Kiralarda yüzde 25 sınırlaması ve ekonomi politikalarının gölgesinde bir gelecek arayışı
Sadık Çelik
Son Köşe Yazıları

Kiralarda yüzde 25 sınırlaması ve ekonomi politikalarının gölgesinde bir gelecek arayışı

09.03.2024 13:02
Güncellenme:
Takip Et:

Bu sene de emlak piyasasının enflasyonist roller coaster'ında yerlerimizi aldık. 

Ankara ve İstanbul, dünya çapında konut fiyatlarındaki artış yarışında zirveye oturdu. Uluslararası emlak danışmanlık şirketi Knight Frank'in raporuna göre, başkentimiz, yüzde 102,7'lik bir sıçrama ile tüm dünyayı geride bıraktı. 

İstanbul ise yüzde 77,6 ile Ankara’yı takip ediyor. 

Bu rakamlar, Dubai’deki konut fiyatlarının yüzde 18'lik "mütevazı" artışının yanında hayli iddialı…

Yüksek enflasyon ve arz yetersizliği gibi sorunlar, konut krizinin temelini oluşturuyor. 

Avrupa'daki konut piyasası ise adeta tersine işliyor. Örneğin konut fiyatlarında Stockholm'de yüzde 12, Frankfurt'ta ise yüzde 10 düşüş yaşanmış. 

Sonuç olarak Ankara ve İstanbul'daki ev fiyatlarının yıldızlar arası bir yolculuğa çıkması, halkımızın konut sahibi olma hayallerini adeta bir fantastik roman kurgusuna dönüştürüyor. 

Artık konut piyasası sadece finansal bir pazar olmaktan çıkıp, toplumsal eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin çarpıcı bir başka göstergesi haline geliyor. 

Peki ya kiralarda durum nedir?

Hükümet tarafından konan yüzde 25’lik kira artışı sınırlaması, hem kiracıların hem de ev sahiplerinin kaderini bir nevi mühürlüyor. 

Herkes kendine göre bir çözüm yolu bulmaya çalışıyor. Kimi hukukun sınırlarını zorlayarak kiracısına “Ya söylediğim rakamı kabul et ya da çık!” derken diğerleri yasal sınırlar içinde hareket etmeye çalışıyor. 

Fırsatçılık, “kısa günün kârı” peşinde koşmak, her iki taraf için de geçerli bir strateji haline gelmiş durumda. Bu fırsatçılığın bir yansıması olarak, aynı binada bile kiralar arasında uçurum olabileceğine dair çarpıcı örneklerle karşılaşıyoruz.

Bir dava açıldığında mahkeme, üç yıl sonraya gün verebiliyor. Bu uzun süreçler, çözüm arayışındaki bireyleri daha da çaresiz bırakıyor. Adaletin gecikmesi, “adaletin inkarı” anlamına geliyor ve bu, toplumsal çatışmanın körüklenmesine neden oluyor.

Hukukun ve yasaların büyük oranda kiracının yanında durduğunu söylemek mümkün. Halbuki sadece kiracılar değil, adil bir gelir umudu içinde olan mal sahipleri de zor durumda. 

Sağlıklı bir toplumda, barınma hakkının korunması, sadakacılık anlayışından uzak bir sosyal devletin görevi olmalı. Ancak ülkemizde, bu hak çoğunlukla "mal sahibi tarafından kiracının korunması" olarak algılanıyor, bu da tüm dengeyi kaydırıyor.

Kiracının adeta malın ortağı haline gelmesi, sınırların aşıldığı bir durum yaratıyor. "Çökme, yerleşme" politikaları üzerine kurulu bir sistem, hukukun işlememesine ve adaletsizliğin her yere yayılmasına neden oluyor. 

Yüzde 25 kira artış sınırlaması, özellikle yüzde 100'e varan enflasyon oranlarıyla karşılaştırıldığında, adil bir çözüm olmanın çok uzağına düşüyor. "Kiralarda sınırlama yaparak çözüme ulaşalım" mantığı, gerçekçi olmayan beklentilere yol açıyor. İnsanlara, aşırı enflasyon karşısında yüzde 25'lik bir artışla yetinmeleri söylenemez. Bu, sadece mal sahipleri ve kiracılar arasındaki dengesizliği derinleştirir.

Yöneticiler, toplumda infial çıkmasın diye mal sahiplerinin sırtından popülizm yaparken medeni, namuslu, tek dairesinden aldığı kirayla geçinmeye çalışan yaşlı amcalarımız, emekli teyzelerimiz kime sığınacak? 

Adalet herkese lazım.

Gelinen noktada yüzde 25’lik kira artış sınırlaması, mal sahiplerini kiralama işinden soğutuyor. Bu durum, yeni yatırımcıları da caydırarak, "daire satın alıp kiraya vereyim" düşüncesini rafa kaldırıyor. Sonuçta kiralık konut bulmak da zorlaşıyor.

Neticede sosyal devlet anlayışı, sadaka ekonomisine dönüşürken, “kiracı yanlısı tutum”a bürünmek kimi kurtarabilir? 

Tüm bu karmaşada kazanan kim? 

Aslına bakarsanız konut fiyatlarındaki bu hızlı yükselişin de, kira kısıtlamalarının da uzun vadede kimseye bir faydası olmuyor. 

Özellikle yabancı yatırımcılar için cazip bir piyasa olabiliriz, ancak yerel alıcılar, halihazırda ev sahibi olanlar ve kiracılar için durum oldukça zorlu… 

Toplumda derin yaralar açan ve insanları birbirine düşman eden çatışmalardan sonra, hükümet cephesinden 2024 Temmuz ayından itibaren yüzde 25'lik kira artış sınırlamasının kaldırılacağı haberi geldi. (Ayrıca kira sözleşmeleri de artık e-devlet üzerinden yapılacakmış ki bu doğru bir adımdır.) 

Ancak bir filin züccaciye dükkânında yarattığı kaosa benzer bir karmaşanın ardından, yıkımın tozları henüz dağılmamışken verilen rasyonel politikalara dönüş sinyali… 

Bu sinyal, piyasanın dinamiklerini altüst edip, mal sahibiyle kiracıyı karşı karşıya getiren, hatta ölümlere ve yaralanmalara sebep olan sancılı bir sürecin ardından, adaletsizliğin yarattığı hasarın üstüne sürülmek üzere sunulan bir merhemden fazlası değil ne yazık ki.

Ayrıca bu noktada, kira artış sınırlaması meselesinin Ecevit hükümeti döneminde de gündeme geldiğini hatırlatmak yerinde olacaktır. O dönemde, 2000 yılı için yüzde 25 ve 2001 yılı için yüzde 10 olmak üzere bir baraj belirlenmişti. Ancak Anayasa Mahkemesi kararıyla bu düzenlemeler iptal edilmişti.  

Bu geçmiş örnek, günümüzde kira artış sınırlamalarıyla ilgili tartışmalar için önemli bir referans noktası teşkil ediyor. Zira Anayasa Mahkemesi'nin sözlerini kutsal birer emanet gibi muhafaza eden, hukuka saygılı Ecevit hükümeti ile mevcut iktidar bu açıdan tam bir tezat oluşturuyor. 

Bugün geçerli olan "Biz yaparız, olur" yaklaşımı, hukukun üstünlüğüne olan saygıyı rafa kaldırırken yasaları sadece birer süs eşyası olarak görüyor…

YANLIŞ ROTANIN FATURASI

Büyük resmi, iktidarın tutarsız ve başarısız ekonomi politikalarının sonuçlarından bağımsız düşünemeyiz elbette. Faiz oranları üzerindeki hükümet politikalarını ifade eden bir kavram olarak dilimize giren “Nas” politikası ile ekonomi yönetimi, piyasaların dengesinin ve kimyasının bozulmasına yol açmıştır. 

İktidarın, “Nas” ile ilişkilendirerek, "Faiz sebep, enflasyon sonuç" sloganı altında yürüttüğü politikalar, genel olarak vatandaşı ekonomik zorluklarla ve yoksullukla karşı karşıya bırakmıştır. Faiz oranlarının yapay olarak düşürülmesini ve bu yolla enflasyonun kontrol altına alınabileceğini öngören politikalar piyasa gerçekleriyle örtüşmediği için, çökmüştür. Enflasyon daha da artmış, ekonomik dengesizlikler büyümüştür. 

Ülke olarak hâlâ o göçüğün altındayız. 

Ülkemizde konut fiyatları ve kiraların uçuruma yuvarlanmasında da etkili olan yanlış ekonomi yönetiminin sonuçları, sadece makroekonomik göstergelerde kendini göstermemiş, vatandaşların günlük yaşamını da kasıp kavurmuştur. Tırmanan enflasyon oranları ve korkunç bir biçimde yükselen yaşam maliyeti vatandaşı doğrudan etkilemiştir. Barınmadan sağlıklı gıdaya erişime kadar pek çok alan, bu politikaların olumsuz sonuçlarından nasibini almıştır. 

İktidarın “Nas neyi emrediyorsa…” tezine dayalı ekonomi politikası, piyasanın dengesini bozan ve vatandaşları ekonomik açıdan zor duruma düşüren bir faktör olarak tarihe karışmıştır karışmasına… 

Peki gelen hesabı kim ödemektedir? 

Ev sahibi, kiracısı, tüketicisi, üreticisi de dahil olmak üzere bütün bir halk!

Köşe bucak kaçılan faize ne oldu peki? Yüzde 50’lere dayandı bile…

Bu kapsamlı zarar döngüsü, bir bataklık gibi derinleşiyor ve çözüm için radikal bir değişim, bir zihniyet yenilenmesi gerekiyor. 

Piyasanın, yukarıda bahsettiğimiz nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan, dengesiz, tahmin edilemez, ayarı bozuk yapısı, konut fiyatları ve kiralar üzerinde baskı yaratıyor ve sorunların daha da derinleşmesine yol açıyor. Diğer yandan, konut piyasasındaki istikrarsızlıklar, genel dengeyi ve işleyişi bozuyor. Böylece piyasanın daha da tahmin edilemez ve güvenilmez bir hale gelmesine neden oluyor. Yani, piyasanın dengesizliği ile konut fiyatları ve kira sorunları arasında çift yönlü bir etkileşim söz konusu. 

Ekonomik bir tufanın ortasında hepimiz bir sonraki rüzgârın nereden eseceğini kestirmeye çalışıyoruz. 

Adil ve herkes için erişilebilir bir konut piyasasına, aynı zamanda dengeli, sürdürülebilir bir ekonomik yapıya demir atacağımız günü iple çekiyoruz.

Yazarın Son Yazıları

Kötülüğün yeni yurdu

Psikoloji, hukuk, dinler ve gündelik ahlakın ortak ezberinde kötülük, bireyin içindeki karanlıkla açıklanır.

Devamını Oku
04.12.2025
Kasım Üzerine: Dökülmenin ve Hatırlamanın Zamanı

Kasım, takvimin yalnız ayı.

Devamını Oku
20.11.2025
Sadakat Çağında Muhalif Kalmak

Bir toplumun neye güven duyar? Akla mı, yoksa itaate mi?

Devamını Oku
13.11.2025
Bir Tapınağın Hikâyesi: Mekânlar Değişiyor, İnsan Hep Aynı Savaşın İçinde

Denizden 150 metre yukarıda, Akropolis’in kayalık tepesinde yükselen sütunlar…

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyetin aynasında bugün

Türkiye’de uzun zamandır yeni bir fikir doğmuyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Bir ahlak meselesi… Temiz eller, kirli zihinler

Ahlak; herkesin ağzında dolaşan fakat kimsenin pek de hayatına almadığı kelime.

Devamını Oku
24.10.2025
Bir Mahpusluk Halidir Bu Memleket

Bir ülkeyi anlamak için hapishanelerine, yani adaletin son durağına bakabilirsiniz.

Devamını Oku
16.10.2025
Öfkenin İkliminde Yaşamak: Adaletin Suskun, Zorbanın Gür Olduğu Bir Ülke

Toplum adeta bir gerilim teline dönmüş durumda; dokunan yanıyor, çekilen tınlıyor, kimse sesin kime ait olduğunu ayırt edemiyor.

Devamını Oku
10.10.2025
Gücün yakıcılığı, çekiciliği ve kontrol edilebilirliğinin önemi

Güç, insanlık tarihinin en eski büyüsüdür: Çekici olduğu kadar sınayıcıdır da insana kendini tanrı sanma yanılsaması verir...

Devamını Oku
02.10.2025
Kayıp Meslekler, Kırık Hayatlar

İnsan yalnızca yaşayan, tüketen bir beden değildir; aynı zamanda anlam üreten, topluma katkı sunan bir varlıktır.

Devamını Oku
25.09.2025
Manşetlerin Gölgesinde “Hayat”

Her gün televizyonda, gazetelerde, sosyal medyada büyük sözler, manşetler, olağanüstü gelişmeler, son dakika olaylar…

Devamını Oku
18.09.2025
Eylül Manzarası: Eşitsizlikten Umuda Eğitim

“Çok çalışırsan her şeyi başarırsın”.

Devamını Oku
04.09.2025
Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Devamını Oku
21.08.2025
Aşktan Öte Dertler…

İnsanoğlunun istila ettiği bu yeryüzü, artık sadece coğrafyaların değil, dertlerin de haritası.

Devamını Oku
14.08.2025
Kendine mahkum, aşka ve suça kör

Var olmak için nefes almak yetmez; insan bir yere ait hissetmek ister, bağ kurmak.

Devamını Oku
07.08.2025
Her yaz aynı alevlere uyanmak kader değil!

Dünyanın nefes almayı unuttuğu yıllar…

Devamını Oku
31.07.2025
LGS ve Eğitimin Hal-i Pürmelali, Siyasi Ahlakın Evrildiği Yer ve Bahçeli’nin Temsil Önerisinin Anlattıkları

Bu yıl LGS’de 500 tam puan alan 719 öğrenciyle rekor kırıldı. Geçtiğimiz yıl bu sayı 352’ydi. Sınav zor; ama başarı fazla…

Devamını Oku
24.07.2025
Speed ve Galata: Sistem Hatası Veriyor - Kulenin Tepesinden Bakınca Görünen; Liyakatsizlik

İstanbul’un siluetine yüzyıllardır tanıklık eden Galata Kulesi…

Devamını Oku
17.07.2025
Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Devamını Oku
10.07.2025
Ütopyanın Maskesi, Distopyanın Gölgesi

Bir hayal ve bir kâbus: Ütopya ve distopya. Genellikle “var olmayan dünyalar” diye tanımlanırlar.

Devamını Oku
03.07.2025
İsrail-İran Savaşı Ekseninde Çivisi Çıkan Dünya

İnsanlığın kolektif aklı çöküyor gibi uzunca bir zamandır...

Devamını Oku
19.06.2025
Görmenin ve anlamanın göreceli olduğu bir dünyada hakikati kim belirler?

Batı felsefesi binlerce yıldır görmeyi yüceltir. Duyular arasında en "akıllı", en "ruha yakın" olan hep görme sayılmıştır. Platon, Timaios’ta, “Görüşümüz gerçekten de bize en büyük yararı sağlamıştır,” der. Çünkü ona göre göz, zihnin kapısıdır; ruhun dışarıyı yokladığı bir uzantı.

Devamını Oku
12.06.2025
Kendi Celladına Aşık Olmak: Gücün Büyüsüne Kapılan Toplumlar

Toplumlar bazen göz göre göre karanlığa yürür. Hatta yürümekle kalmaz, o karanlığa âşık olurlar. Tıpkı bazı bireylerin kendine zarar veren ilişkilerde ısrarla kalması gibi.

Devamını Oku
29.05.2025
Dans Vebası: İnsanlığın Ayaklarıyla Çığlık Atışı

1518 yazı. Strasbourg’un taş sokaklarında bir kadın, Frau Troffea, kimseye aldırmadan dans etmeye başladı. Ne müzik vardı ne şenlik. Zaten yüzünde de neşeye dair tek bir iz yoktu.

Devamını Oku
22.05.2025
İstanbul’u imar adaleti kurtaracak (Değiştirilmesi Gereken Boğaziçi İmar Yasası ve Kentsel Dönüşüm)

İstanbul'u imar adaleti kurtacak (DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKEN BOĞAZİÇİ İMAR YASASI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM)

Devamını Oku
01.05.2025
Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Devamını Oku
24.04.2025
Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Devamını Oku
17.04.2025
Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Devamını Oku
20.03.2025
Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Devamını Oku
13.03.2025
Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Devamını Oku
06.03.2025
Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Devamını Oku
06.02.2025
Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Devamını Oku
26.12.2024
Hakikat yorgunu bir toplum: Beyin çürümesi, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler

Hakikat Yorgunu Bir Toplum: Beyin Çürümesi, Haksızlıklar, Hukuksuzluklar, Adaletsizlikler

Devamını Oku
18.12.2024
Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Devamını Oku
17.12.2024
Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Devamını Oku
10.12.2024
Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Devamını Oku
04.12.2024
Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Devamını Oku
26.11.2024
Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Devamını Oku
20.11.2024
Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Devamını Oku
14.11.2024
Yenidoğan Çetesi ve MHP Genel Başkanı Bahçeli Öcalan'a umut hakkı istedi

Yenidoğan Çetesi ve MHP Genel Başkanı Bahçeli Öcalan'a umut hakkı istedi

Devamını Oku
23.10.2024