Bir şeyler oluyor. Öyle yavaş yavaş değil hem de. Gümbür gümbür. Belli ki büyük bir uluslararası yeniden yapılanmanın eşiğindeyiz. ABD Başkanı Trump, yönetime gelir gelmez küresel oyun tahtasını da sallamaya başladı. Taşlar bakalım yeni yerlerine nasıl oturacak? Roller yeniden dağılacak? Bakalım Türkiye’nin payına ne düşecek? Ne karşılığında? Ya da neler elden gidecek?
Aslında oyun tahtasının belki gerçekten sallanması gerekiyor. Neden hâlâ İsrail-Filistin çatışmasından bahsediyoruz? Neden İsrail’in doğuşundan 75 yıl sonra hâlâ Filistinli mülteciler var? Neden Ukrayna savaşı sadece bir yıpratma savaşı olarak sürüyor? Neden gelir eşitsizliği sürekli artıyor? Neden BM, NATO gibi uluslararası kurumlar büyük insani krizlerde harekete geçmekte ve çözümler üretmekte başarısızlar? Neden evrensel değerler aşınıyor? Neden toplumların siyasilere ve demokrasiye olan inançları azalıyor?
Ama sallayan Trump gibi biri olunca işin rengi de değişiyor tabii. Toplumların giderek güçsüzleştiği, demokrasilerin zayıfladığı bir dönemde, en güçlü olanın dünyayı yeniden şekillendirme arzusu... İki yıl içinde ABD’nin Grönland’ı aldığı, Putin’in Ukrayna’da istediğini yaptığı, Netanyahu’nun Gazze’de, Ortadoğu’da serbest dolaştığı, Şi’nin Tayvan’da istediğini yaptığı bir durumla karşılaşır mıyız?
Ya Avrupa Birliği?
Biden’ın “Amerika geri döndü” açıklamasından çok değil, dört yıl sonra, Avrupalılar ABD’nin transatlantizmi ve savunduğu her şeyi terk ettiğini görüyor. Trump’ın Amerika’sı yalnızca liberal Batı’nın düşmanlarıyla anlaşmalar yapmıyor. Aynı zamanda Batı içindeki, antidemokratik güçleri de açıkça destekliyor. Geçtiğimiz iki hafta Avrupa Birliği için hayli zordu. Ukrayna’nın barış sürecinde Avrupa’yı dışlaması, Münih’te düzenlenen güvenlik zirvesinde Avrupa demokrasisine yöneltilen eleştiriler; Almanya seçimlerinin hemen öncesinde aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) Partisi’ne verilen açık destek...
Başkan Trump bu haftaki kabine toplantısında da AB hakkında sert ifadeler kullandı. Blokun “ABD’yi kazıklamak için kurulduğunu” söyledi. Ardından Avrupa’ya yüzde 25 gümrük vergisi uygulamaya hazırlandığını açıkladı. Bir anda bu kadarını beklemeyen Avrupa şaşkın ve endişeli. Dedik ya söz konusu Trump olunca ipin ucunun nereye kadar uzayacağını öngörmek kolay değil. Ama şurası bir gerçek ki ABD’nin yeni yüzü Avrupa liderlerini rehavetlerinden çıkardı. Savunma harcamalarını artırmak ve ABD’ye olan bağımlılıklarını azaltmak için bir araya gelmeleri gerektiği konusunda anlaştılar. Başarabilirler mi? ABD dışında yeni stratejik ortaklıklara kapılar açılır mı? ABD’nin tehdit ettiği Kanada, Çin, Meksika örneğin?
Ya biz? Türkiye? ABD’nin emir eri mi olacağız, zaman zaman tetikçisi? Ya da ne?
Zor, sancılı bir dönemden geçiyoruz. Geçeceğiz. Ne kadar süreceği ise belirsiz. Gelişmeleri iyi takip etmek, doğru okumak önemli.