulları kapatmaktan başka çare yok. Kapatılmaz ise Kürt kökenli vatandaşlarımız Kürtçenin öğretim dili olduğu okullar istemekte haklı olurlar. Anayasa ve yasaya göre Türkiye’de öğrenim, özel koşullu okullar dışında Türkçe yapılır. Ancak Arapçaya özel durum hakkı verilemez.

Hiçbir dil kutsal değildir. Bu konuyla ilgili olarak eski yazılarımdan birinden alıntı yapacağım:

“12 Eylül’ün hemen sonrası Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenciyiz... Bir gün ders sonrası amfiyi terk edip tuvalete gittiğimde alt sınıflardan yeni öğrenciler öğrendiklerini bir hevesle pisuvar başında işerlerken tekrarlıyorlardı. O sırada içeri giren üst sınıftan abileri büyük bir hışımla çıkıştı: ‘İşerken Arapça konuşmaya utanmıyor musunuz?’

Ya da koridorlarda amfi önlerinde beklerken kitaplarının üzerine oturan öğrencileri kaldırıp Arapça kitabın üzerine oturulamaz gibi düşünceleri olan ve orada okuyan çoğu öğrenciyi yönlendiren imam hatipli arkadaşlarımız vardı...”

Ben Araplara sordum: Helada konuşmaktan başka yalelli de söyleyip ıslık da çalıyorlarmış; Kuran dışında bütün kitapların üzerine oturuyorlarmış.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025