İktidarın asli görevi
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

İktidarın asli görevi

15.10.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ankara katliamında iki intihar bombacısının kimlikleri belirlendi. Çıkan sonuç kimse için şaşırtıcı değil. 100’e yakın insanı katledenlerden biri Yunus Emre Alagöz. Kim bu Yunus Emre Alagöz?
Suruç katliamını gerçekleştiren Abdürrahim Alagöz’ün kardeşi.
Suruç katliamından bu yana ismi, cismi, resmi herkese malum olan ve aranan biri.
Diğer intihar bombacısı kim? Ömer Deniz Dündar.
Onun da ismine gazete arşivlerinden aşinayız.
2013’ün Eylül ayında Radikal gazetesinde Ömer Deniz Dündar’ın babasıyla bir röportaj yapılmış. Baba, oğlunu kurtarmak için çırpınırken şunları söylüyor:
“Bir gün çocuklarım evi arayıp Suriye’de olduklarını ve savaştıklarını söyledi. Cihat için gittiklerini ve peşlerine düşmememi söylediler. Emniyet’e başvurup durumu anlattım. Ancak Emniyet çocukların reşit olduğunu belirterek karışmadı.”
Ömer Deniz Dündar, Suriye’den Adıyaman’a dönünce ne olmuş. Babası anlatıyor:
“Ben oğlumu Emniyet’e şikâyet ettim. Emniyet’e, ‘bunu alın cezaevine atın’ dedim. İfadesi alındıktan sonra oğlum serbest bırakıldı.”
Bir de bu iki intihar bombacısının arkadaşı Orhan Gönder var. HDP Diyarbakır mitingine bomba koyduğu gerekçesiyle tutuklu. Gönder’in annesi, oğlu IŞİD’e katılınca her yere başvurmuş. Hatta, il kongresine gelen Başbakan Davutoğlu’yla bile görüşmüş. Başbakan kendisine “Senin oğlun için MİT’e talimat verdim” demiş.
Bir başkası ise eşinin de oğluyla beraber Suriye’ye geçtiğini söyleyince, Başbakan “İyi ki beraber gitmişler, birbirlerine destek olurlar” diye karşılık vermiş.
Bu ifadeleri CHP’nin Orhan Gönder’in ailesiyle görüşüp hazırladığı ve yalanlanmamış bir rapor sayesinde biliyoruz.
Yani üçü intihar bombacısı, dört bombacı var. Hepsi, Adıyaman’dan arkadaş. Bunlardan ikisi kardeş. Aileleri Başbakan’a kadar devletin ilgili birimlerini defalarca çocukları konusunda uyarmış.
Adıyaman’da bir çay ocağında örgütlenen gençler Suriye’de cihatçı gruplara katılıyor. Sınırı rahatlıkla geçerek kamplarda eğitim görüyor. Türkiye’ye girip çıkıyorlar. Başbakan dahil herkes defalarca uyarılıyor. Ama bu dörtlü memleketin gördüğü en büyük bomba eylemlerini gerçekleştirebiliyor.
Sadece güvenlik zafiyetiyle açıklanamayacak bir tabloyla karşı karşıyayız.
MİT’e talimat verdim diyen Başbakan da, MİT de,
İntihar bombacılarının ifadesini alıp onları serbest bırakmakla yetinen Emniyet de,
Suruç araştırılsın diye verilen önergeyi reddeden AKP’li ve MHP’li milletvekilleri de bu tabloda pay sahibi.
Suruç’tan sonra CHP’nin Adıyaman raporunu yazanlardan Veli Ağbaba, ağustos ayının başında Cumhuriyet’e şunları söylemiş:
“Orada gördüğümüz manzaranın özeti şu; devletin bu konuda iyi niyetli bir zafiyeti söz konusu değil; tam tersine tam bir koruma ve kollama var. Katılımlar resmen teşvik ediliyor (…) Türkiye’de Suruç’ta yaşanan katliamdan daha beter olaylar yaşanabilir.”
Yaşandı da.
İntihar bombacılarının aileleri uyarıyor, ana muhalefet partisi uyarıyor, gazeteciler uyarıyor.
Ama yine de bir çay ocağından çıkan dört kişi devleti sürekli alt ediyor.
Bu olan bitenin hukuki ve siyasi hesabı sorulamazsa, nasıl Diyarbakır’dan sonra Suruç, Suruç’tan sonra Ankara engellenemediyse, Ankara’dan sonra bir başka saldırı da engellenemez.
İktidar, muhalefeti suçlayacağına, bombacıların ailelerinin Başbakan’ı bizzat uyarmasına rağmen patlamaları neden önleyemediğini izah etmeli.
Bu bir dilek değil, bu iktidarın asli görevi.

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018